Erkek meselesi-24

797 38 11
                                    

Serviste uyumayı sevmediğim halde dayanamayıp uyduğumu omzum dürtülünce anladım. Kendime geldim ve yanımdaki kişiye baktım. Tanımadığım bir kızdı, uyandığımı görünce gitti. Doğruldum ve etrafıma baktım. Baran? Servisin içine iyice baktım. Yoktu.

Aşağı atladım ve okula ilerledim. Ada'ları falan görmüştüm ama Baran yoktu. Telefonumu çıkarıp mesaj attım.

-Okula gelmedin sanırım, ndn bbqm ndn .s .s

Aşırı ergence olduğunu bilsem de yolladım ve Ada'nın yanına gittim.

*

Öğle arasını çok seviyordum, mahvedilemeyecek bir zamandı. Klasik Derin menüsü alıp bir masaya yayıldım. Çikolatalı süt ve kek. Çok acıktıysam karışık tost favorimdi ama şu an istemiyordum. Ada'da yanıma oturdu, kız asil takılıyordu, tepsisinden belliydi. Soğuk sandviç ve soda.

"Neden Amerikalı gibi davranıyorsun sen?" Öhöm. Sesli mi söylemiştim ya.

Bana garip garip baktı.

"Neresi Amerikalı davranışlarımın?"

Başlattığıma göre devam edebilirdim.

"Tost ve ayran dururken sandviç ve soda aldın."

Sırıttı. "Kanımda var heralde."

Tam cevap verecekken telefonum titredi.

-Yeni uyandım asqw .s

Ada mesajı okuyunca yüzünü buruşturdu.

"Iyy, ergen misiniz?"

"Kerem'le Osmanlıca mı mesajlaşıyosun Ada?"

"Daha olgun o bir kere. Kardeşi ergen olabilir."

Evet, Kerem'le Ada. O günden beri baya baya sevgililerdi. Kerem bu okula gelmiyordu, burslu bir liseye başlamıştı, son senesiydi zaten. Ada'yla mükemmel çift görüntüsü veriyorlardı. Kız çok güzel, çocuk çok taş. -Kerem'e yavşamıyorum, kardeşi benim-

Okuldan sonra direk eve gittim. Baran'sız okul sıkıcıydı gibi bir cümle kurmayacağım, o gelmeden önce de yaşayan bir insandım. Tamam, cidden çok seviyorum ama onunla doğmuş gibi davranmaya gerek yoktu.  Ödevlerim fazlaydı, bir an önce başlamak istiyordum. Kitaplarımı üst üste koydum, testlerden nefret etsem de mecburen soruları çözmeye başladım.

Bir saat. Aralıksız geometri. Sandalyemi döndürerek yatağımın üzerindeki telefonuma yöneldim. Bir iki retweet, face de beş altı foto beğenisi yapıp- yok ya. Feym miyim neyim? Twitter'a arada bir girerdim, facebook kullanmayan bir insanım. Ama instagram derseniz, bir onu kullanıyorum. Biraz gezip telefonu bıraktım. Mesaj falan da olmayınca öyle mal mal kalıyorsun. Bilirsiniz.s

Ödevlerime geri dönüp biyolojiye gömüldüm. Bu kız tıp istiyor, öyle yatmakla olmaz o işler! Şimdi inek diye dalga geçersiniz, sonra -çk prdn- göt gibi kalırsınız!

İçimdeki atara son verip çalışmaya devam ettim. Yağmur kapımı çalana kadar bırakmayı düşünmedim bile.

"Tamam yemeğe geliyorum."

"Abla bir bakar mısın?"

"Yemeğe çağırmadın mı?"

"Hayır." dedi ve yatağıma oturdu. Size söylüyorum, yüzünden ve oturuşundan anladım.

"Erkek meselesi mi?"

"E-evet." Sırıtarak yerimden kalktım ve yanına oturdum.

"Bak sen, ablan bile bu işlere lise ikide başladı. Demek ki bana sadece tip açısından benziyorsun."

"Sanırım."

"Kabız kabız cevap verme ablaya! Ne söyleyeceksen söyle."

