Gözlerimi açtığımda önce şaşırdım. Hava baya karanlıktı, niye gece gece uyanmıştım ki ben? Yatağımda oturma pozisyonuna geçtim ve beni neyin uyandırdığını anlamaya çalıştım. Göğsüm ağrıyordu, ama beni uyandıracak kadar değildi. Bir dakika.
Nefes alamıyordum.
Elimi kalbime götürdüm. O kadar hızlı atıyordu ki. Yavaşça ayağa kalktım. Çok minik nefesler alabiliyordum, bu bana yetmiyordu. Rüyada olabilir miydim acaba?
Hayır, göğsüm gerçekten acıyordu. Usulca annemlerin odasına gittim. Hızlı yürürsem gücüm tükenir gibi hissediyordum.
Elimle annemi dürttüm. Gözlerini açtı ve bana baktı. Halimi anlatmak için ağzımı araladım ama konuşamadım. Bana ne oluyordu?
Nefesim daha düzenlenmişti, garip bir şekilde hırladım. Annem doğruldu.
"Derin? Kızım iyi misin?"
Elimi tekrar kalbime götürdüm. Göğsüm şu an resmen zonkluyordu. Ağzımı açtım ama ses çıkmadı. Annem ayağa kalktı ve omuzlarımdan tuttu.
"Derin! Derin ne oluyor? Ateşin var!"
Babamın uyandığını gördüm. Ayağa kalkıp lambayı açtı. Aynada kendimi gördüm. Bembeyazdım.
"Derin bana cevap ver!"
Annem bana bağırdı. Paniklemişti. Tek bir söz söyleyebildim.
"Kalbim."
Babam elini kalbime koydu ve gözleri açıldı.
"Çok hızlı atıyor. Ateşi de baya var. Hastaneye gidiyoruz."
Babam beni kolumdan tuttu.
Garip bir şekilde olaylara anlam veremiyordum. Ne zaman arabaya binmiştik? Korkuyordum. Konuşmaya çalıştım.
"Çok ağrıyor."
Neden ağlıyordum ben? Babam beni kucağına aldı, hastaneye gelmiş miydik? Gözlerim acıyordu, neden uyumuyordum ki ben?
"Derin! Dayan kızım geldik!"
Sadece kestirecektim. Şu annem de her şeye karışıyordu. Başımı dik tuttum ve etrafıma baktım. Saçma bir filmde gibiydim. Ağır çekim ve ne dediğini anlayamadığım insanlar. Bir sedyeye yatırılıyordum. Sanırım biri uyumam gerektiğini söylemişti.
Başımı sağa çevirdim ve teşekkür etmek istedim. Koluma iğne batıran hemşirenin bir kelebeğe dönüşmesi dikkatimi dağıttı. Karanlığa çekilirken tek hatırladığım kelebeğin pembe kanatlarıydı.
*
"İyi olacak."
Alçak sesle söylenen bu cümle beni uyandırmıştı. Klişe, Türk filmi repliği gibi bir cümleydi. Dün gece aklıma gelince gözlerimi kapadım. Biraz bulanık da olsa bir kelebek hatırladım. Ateşten dolayı hayal görmüş olabilirdim. Aklıma Katniss' in bileğine konduğu mavi kelebek geldi. Tekrar gözlerimi açtığımda bakındım. Annem ve bir kadın bana arkasını dönmüşlerdi, konuşuyorlardı.
Cool serumlarıma baktım. İnce bir gecelik. Neden klişeydim ki ben? Göbek adım buydu heralde.
Annemle kadın bana döndü. Yanıma geldiler. Annemin göz altları simsiyah olmuştu. Yanındaki kadın doktordu, önlüğü vardı.
"Kızım!"
Annem narince bana sarıldı. Daha sonra da hemen geri çekildi. Dün gece hissettiğimden daha kötüydüm heralde. Madem hayatım klişe bir fimdi, o meşhur soruyu sordum.
"Bana ne oldu?" Doktor bana baktı.
