Yvona:
-Siz benim çocuk olan yanımı uyandırıyorsunuz.
Vincent yatakta uzanmış tavanı izliyordu. Ne kadar sağa-sola dönse de, uykusu gelmiyordu. Hep o cümle kafasında yankılanıyordu. Ne yapacağına dair hiç bir fikri yoktu. Gerçek olduğuna asla inanmasa bile annesinin itirafı olayı anlaşılır yapmıştı. Yatakta doğrularak sehpaya elini uzattı. Sehpanın üzerindeki mektubu aldı ve açtı. Defalarca okuduğu mektubu tekrar okudu. Babasının mektubunu..
Yıl 1814, 8 ağustos..
Kızımın doğduğu gün..
O kadar masum ve güzeldin ki, fakat bu bile benim kalbimdeki nefreti ve öfkeyi dindiremedi kızım. Şu an yaşlı ve bunak bir ihtiyar olarak malikanemde oturmuş yaptıklarımı düşünüyorum. Size, en çokta sana yaşattıklarımı. Glodia hamile kalınca daha yeni Olivia ile tanışmıştım. Seni zorla Glodia'dan öz annenden koparan bendim, kızım. Her kes Olivia'nı annen bilecekti. Babama olan öfkem o kadar fazlaydı ki.. Hep böyleydim zaten. İstediklerim olmazsa, kıyamet kopmalıydı.
Şimdi her şeyi açıkça yazacağım.
Ben Olivia ile evlenmek istedim. Babam yani Dük Mansfield izin vermeyince ben de Olivia'nı kaçırarak onunla evlendim. Glodia'nın hamile olduğunu sonradan öğrenmiştim. Artık geçti. Ben de Glodia'nı hiç kimin bilmediği bir köşke kapattım. Kızı doğuncaysa, sırf her kese ders olsun diye Olivia'ya verdim. Olivia her zaman melek gibi kadındı. Bana defalarca yalvarmıştı, kızım. Seni annene vermem için.. Glodia ise doğumda kızının öldüğüne inandırıldı. Tabi anne olarak hiç bir zaman inanmadı ama..Affet beni kızım..
Mansfield Dükkanlığının 4cü Dükü.
Vincent mektubun satırlarında bir kaç defa takılsa da, devam etti. Bu o kadar acıydı ki. Eğer Yvona Leonard'la onu ayıranın Vincen olduğunu bilse, o zaman Vincent asla Yvona'ya kavuşamaz, onu annesine götüremezdi. Sofia zaten yürüyen belaydı. Esas oydu zaten. Sofia'nı ortadan kaldırırsa, oyun biterdi ve tek galib Vincent olurdu. Fakat.. Sofia onun aşık olduğu kadındı..
Yvona elindekileri dolaba yerleştirdikten sonra derin bir nefes aldı. Hàlà Sofia'nı unutamıyordu.
Sofia:
-Sen benim sonumsun, Yvona.
Bunun anlamını bilmeği gerçekten çok isterdi. Yavaş adımlarla pencereye yaklaştı. Celia aşağı kattaydı. Antony ise Yvona'nın yatağında uyuyordu. Yvona oğlunda baktıktan sonra yeniden dışarı baktı. Bu manastır ormanda değil, kasabanın ortasındaydı.
Yvona'nı kim kaçırmıştı? Belki de, Sofia'ydı. Ama Sofia nereden tanıyordu ki Joy'u? Ayrıca Joy Yvona'nı manastıra hapsedip kaçmıştı. Bir kaç gün sonra ise avcılar ölümüş bedenini ormanda bulmuştular. Kalbinde bir D simgeli hancerle. Bunun Dük Devonshire ait olduğunu söylüyorlardı. Peki o, kimdi?
Yvona gökyüzüne baktı. O kadar aydınlıktı ki, peki neden her şey bu kadar kördüğümdü?
Kapı çalınca Yvona oğlunun saçını bıraktı ve yatakta doğruldu. Gelen Celia'ydı.
Celia:
-Düşesim?
Yvona:
-Senden bir şey rica edeceğim, Celia?
Celia kafasıyla onayladı.
Yvona:
-Bana 'düşes' deme.
