Vedalar Başlıyor-31

432 17 1
                                    


Anahtarımı bir köşeye fırlatıp eve girdim. Ne hissettiğimi bilemeyecek kadar karışık bir haldeydim.

Mektubu okuduğunda ne hissetmişti acaba? Ne hissedecek, şoka girmiş bile olabilir. Kırılmış mıydı yoksa? Ya da umursamaz davranıp boşvermiş bile olabilir miydi?

Hayır.  Bunu yapmamalıydı. Masama kafamı yasladım ve ağlayamayacak kadar üzgün hissederek oturdum.

***

Mektubu bıraktığımın beşinci günüydü, bir kere bile aramamıştı. Mesaj bile atmamıştı. İşte bu benim ömrümü kısaltabilirdi, çok ihtiyacım varmış gibi.

Kırılan sürekli ben oluyordum, ölen de bendim, eziyet çeken de bendim.

Elime telefonumu aldım ve Baran'ın numarasını yazdım. Ani bir öfkeyle telefonu açtığım için arama tuşuna bastığımı fark etmedim bile. Gördüğümde iş işten geçmişti ve salak bir şekilde telefonu açmasını bekledim. Açtığında önce bir heyecanlandım ama öfkem yerine gelip heyecanımı soğukluğa çevirdi.

"Ne var?" Sert tavrı ve sorusunun odunluğu beni kıran şey değildi.  Arkadan gelen müzik ve kız sesleriydi. Belki de sarhoştu.

"Neredesin?"

"Demir Cafe'de- sen kimsin?"

Sen kimsin sorusunun Baran tarafından sorulması sinirlerimi bozarken yine yapabileceğim en saçma şeyi yapıp ağlamaya başladım.

Telefona şerefsiz diye bağırıp kapadım. Sarhoş olması ben ilgilendirmiyordu. Neden sarhoştu, ne içti falan umrumda değildi ama beni unutmuş muydu bir de? Kitaplardaki gibi adını verdiği bara mı gitseydim? Hatta mini şeyler giyip onu kıskandırayım derken kötü şeylere mi gelseydim?

Hayır. Filmlerdeki taktiği yapıp ağlamama devam ettim. Çünkü ben ölmesine az kalmış, zavallı bir kızdım. Hiç bir zaman ipleri eline alamamış, erkek arkadaşının iyiliğini düşünüp severek ayrılsa bile o bara gidemeyecek kadar zavallı. Telefonda bir şey söylemeyecek kadar zavallıydım hatta. Tek yapabildiği ağlayıp sızlamak olan, klişe bir zavallı. Arkadaşı olmayan, sadece dostlarıyla yaşayan biriyken onları bile bırakan bir zavallı.

***

Ada iki günde bir evime gelip kendince bana faydalı olmaya çalışıyordu. Bugün gelmeyecekti. Ben de ilk defa psikoloğumun söylediği bir şeyi yapmaya karar verdim.

Masama oturdum ve bir defter alıp sayfasını açtım. Geleceğime Notlar diye bir başlık attım ve yazmaya başladım.

"Olmayan bir gelecekten beklentilerim ne olabilir ki? Doktor olmak istiyordum deyip duruyorum ama, aslında istediğim çok şey var.

Seyahate çıkmak istiyordum hep. Yurt dışına, hatta Londra'daki Harry Potter müzesine gitmek istiyordum. Fransa'ya ve İsviçre'ye gitmeyi de istiyordum. Hatta şu Fransız berelerinin orjinalinden almaktı hayalim.

Evlenmek istiyordum bir de. Baran'la mı değil mi emin olmasam da, istiyordum işte. Bir evimin olmasını, çocuklarımın koşuşturmasını seyretmek istiyordum. Yemek yapmayı, pasta börek yapmayı istiyordum.

Doktorluğun yanında bir hobi yapmak istiyordum, resim çizerdim belki.  Ya da piyano çalardım.  Onu da öğrenmek istiyordum ben!

Kedi almak istiyordum. Bir dişi hem de. Yavruları olabilirdi hatta. Dümdüz gri bir yavrusu olurdu belki, o benim favorim olurdu. Ya bembeyaz, mavi gözlü bir yavrusu olduysa? O da tatlılıktan beni öldürebilirdi. Sarman yavruları olduysa da- "

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin