🌟"Babacım, gelmedik mi daha?"
Gözlerimi kocaman açarak babama bakmaya başladım. Bir eliyle direksiyonu tutmaya devam ederken, diğer eliyle benim elimi tutuyordu. Bugün, annem abimin okuluna gittiği için beni kreşten almaya babam gelmişti. Babamı bütün arkadaşlarıma göstermiş ve onu ne kadar çok sevdiğimden bahsetmiştim.
"Geldik sayılır."
Başımı hızlıca salladıktan sonra dışarıyı izlemeye devam etmiştim. Bir daha da eve gidene kadar hiçbir şey söylememiştim. Evin önüne geldiğimizde babam beni arabadan indirmiş, kucağına alarak eve kadar götürmüştü.
"Hadi, çal zili de içeri girelim."
Hızlıca başımı sakladıktan sonra, "Tamam," diyerek kapı ziline bastığımda, babam tipime gülmüş ve beni kocaman öpmüştü. Kollarımı sıkıca babamın boynuna doladığımda, kapı açılmış ve bizde içeri geçmiştik. Beni odama kadar çıkartıp, yatağıma bıraktığında hemen yataktan zıplamış, resim masama doğru koşmuştum. Babam resim yapmamı çok seviyordu. Bu yüzden ona yeni bir resim yapacaktım.
"Baba!" diye bağırdım heyecanla. Boyumdan büyük sandalyeyi çekip üzerine tırmandıktan sonra ışıldadığına emin olduğum gözlerle babama bakmıştım. "Sana resim yapayım mı?"
Babam gülümseyerek beni izlemeye bir son verip bana doğru gelmeye başladığında, heyecanla onu beklemiştim. "Yap tabi babacım. Bitirince beraber gider, benim odama asarız." Babam yere doğru eğilince, ellerimi kucağıma koyarak ona bakmaya başladım. Gözleri birkaç saniye yüzümde dolaştıktan sonra saçlarımı okşayıp, yanaklarımı sıkmıştı. "Ben anneni arayıp, yanına geleceğim. Tamam mı?"
"Tamam," dedim başımı yeniden sallarken. Onun gitmesini beklemeden arkamı dönüp önümdeki kağıda bakmıştım. Annem her resim yaptığımda yeni bir kağıt getirir ve masama koyardı. "Seninkinden sonra anneme de yapabilir miyim?"
"Yapabilirsin kızım."
Heyecanım biraz daha arttığında, hızlıca boya kalemlerime doğru uzanmıştım. Babamın çıktığını, çarpan kapıdan anlamıştım ama bu beni etkilememiş, hızlıca resim yapmaya devam etmiştim. Kocaman ağaçlar, kocaman bir ev, kocaman bir salıncak çizmiştim. Salıncağın yanında abim, ben, annem ve babam vardı. Kendi kendime resmimi inceledikten sonra, "Acaba biraz daha mı çizseydim?" diye mırıldanmıştım. Daha sonra bunun yeterli olduğuna karar vererek, sırasıyla çizdiğim şeyleri boyamıştım.
Babama yaptığım resim bittiğinde boya kalemlerimi toplamaya başlamıştım. Birkaç tanesini küçük ellerim arasına alıp düzeltmeye çalıştığım sıra, içeriden babamın bağırdığını duyunca korkuyla yerimden sıçramıştım. Elimdeki kalemler sertçe resmimin üzerine doğru düştüğünde, dudaklarım hüzünle büzülmüştü. Çünkü resmimin üzerinde çizikler oluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Teen FictionDeniz gökyüzünün bir yansıması, deniz gökyüzünün hiç ulaşamayacağı aşkıydı. Ve patlayan nefret, kan kırmızı kanatlarda şekillenmişti. Kanatlar, büyük bir acıyı taşıyordu kıyıya, aynı zamanda muhtaçlığı. Biz birbimize muhtaçtık. Elleri ellerime, göz...