Yvona pencereden dışarı baktı ve gülümsedi. Oğlu 2 yaşına basacaktı. Yarın Anthony'inin doğduğu gündü. Yvona elindeki kahveden bir yudum aldı. Babasını bilmiyordu Antony. Ne de babası Antony'i.
Doktor: Kızım biraz daha sabret. Belliki ufaklık fazla inatçı çıktı.
Yvona tüm gücüyle bağırdı. Canı yanıyordu, canından can çıkıyordu. O an bile düşündü Yvona. Sevdiği adamı düşündü. Leonard'ı... Keşke burada olsaydı. Şu an bebeğinin doğumuna tanık olsaydı. Her şeyi mahvetmişti birisi. O birisi sadece Yvona'nın değil 3 kişinin hayatını alt-üst etmişti. Ve o insanın kim olduğunu bulacaktı. Antony doğduğu an söz verdi Yvona. Kaybettiği her şeye yeniden sahib olacaktı. Hem de tüm gücüyle.Yvona hiç bilmediği birisi tarafından el konulmuş gibiydi. Çok düşünmüştü. Acaba Kontes Hamilton muydu? O, olsa, çoktan kendini belli etmez miydi? Neden bu kadar bekliyordu? Neyi bekliyordu? Yvona bir yudum daha kahvesinden aldı ve dışarıda köy çocuklarıyla oynayan oğluna taraf yürümeğe başladı.
Yvona:
-Sofia? O yapmış olabilir mi?
Yvona hep Sofia'nın tarafını tutardı. Fakat şimdi farklıydı. Artık anneydi. Bebeğini korumak için en yakınlarını bile ezebilecek bir anne!
Yvona:
-Umarım sen değilsindir, Sofia. Umarım!
Yvona ellerini yumruk yaptı. Ta ki oğlu ona taraf koşana dek. Yvona gülümsedi ve ellerini kocaman açarak oğluna sarıldı. Rahibe gülümseyerek dua okudu.
Celia:
-Allah sizleri korusun, doktor hanım..
Yvona oğlu sacıyla oynarken minnettar bir şekilde gülumsedi.
Yvona:
-Teşekkür ederim, rahibe Celia..
Lora:
-Yemek hazır!
İkili o tarafa baktı. Antony ise gülümseyerek el çaldı. Her iki kız Antony'e bakarak kahkaha attı. Büyüyordu. Yvona oğlunun kokusunu içine çekti. Birisi Yvona ve Tony'i buraya hapsetmiş olabilirdi fakat o kişi sayesinde güzel insanlarla tanışmıştılar.
Leonard elindeki tokayı dikkatle bir defa izledi.
Leonard:
-Yvona.. Neredesin? Neden terkettin beni, narçiçegim?
Leonard tokayı dudaklarına yaklaştırdı ve gözlerini kapattı. Kapı çalıncaya kadar.
Nadya:
-Düküm.. Her kes hazır. Nişan töreni başlayacak..
Leonard gözlerini açtı. Daha sonra tokayı ebediyete terk etti. Tokayı dolaba koydu ve kapattı. Ayna kaşısına gecerek kendini kontrol etti. Bu gün nişanıydı. Bir Westmoreland düküne layık nişan geçirmeliydi. Daha sonra eşi varisler doğmalı ve Westmoreland'ın gelecek varisleri olmalıydı. Yvona ile kral tarafından boşanmıştı. Kral gelin kaçtığından dolayı boşandıklarını ilan etmişti. Carles kaç defa babasıyla konuşsa bile emir emirdir. Sadece Yvona ortaya çıkarsan Leonard yeniden evli bir dük olacaktı. Peki Yvona ortaya çıkınca Leonard onu hâlâ isteyecek miydi? Onu terkeden kadınını.. Sadece bir mektubu Leonard'a layık gören kadınını.. Affedecek miydi? Leonard kalbinin üzerini toz temizler gibi temizledi.
Leonard:
-Sen de mi buz bağladın, kalbim?