Celia:
-Ama neden?
Yvona gülumsedi.
Yvona:
-Düşes Yvona Westmoreland öleli çok oldu.
Celia göz yaşını tutamayınca Yvona ona yaklaştı.
Celia:
-Anlattığınız şeylerin hiç birini hakketmediniz ama!
Yvona Celia'nın omuzunu okşadı.
Yvona:
-Hayır, Celia. İnan bana hakkettim!
Celia anlamsızca Yvona'ya bakınca Yvona yutkundu.
Yvona:
-Ben hiç bir zaman ait olmadığım 'düşes' ünvanını alırken bunu hakkettim!
Celia:
-Ama..
Yvona:
-Başka bir şey yoksa..
Celia tam Yvona gidecekken kolundan tuttu.
Celia:
-Bir lord seni görmek istiyor.
Yvona tek kaşını kaldırarak Celia'ya baktı.
Yvona:
-Nasıl bir lord?
Celia:
-Bilmem. Bildiğim tek şey fazlasıyla asil olduğu. Ben Antony'nin yanında kalırım.
Yvona kafasıyla onayladıktan sonra yavaş adımlarla odadan çıktı ve merdivenlere yürüdü. Gelen kimdi ki? Eğer Vincent değilse.. Başka hangi lord olabilirdi?
Kapı tutacağından tuttuktan sonra derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Şu an korkuyordu. Fakat dik durmalıydı. Ve galiba başadıyordu. Kapıyı açınca önünde gördüğü adamsa, tuhaf bir hiss yaşatıryordu. Aile hissi gibi..
Yvona:
-Kont Uaren? Kont Uaren Hamilton?
Uaren tedirğin bir şekilde hızla gelerek Yvona'ya sarıldı. Yvona buna anlam veremezken Kont derhal kızı ve kendisini kanapeye oturttu. Bir eli Yvona'nın saçındaydı. Yvona hep bu adamdan bir baba, abi şefkati görürdü zaten.
Uaren:
-Yvona, seni o kadar aradım ki. Neredeydin? Leonard'la evlenmişsin. Senin sayende bizim ufak leydimiz kurtuldu, Yvona. Sana minnettarız.
Yvona gülümseyerek ellerine baktı.
Yvona:
-Bu benim görevimdi, Kontum.
Uaren hayır anlamında kafasını salladı.
Uarren:
-Sen Leydi Sarah'ın koruyucu meleğisin.
Yvona gözlerini kocaman açarak Konta baktı.
Yvona:
-Kontum.. Leydimizin ismini Sarah mı koydunuz? Çok özledim kendisini. Kontes nasıl?
Uaren:
-Evet, Yvona. Onu da getirecektim Ama Sarah son zamanlarda fazla uysuz oldu. Ashleyn ise hamile olduğundan gelemedi. O da gelmek istiyordu. Seninle kardeşi hakkında konuşmak.
Yvona:
-Teşekkürler, Kontum. Bunu Kontese iletirsiniz. Ama konuşacak bir şey yok.
Uaren:
-Noldu, Yvona? Nasıl oldu bunlar? Nasıl aniden öldün?
Yvona gözlerini Kontun gözlerine dikti.
Yvona:
-Bilmiyorum, Kontum. Beni kaçırdılar. Kim olduğunu bilmediğim birisi, birileri.
Uaren derin bir nefe alıp ayağa kalktı.
Uaren:
-Belki de, geçmişten birisidir?
Yvona ayağa kalkarak gözlerini kırpıştırdı.
Yvona:
-Kontum, benim geçmişim..
Uaren:
-Var, Yvona.. Senin geçmişin var. Sana her şeyi anlatacağım.. Ama tek bir şartla.
(Yorumlarınızı bekliyorum💕)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sırlar ve tesadüfler
Historical Fictionİngilterenin en zengin, genç ve bir o kadarda yakışıklı Düklerinden Dük Westmoreland. Kaderine bir tren istasyonunda acımasızca karar verilen bir Rahibe. Dük Westmoreland ablasının düşmanına kaçmasından doğan Leydiyi ararken, Leydi Rahibe Yvona'ya...