"Burak'ı hatırlıyor musun?"

Gözlerimi devirdim. "Şüphelenmiştim zaten o çocuktan. Anlat bakalım. "

"Biz onunla baya arkadaştık işte. Ama bana bu sene farklı davranıyor, sınıftaki çoğu kişinin sevgilisi var, onun yok. Benim de yok, ama neden olmadığını dün öğrendim."

"Dur bakalım. Olmaması gerekiyor zaten. Teklif gelse kabulündü dimi sıpa!" Burnunu sıktım.

"Hayır yiaa, gelse kabul etmezdim de. Eh, belki de ederdim -Kaşlarımı kaldırdım- konumuz bu değil. Dün öğrendim ki, Burak yakın arkadaşım diye ona söylüyorlarmış, bana iletsin diye. Burak'da sürekli,  onun sevgilisi var diyormuş ya da istemiyor falan."

"Çocuk benim kafadan işte. Sevgilin olmasın da sana zarar gelmesin diye uğraşıyo-

"Bana bu sabah çıkma teklifi etti."

"Ne? Vay hain! Kendine ortam hazırlamış fırsatçı pislik! Eee sen ne dedin?"

"Kabul ettim."

"Allahım bana yardım et. Malsın sen. Zaten liseye geçiyonuz, ayrılcaksınız."

"Ama ona karşı bir şeyler hissediyorum."

Ağzıma lafı tıkadı resmen. Şimdi beni Baran'dan ayırdıklarını düşündüm. Yapamazdım. Kendi isteğimle olsa bile. Ani bir kararla Yağmur'a iyi davranmaya karar verdim.

"Tamam o zaman. Seviyorsan bu iş olur. Ama onun kalbini kırmamak için kabul ettiysen, kötü olur."

Değişimime şaşırmış gibi göründü. Ama çabuk toparladı ve boynuma atladı.

"Onu seviyorum."

Bir şey demedim ve beni öpmesine izim verdim.

"Hadi bakalım küçük sıpa. İnek ablan ödevine dönmeli."

"Dur. Daha soracağım bir şeyler var."

Başımı salladım. Devam etti.

"Sizin iş nasıl?"

"Hangi iş?"

"Belediye işi abla. İki saattir neyden bahsediyoruz? "

"He Baran mı? İyi işte geçiniyoruz. "

"Bize hiç gelmedi, çok merak ediyorum."

Kaç kere geldi buraya, dememek için kendimi zor tuttum. "Yok, gelmesin. Bide yavşarsın falan, olmaz."

"Gerizekalı benim başım bağlı!"

"Ablaya öyle denmez!"

"O çocuk buraya gelicek!"

"Ne diyon lan sen! Sağane olum!" Kro Derin hizmetinizdedir.

Kapının açılmasıyla susup oraya baktık. Annemdi.

"Kimmiş 'o çocuk'?"

Anneme söylemeyi düşünüyordum ama bu şekilde değil.

"Şey- benim-

"Derin'in arkadaşı."

"Nasıl bir arkadaş?"

"Yakın arkadaş. " Neden söylemiştim ki ben bunu?

"Yaa demek öyle. Yarın akşam yemeğine gelsin bakalım, ne kadar yakın bir arkadaşmış."

Ağzımı açıp itiraz ediyordum ki odadan çıktı.

Yağmur'a döndüm. "Bak senin yüzünden neler oldu! Git odana!"

İkiletmeden odasına gitti. Telefonumu elime aldım.

-Yarın akşam yemeğe geliyorsun.

Cevap hemen geldi.
-Sizin eve mi?
-Annem davet etti :P
-Ben de annemleri alayım da istemeye gelelim seni.

Sırıttım.
-Sadece sen gel. :*
-Tamam baykuş.

Telefonu kilitleyip yatağımın üzerine attım ve biyolojiye geri döndüm.

Bölümleri hep aynı şekilde bitiriyorum, çünkü diğer güne diğer bölümde geçiyorum. :) Esas ekşın diyebileceğimiz olaylar bir kaç bölüm sonra gelecek, takipte kalın jsjajdjsj
Oylar yorumlar pls pls

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin