Kabullenememek-33

491 23 6
                                    

Ada'nın ağzından

Telefonum çaldığında film izliyordum, tam film havasında hemde. Mısır bile patlatmıştım, kimse keyfimi bozamazdı. Ne keyif ama, film son zamanlarda sürekli izlediğim filmlerdendi. Hastalanan, ölümcül hastalığı olan kızlar. Onun arkadaşlarının durumunu izliyordum, kendi durumum gibiydi işte. Saçlarımı geriye attım ve telefonu elime aldım.

Derin'in annesi arıyordu. Acaba Derin'e bir şey mi olmuştu? Panikle açtım.

"Ada."

Annesinin ağlamaklı sesi uzun süredir ağlamış gibi çıkıyordu, ayağa kalktım.

"Derin'e bir şey mi oldu?"

Hastanenin ismini verdikten sonra telefonu kapatıp evden dışarı çıkmam üç dakikamı aldı. Taksinin gelmesi ve binip şoföre hastaneyi söylemem de üç dakika sürmüştü. Allah aşkına, Derin'e ne olmuştu?

Şoföre parayı uzatıp taksiden indim ve koşarak hastaneye girdim. Danışmaya adeta bağırarak Derin'i sordum. Üçüncü katta yattığını söylediklerinde kan beynime hücum etti ve resmen insanları iterek asansöre koştum. Üçüncü kat düğmesine basıp sırtımı asansöre yasladım ve ağlamaya başladım.  Sessizce ağlıyordum ama içimden haykırıyordum, Derin'e ne olmuş olabilirdi?

Üçüncü kata kendimi attım ve oda numarasına ilerledim. Kapıyı açıp içeri daldım.

Hala uyuduğunu gördüğümde annesine yöneldim.

"Ona ne oldu Filiz Teyze?"

"İn- intihar etmek is-istedi."

Gözlerim irileşirken şokla kasıldım. Derin, intihar mı etmişti?

"Ne yaptı?" fısıldadım.

"O-o ve Baran u-uçurumdan at-atladı."

O hıçkırıklara boğulurken delice odaya baktım. Derin yaşıyordu, ve iyiydi. Peki Baran neredeydi?

Koltuğa yığıldım. Baran... Ölmüş olamazdı!

"Baran nerede?" Yine fısıldadım.

"Yoğun ba-bakımda. Durumu ağır."

Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yasladım. Bütün bunlar rüya olmalıydı, film izlerken uyumuş olmalıydım.

Hayır! Hiç bir rüya bu kadar uzun sürmezdi ve o kadar üzgündüm ki, rüya olsa ağlayarak uyanmış olurdum. Ama rüyada olmak için her şeyimi verebilirdim.

Derin'in yanına gittim. Yaraları vardı, biraz da sargıları ama koluna sadece serum bağlanmıştı, iyiydi.

Elime saçlarını düzelttim. Boynunda boyunluk vardı kolu ve bacağı sargı içindeydi, belki de alçısı vardı. Bandajları ve bir kaç morarmış yeri de vardı. Baran'ı merak ediyordum.

Filiz Teyze'ye döndüm. "Yoğun bakıma girilemiyor değil mi?"

"Penceresinden bakabilirsin."

Odadan çıktım ve yoğun bakımı sora sora buldum. Baran'ı gösterdiklerinde cama yapışarak baktım.

Her yerinde sargı vardı, her yerinden hortum çıkıyordu. Arkamda hıçkırık sesi duyduğumda dönüp baktım. Baran'ın annesi gibi görünen bir kadın ağlıyordu. Yanına oturdum.

"Şevval Teyze?"

"Ada?"

Beni Kerem sayesinde tanıyordu, o bizi tanıştırmıştı. Bir dakika, Kerem neredeydi?

"Evet benim. Kerem'i çağırmadınız mı?"

"Un-unuttum." Hıçkırıklarından konuşamıyordu. Telefonumu açtım ve Kerem'i aradım.

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin