🌟
Bedenime ulaşan küçük bir sarsıntı vardı. İçine girdiğim boşlukta şiddetle sallanmaya başladım. Derin bir nefesi ciğerlerime doldururken, gözlerimi açmaya çalıştım fakat başaramadım.
Yastığımın altından gelen titreşimle küçük bir küfür savurdum. Sadece bir gün rahat bir uyku çekmek istiyordum. Çok bir şey değildi istediğim.
Elimi yastığın altında gezdirdikten sonra telefonumu alıp kaldırdım ve tek gözümü açıp ekrana baktım. Ekranda ki 'Babam' yazısı beni ani bir şekilde yerimden kaldırmaya yetmişti. İlk baş gözlerimi odaklayamasam da daha sonra kendime gelip tekrar yatağıma oturdum. Ekrandaki 'Babam' yazısı hâlâ yanıp sönmeye devam ediyordu fakat açıp-açmamak arasında kalmıştım. Açmamalıydım.
Birkaç saniye telefonun kapanmasını bekledim ama telefonum ısrarla titremeye devam ediyordu. Aklıma annem gelince dudaklarımı ısırmayı bıraktım ve telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo?"
Babam derin bir nefes aldı. "Büyük bir anlaşma yaptık. Haftaya evde bir akşam yemeği düzenlemeye karar verdik. Kutay'la birlikte seninde katılman gerekiyor. Geleceksin değil mi?"
"Tamam," dedim ve cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Gözlerimi beklentiyle telefonun ekranına diktim. Belki tekrar arar ve nasıl olduğumu sorar diye fakat sadece bir beklentiydi işte. Neredeyse imkansız olan bir beklenti.
Telefonu rastgele yatağın üzerine fırlattıktan sonra yerimden kalktım. Odanın içindeki banyoya doğru ilerleyip içeri girdim. Kafaya takmamam gerekiyordu. Her zamanki babamdı işte. İlgisiz, umursamaz. Yıllardır buna alışmışken, şimdi beni üzmesine izin veremezdim.
Üzerimdeki kıyafetlerden bir çırpıda kurtulduktan sonra duş kabinine girip soğuk suyu açtım. Su taneciklerinin yere düşüşünü birkaç saniye izledikten sonra gülümsedim. Bu kadar küçük bir şey bile beni mutlu edebiliyordu. Nerede hata yaptığımı bilmiyordum. Ufacık şeylere bile bu kadar ilgiliyken, ne suçum olduğunu anlayamıyordum.
Bacaklarımı hareket ettirip soğuk suyun altına girdim. Vücudum ilk baş refleks olarak tepki verince geri çekilmek istesem de hareketsiz kaldım ve gözlerimi yavaşça kapattım. Vücudum yavaş yavaş soğuk suya alışırken ellerimle yüzümü tuttum. Bir an önce kendime gelmem gerekiyordu. Hiçbir şeyin beni üzmesine izin vermeyecektim.
Yüzümdeki ellerimi alnımdan kaydırarak saçlarımı geriye doğru ittim ve kafamı kaldırıp soğuk suyun yüzüme çarpmasına izin verdim. Soğuk su yavaş bir şekilde vücudumdan süzülürken aklıma Kutay gelmişti. Benim yanımda oda karanlığa sürükleniyordu. Ona bir zarar gelirse, kendimi affedebileceğimi sanmıyordum. Vücuduma bir pişmanlık duygusu yayılırken kendime kızmaya başlamıştım. Neden Kutay'ın bana bu kadar yakın olmasına izin vermiştim ki? Eğer onunla yakın bir ilişki kurmasaydım benim için hayatına tehlikeye atıyor olmazdı.
Hızlıca saçlarımı köpükledikten sonra iyice duruladım. Elimle musluğu kavrayıp suyu kapattım ve gözlerimi açtım. Saçlarıma sağ omzuma çekip sıktıktan sonra duş kabininden çıktım. Üzerime kısa bir havlu sarıp aynanın karşısına geçtim ve aynada kendime baktım. Yüzümdeki ifadesizlik gerçekten tuhaftı. Sanırım artık hissizleşmeye başlıyordum. Tabi, Berkay'ın yanında kala kala bu duruma gelmiştim.
Hızlıca banyodan çıktıktan sonra dolaba doğru ilerledim. Kutay bana yılbaşı hediyesi olarak yeni kıyafetler almıştı. Ne kadar kabul etmek istemesem de o kıyafetlere ihtiyacım vardı. İki gündür aynı kıyafetlerle geçinmek zorunda kalmıştım. Ne kadar kız kavramından uzak bir insan gibi dursam da kıyafetler benim için önemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Teen FictionDeniz gökyüzünün bir yansıması, deniz gökyüzünün hiç ulaşamayacağı aşkıydı. Ve patlayan nefret, kan kırmızı kanatlarda şekillenmişti. Kanatlar, büyük bir acıyı taşıyordu kıyıya, aynı zamanda muhtaçlığı. Biz birbimize muhtaçtık. Elleri ellerime, göz...