🌟
Bir kız çocuğu tanıyordum.
Elleri kendini hapsetmekten asla vazgeçmediği odasının duvarlarında, gözleri ise asla kavuşamayacağını düşündüğü minik penceresinden görünen gökyüzünde.
Üşüyordu küçük kız, aynı zamanda yanıyordu.
Bir tarafı her şeyin yolunda olduğunu söylüyor, etrafa gülücükler saçıyordu. Annesini çok seviyordu, Kutay vardı, arkadaşları vardı.
Berkay vardı.
Diğer tarafı ise her gece ağlıyordu. Her şey yolundaydı fakat biliyordu, bir eksiklik vardı. Bir kolu ya da bacağı olmadan yaşamak gibi bir şeydi bu. Hayattaydı ama yaşamdan zevk almıyordu.
Bu eksiğin adı, babaydı.
Derin bir nefes aldım. Göz kapaklarım açılmamak için direnirken, kendimi zorlamış ve onları birbirinden ayırmıştım. Bakışlarımın odağına ilk düşen şey, beyaz tavan olmuştu. Kendime birkaç saniye verdim ve gözlerimi aydınlığa alıştırmaya çalıştım.
Berkay'la yüzme havuzunda geçirdiğimiz o birkaç saatin üzerinden tamı tamına dört gün geçmişti. Aramızda geçen o dakikalardan sonra suyun içinde biraz daha vakit geçirmiş, daha sonra eve gelmiştik. Abim ertesi gün benimle vedalaşmış ve kendi evine geçmişti. Bana da gelmem için ısrar etmişti fakat kabul etmemiştim. Henüz onu tam olarak affettiğimden emin değildim. Bu yüzden biraz daha burada kalacağımı ona anlatmış, onunda bunu kabul etmesini sağlamıştım.
Berkay'ı dört gündür göremiyordum. Aynı evin içinde olmamıza rağmen sabahları erkenden çıkıp, geceleri de bilmem saatin kaçında geldiği için onunla karşılaşmıyordum. Birkaç defa Esin'e sormuş, ondan bir cevap alamayınca Kutay'a yönelmiştim ama ikiside beni geçiştirip duruyorlardı.
Dört gündür beraber uyumamıştık.
Dört gündür sarılmamıştık.
Dört gündür konuşmamıştık.
Dün gece sabaha karşı uyandığımda, Berkay'ı yatağın karşısındaki koltukta uzanırken görmüştüm. Oturduğu yere iyice yayılmış, başını koltuğun başlığına doğru yaslamıştı. Gözleri benim üzerimdeydi ve kılını bile kıpırdatmadan beni izliyordu. Benim ise aklımda tek bir soru vardı. Neden yanımda yatmak yerine o koltuğu tercih etmişti?
Gözlerimi sıkıca birbirine bastırıp, kafamdaki seslerden kaçmaya çalıştım. Ellerim yavaşça yüzümü sıvazladı ve bacaklarıma dolanan yorganı sertçe ittirdim. Bacaklarımı yatağın kenarına doğru yaslarken ellerim yüzümü serbest bırakmış, yataktan destek almak için çarşafa yapışmıştı.
Gözlerimi açtım ve yavaşça yattığım yerden doğruldum. Birkaç saniye tuhaf tuhaf etrafı incelerken, gözlerim kapağı açık olan gardıroba takılmıştı. Berkay'ın kıyafetleri dört gündür hiçbir değişikliğe uğramamıştı, buda demek oluyordu ki eve geldiğinde üzerini bile değiştirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Fiksi RemajaDeniz gökyüzünün bir yansıması, deniz gökyüzünün hiç ulaşamayacağı aşkıydı. Ve patlayan nefret, kan kırmızı kanatlarda şekillenmişti. Kanatlar, büyük bir acıyı taşıyordu kıyıya, aynı zamanda muhtaçlığı. Biz birbimize muhtaçtık. Elleri ellerime, göz...