Sofia leydi Eleanora'ya baktı. İngiliz leydileri gibi asil, sarışın ve mavi gözlüydü. Duruşu ve konuşması eşsizdi. Fakat.. Fakat cana yakın değildi. Bir boşluk vardı. Yvona'dan sonra büyük bir boşluk vardı. Sofia'nın Yvona'yı düşünmesi içtiği kahveyi boğazına tıkattı.
Florida:
-Sorun ne, kızım?
Sofia tam ağzını açacakken içeri Leonard girdi. Sofia dolu gözlerle abisine baktı. Leonard Sofia'nın halini anlayamıyordu. Tamam Yvona gitmişti. Bu Leonard için büyük bir darbeydi. Fakat neden hâlâ Sofia unutmuyordu. Neden? Sanki Sofia terkedilmişti.
Sofia:
-Ben.. Ben odama çıkacağım..
Florida:
-Sofia! Abinin nişanında mı?
Sofia gidecekken durdu. Annesinin arkasından bağırmasıyla durdu, durmak zorunda kaldı. O sırada gözünden bir yaş süzüldü. Vincent annesiyle beraber salona girerken Florida'nın bağırışlarını duymuşlardı. Sofia tam önünde duran adama baktı. Kimdi ki o? Yakında Leydi Eleanora'nın kardeşi Leydi Elizabeth'le. Ona binlerce umut veren pislik adamdı. Belkide vermemişti hic bir umut.. Ama Sofia yine de sevmişti. Kalbini acıtarak sevmişti. Omuzunda bir el hissedince irkildi. Leonard elinin altındaki bedenin titrediğini farkedince iyice endişelenmeye başladı.
Leonard:
-Sorun ne, leydim?
Vincent tek kaşını kaldırarak Sofia'ya baktı. Sofia ise çenesini öne kaldırdı. Daha sonra gözündeki yaşı sildi ve gülümseyerek abisine döndü.
Sofia:
-Ben gayet iyiyim, düküm.
Vincent bazen Sofia'nın oyunculuğuna hayret ediyordu. Leydi Sofia Westmoreland asla istemeyeceği bir düşmandı.
Sofia:
-İzninizle..
Sofia giderken Vincent'in yüzüne bile bakmadı. Elizabeth varken bunu yapamazdı, yapmazdı. Bir kadının nişanlısını elinden almak şerefsizlik. Sofia bu kadar da alçalmayacaktı. Her şeye rağmen asla bu kadar alçalmayacaktı!
Sofia dışarı çıktı ve derin nefes aldı. Kışın sertliği ve buzu suratını delerken gözlerini kapattı.
Victor:
-Leydim..
Sofia gözlerini actı ve ormana baktı.
Sofia:
-Victor.
Victor gözlerini kocaman acarak leydiye baktı. İsmiyle mi hitab etmişti?
Sofia:
-Hâlâ benimle evlenmek istiyor musun?
Victor yutkundu ve kafasıyla onayladı. Vincent hızla dışarı çıkarken ikiliyi gördü. İkili dönerek Vincent'e baktı. Vincent Sofia'nın suratındaki ifadeyi anlamıyordu. Hem ne işi vardı bu kontla?! Sofia dönerek Victora baktı. Victor da bunu farkederek Sofia'ya baktı. Vincent ikili arasında ne olduğunu anlamağa çalıştı.
Sofia:
-Evlen benimle Victor..
Victor yutkundu. Vincent ise donmuş bir şekilde Sofia'ya dikkatini verdi.
Victor:
-Bu benim için şerefdir, leydim.
Sofia kafasıyla onayladı ve İngilterenin en sayılır iki erkeği arasından yavaşça ayrıldı. Vincent'e son bir bakış attı. Ve sadece ikisinin duya bileceği bir ses tonuya fısıldadı.
Sofia:
-Oyuncak kırıldı, düküm.
(Yorumlarınızı bekliyorum💕)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sırlar ve tesadüfler
Historical Fictionİngilterenin en zengin, genç ve bir o kadarda yakışıklı Düklerinden Dük Westmoreland. Kaderine bir tren istasyonunda acımasızca karar verilen bir Rahibe. Dük Westmoreland ablasının düşmanına kaçmasından doğan Leydiyi ararken, Leydi Rahibe Yvona'ya...