34.BÖLÜM: "SOĞUĞA TEŞEKKÜR"

2.4K 108 30
                                    

🌟

Parmak uçlarımın dokunduğu bir gökyüzü, avuç içlerim arasında kurulmuş bir uçurum vardı.

Gözlerim gökyüzündeydi; parmak uçlarımda hissettiğim serin huzur o kadar güzeldi ki, tek istediğim bunun hiç bitmemesiydi. Bir adım daha atmak istiyordum. Bir adım daha atıp, parmak uçlarımı gökyüzüne daha çok bulamak istiyordum ama ayaklarımın tam altı, koca bir uçurumdu. Daha fazla adım atamazdım, zıplayamazdım, uzanamazdım.

Huzur, parmak uçlarım kadar yakın; koca bir uçurum kadar uzaktı.

Kutay'ın evine taşınmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Girdiğimiz sınavın sonuçları açıklanmış ve hepimiz bir yerleri tutturmuştuk. Kutay ve Esin derece yaparak, hukuk fakültesini tutturmuşlardı. Zeki olduklarının farkındaydım fakat hiç çalışmamış olmalarına rağmen bu kadar başarılı olmaları beni şaşırtmıştı. Kuzey diş hekimliği istiyordu fakat istediği puanı alamadığı için seneye hazırlanacaktı. Bende oldum olası mimarlığa hevesli olduğum ve bu sınavda yeterli puanı alamadığım için sınava tekrar hazırlanacaktım. Ada son senesini tamamlayamadığı için bu sene liseyi dışardan bitirecek ve seneye bizimle birlikte sınava girecekti. Masal'la bu sabah konuşmuştum fakat biz konuşurken sonuçlar henüz açıklanmadığı için kimin nereyi tutturduğunu bilmiyordum.

Berkay'ın nereyi kazandığı ise cevapsız sorulardan sadece birisiydi. Esin'in dediğine göre Berkay evdeyken tüm boş zamanlarını ders çalışarak geçirmişti. Her fırsatta konuları yetiştirmeye çalıştığından ve hepimizden daha çok çalıştığını söylemişti. Berkay'da tıpkı Kutay ve Esin gibi zekiydi ve konuları bir kere tekrar etmesi bile onun için yeterli oluyordu. Ne kadar yüksek almıştı bilmiyordum ama Esin'in anlattıklarına ve Kuzey'le Ada'nın da onu desteklemesinin üzerine yüksek bir puan aldığına inanıyordum. Onu aramamıştım, merak etmeme rağmen sormamıştım.

O ise beni her gün, her saat başı arayıp duruyordu.

Hiçbir aramasına cevap vermemiştim, vermeyi de düşünmüyordum. Böyle olmasını kendisi istemişti ve benim tek yaptığım, ona istediğini vermekti. Bu yüzden beni suçlayamıyor, karşıma geçip zorla benimle konuşmaya çalışamıyordu.

Yatağımdan kalktım ve banyoya gittim. Gerekli ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra yeniden odaya dönüp fazlasıyla dağınık olan ortalığı topladım. Pijamalarımı çıkartıp penye bir şort ve sıfır kollu bir atlet giydikten sonra aşağıya indim. Salona hiç bakmadan kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde, Ada'nın eline bir tepsiyi aldığını gördüm.

"Günaydın," derken şaşkınca elindeki tepsiye bakıyordum. İçinde kızartmalar, menemen ve atıştırmalıklar vardı. "Benden kahvaltı hazırlayacaktım."

"Ben hallettim," dedi gülümseyerek. "Günaydın. Çayı getirir misin?"

"Tabi." Ada elindeki tepsiyle yanımdan geçip giderken, ocağın üstündeki çayı alıp mutfaktan çıktım. Onu takip ettiğimde salondan geçip terasa çıkmıştık. Masanın üstüne her şeyi hazırlamışlar, hep birlikte oturuyorlardı. Esin ayağa kalkıp Ada'nın getirdiklerini masaya dizerken, bende elimdeki çayı masanın köşesine bırakmıştım. Kuzey ve Kutay birlikte telefona dikkat kesilmişler, meraklı meraklı bir şeyler izliyorlardı.

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin