Yvona hızlı koşmaya başladı. Bu gün bu kahrolası sokakta ölmeyecekti. Yağmurlu olmamasına rağmen havada nem vardı. Soğuk bir nem. Karanlık tüm London'u içine hapsetmiş gibiydi. Sanki bu gün bir şey olacak diyor gibi.
Kollarının arasında sardığı bebek sanki genç kızın düşüncelerini anlıyor ve gözlerini bir dakika bile ondan ayırmıyordu. Rahibe kıyafetinde elinde çantası ne kadar koşa biliyorsa, koşacaktı. Yvona Uaren'e verdiği sözü tutacak ve küçük Leydiyi bu acımasız katillere teslim etmeyecekti. Ne kadarda acımasızca.. Bu adamların sahibi bebeğin dayısı denilecek şahısken kaçmak ne kadar faydaydı? İşte Yvona'nın cevabını bilmedigi sayısız sorulardan birisiydi. Ama ne olursa olsun bu bebeği koruyacaktı. Evet o sadece rahibe olmak isteyen ve Kont Uaren Hamilton'un topraklarında yaşayan sıradan birisiydi. Onun ne haddineydi ki bir Düke baş kaldırmak?.. Ama içindeki kırılğan çocuk bu bebeğe Hamilton malikanesine dadı olarak geldiği andan ısınmıştı. Bebek olmak güzeldi.. Tabi bebekliğini yaşayanlara.. Yvona gibi birisine değil. Yvona'nın üzülmeğe bile hakkı yoktu. Bu bebeğe bakması emredilmişti ve o emirleri yerine yetiriyordu işte... Aslında rahibe olmaktan nefret etse bile başka ne çaresi yoktu. Ya rahibe olacak ya da pis yollara düşecekti.. Kendi bile kabullenmek istemese de İngiltere güzel ve genç kadınlara acımıyordu işte. Yinede bu ufaklığı seviyordu..
Sokağın dar caddesine girince bu yolun son olduğunu anlamıştı. Evler sanki birbiriyle anlaşmış gibi hepsi solğun beyaz renkteydi.
İçinden Tanrıya dua ederken bir kol çoktan onu buradan koparmıştı. Hızla eve doğru çekilen kız daha ne olduğunu anlamadan buradaydı işte. O kadar da büyük olmayan bir salondu burası. Arka kapıdan eve girmiş olmalıydı. Etrafta kıyafetler vardı ama tam hazır değildiler. Önündeki adam hızla pencereden baktıktan sonra derin bir nefes aldı. Yvona bunun sebebini anlamıştı. Adamlar gitmiş olmalıydı.
Kevin:
-Gittiler.
Yvone evet anlamında kafasını salladıktan sonra kolları arasındaki bebeğe baktı. İki dakikanın içerisinde nasılda uykuya dalmıştı. Yvona bu manzaraya büyülenmişti sanki.
Kevin:
-Sana benzemiyor bu bebek esmer.. Belliki babasına benziyor gözlerini de az önce farkettim zümrüt yeşil.. Kesinlikle babasına benziyor.
Yvona adamın söylediklerini duyunca kızarmadan edemedi. Adam Yvona'nın rahibe olmak için vereceği yeminden habersiz günahları işliyor da işliyordu. Kevin gülümsedi. Ama yinede Yvona'yı rahatlatmak için söylediği kesindi.
Kevin:
-Korkmayın burada size zarar veremezler. İşte bu oda boş kullanılmıyor. Bu gece burada kalırsanız içim rahat eder. Bir İngiliz erkeği olarak bir hanımı bu saatte dışarı atamam.
Tabiki de Yvona kalmayacaktı. Kimsesiz olabilirdi ama haddini de, yerini de gerektiğinde cevabını da bilirdi. Bu gece dışarıda yağmurun altında kalsa bile bu evde kalmayacaktı. Rahibe olarak bu bir günahtı. Daha sonra bebeğe baktı. Onun suçu neydi Kont Hamilton ve Leydi Westmoreland'nın oğlu olmak.. Kevin ise tek kaşını kaldırmış olanlara anlam vermeye çalışıyordu. İçeri dalan orta yaşlarında kadın hayret içindeydi. Ve Yvona'nın bebekten ayrılmak kararını havaya uçurttu resmen.
Kevin:
-Anne iyimisin?