"Buraya geldiğinde durumun ciddiydi. Ama önemli bir sorun yok. Akşam yemeğindeki bir maddeye alerjin varmış. Bazı alerjiler solunum zorluğu, kalp çarpıntısı ve ateş yapabilir. Uykunda yakalandığın için tehlikeli bir durum olmuş, fark edip uyandığın için şanslısın. Hastaneye erken geldin. Serumların bir saate kadar biter, sonra taburcu olabilirsin." Gülümsedikten sonra dışarı çıktı. Kalbimdeki ağrı kendini hissettiriyordu.
"Hastane işlemlerini halletmem gerekiyor. Bir ihtiyacın olursa hemşireye seslen olur mu güzelim?"
Anneme başımı salladım. Tam çıkarken geri döndü.
"Baran koridorda. Yanına gelsin mi?"
Ne? Şu an onu görmeyi çok istiyordum. Hemen gelmeliydi.
"Evet, lütfen."
Annem gülümseyip çıktı ve Baran içeri girdi.
"Baykuş? Ne oldu sana?"
"Salak bir alerji işte."
Yanıma oturdu ve elimi tuttu. Sırıttım.
"Baran, ölmüyorum. Hatta bir saat sonra taburcu olacağım. İyiyim."
"Biliyorum."
Kafasını çevirdi. Elimi kurtardım ve çenesinden tutup kendime çevirdim. Gözlerim irileşti.
"Baran? Sen- ağlıyor musun?"
Çenesini bırakmayıp kendime yaklaştırdım.
"Sorun ne?"
"Annen beni aradığında o kadar kötü oldum ki. 'Baran, biz Derin'i hastaneye getirdik oğlum. Şu an iyi, ama gelsen iyi olur.' Resmen oraya yığıldım. Ben sana bağlanmışım da haberim yokmuş."
Elimle onun gözlerini sildim. Biraz doğrulup ona yaklaştım. "Hayır, seni bırakmam."
Onu öperken bana bir şeyin olduğunu düşündüm. Hastalandığımı, belki de öldüğümü. Ne olurdu? Ailem yıkılırdı, ama sadece onlar değil. Ada, Özgür. Baran. En derin yara onda olurdu. 'Ben sana bağlanmışım da haberim yokmuş.' Tehlikeli bir cümleydi. Kendi canına bile kıyabilirdi. Hayır, en azından o sağlam kalmalıydı.
Dudaklarımı çekip ona gülümsedim. Tam yanımdaki koltuğa yayıldı ve elimi tuttu. Göz kapaklarım ağırlaştı. Serum bitene kadar uyuyabilirdim.
Evet. Bir aydan fazla olmuş bile olabilir bölüm yazmayalı. Tatilde yazacağımı pek düşünmüyordum zaten ama bakın neler oldu :D Hikayeye bakmamamın sebebi artık beni sıkmasıydı ve size yeni, uzun süreli bir ekşın getirdim. Spoiler: bu hastane şeysi bir bölümlük değil, sizin başınızı yiycem :D Ben yokken hikaye daha bi verimli olmuş sanırım, şu an 10K yı geçmiş bir durumdayız. Şimdi ekşın olduğu için yazarım ama size yeni hikayemden de bahsetmek istiyorum.
Soldier's Need Sky. Türkçe bir hikaye ve Farklı'ya zerre benzemiyor :) Askeri bir teması var, aşk falan yok. İleride olabilir mi bilemem, ama miktarı çok çok az olur. Daha bölüm yayınlamadım, ama yazdım :)) Takipte kalın :D

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı
Teen FictionFarklı bir çocuk. Farklı bir kız. Farklı bir dünya. "Hikayemiz sıradan başladı, hatta biraz klişe. Birbirimize aşığız, mutluyuz. Ama çoğunluğun iyiliği için, her şeyi değiştirmeliyim. Bu mutluluğun devam etmesi için. Beni affet. Seni seviyorum." Ka...