Mary:
-Ah oğlum o adamlarda neydi öyle? Şu anda sokakta her kesi sıraya düzmüş sorğuya çekiyorlar. İstedikleri cevabı alamayınca öldürüyorlar. Yüce Tanrım sen yardım et..
Yvona duyduğu sözler karşısında yere çivilendi. Bu adam ne kadar da zalimdi? Bebeği bırakamazdı Yvona kesinlikle. Kendi yeğenini bulub öldürmek için başkalarını öldürtüyordu bu dük. Herhalde Dük Westmoreland'ın haberi vardı bir rahibenin kaçırdığından bebeği. Bu zalimliğin son bulması gerekiyordu ve bu Yvona'nın canını tehlikeye atması gerekse bile olacaktı. Bebeğe bakan Mary ağzını tutarak ufak bir çığlık attı.
Mary:
-Bir rahibenin nasıl bebeği olabilir? Oğlum neler oluyor?
Yvone lafa başlama gereği duydu. Mary ise anlamıştı. Bebeğin rahibenin olmadığını. O sadece bu bebeği korumak için gönderilen bir melekti. Tahminlerinde de yanılmadı.
Yvone:
-Başınızı fazla belaya soktum farkındayım. Ama fazla cüretkar olsa da acaba bana uyğun kıyafetleriniz var mı?
Yvone gidecekti evet. Kaçması gerekti. Bulunurlarsa bebeği hiç acımadan öldürürdü dışarıdaki cellad. Mary çaresiz kıza baktı. Ne olduğunu bilmiyordu ama yardıma ihtiyacı olan genç bir kızı yarı yolda bırakamazdı. Kevin de aynı düşünüyordu. Bir de keşke aynı dünyanın insanları olsaydık rahibe diye. Hızla diğer odaya geçti Mary ve biraz sonra geri döndü. Yvona için bin yıl gibiydi. Elindeki bir kaç eşyayı uzattı anne şefkati veren gözlerle. Yvone minnettar bakışlar atı.
Yvone:
-Teşekkürler.. Siz ne kadar da iyi insanlarsınız.. Tanrım sizi önüme çıkardığı için çok şanslıyım.
Diğer odaya geçen Yvone bebeği yatağa dikkatli bir şekilde yatırttı ve hemen banyoya açılan kapıdan geçti ve temizlendi. Kıyafet gözlerinin rengindeydi. Ela renginde.. ön kısmı arkadan bağlanmış, belinden uzanan, kahvenin en açık tonu olan saçları.. Fazlasıyla kadına benziyordu. Ve Bu Yvone'nin istediği en son şeydi. Kadın olmak.. Bu yüzden olmamış mıydı, rahibe? Yatakta uyuyan masum meleğe sevecen bakışlarla baktı ve alnına öpücük yerleştirdi. Ne de çabuk alışmıştı.. Belkide yalnızlığına son verdiği içindi.. Yaşadıklarını bir nebze unutturduğu içindi.. Daha sonra odadan çıktı ve rahibe kıyafetlerini katlayarak çantasına koydu. Şimdilik gerekte yoktu. Kollarındaki bebeğe özen gösterdi ve pelerini de giyidikten sonra ev sahiblerine taraf döndü. Tabi Kevin hâlâ Yvona'nın güzelliğine takılmıştı. Ancak bir melek bu kadar masum olabilirdi. Mary de aynı düşünüyordu. Hayatında gördüğü en güzel kız olabilirdi.
Yvone:
-Tekrar teşekkür ederim. İyi günler.. Sizi ve yardımlarınızı asla unutmayacağım..
Aslında bu evde bir çok elbise vardı. Dükkana benziyordu, ya da terziydi bu kadın.
Evden çıktıktan sonra yavaş adımlarla harakete başladı tabi kolunu hızla kendine çeken adam olmayana kadar. Kaşısında kendinden 3 kat iri adam ve nefes kesen zümrüt yeşili gözler duruyordu.....
(Yorumlarınızı bekliyorun💕)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sırlar ve tesadüfler
Historical Fictionİngilterenin en zengin, genç ve bir o kadarda yakışıklı Düklerinden Dük Westmoreland. Kaderine bir tren istasyonunda acımasızca karar verilen bir Rahibe. Dük Westmoreland ablasının düşmanına kaçmasından doğan Leydiyi ararken, Leydi Rahibe Yvona'ya...