2: Ela ve Zümrüt

7.6K 341 11
                                    

Leonard karşısındaki genç kızın ela gözlerine takılmıştı. Ne kadarda muazzamdı. İlk defa bu kadar tuhaf bir şey hissediyordu bir kadına karşı Leonard. İlk defa mı demişti? Zaten bu kadını tanıyordu. Tam 3 yıl önce.. Kızın kucağındaki bebeği görünce elini kolundan çekti. Halbuki o yaşlı rahibenin olduğunu düşümüştü. Uaren genç bir rahibeye bebeğini teslimetmiş olmalıydı. Kahrolsun! Şu anda sorun o değildi. Bir rahibeye karşı direnişteydi. Onun gözlerine, bakışlarına karşı. Ve bu acınacak bir durumdu. Her kadını yatağına atabilecek dük bir rahibeye takılamazdı.

Tomas:

"Düküm, işte rahibe bu!"

Yvona adamın kelimeleriyle irkilmişken karşısındaki adamın zümrütlerine bakmaya cüret edemedi. Karşısındaki adam siyahlara bürünmüştü. Siyah gömleği, pantalonu, çizmeleri, pelerini. Saçları bile siyahtı. Ama kar tanesini anımsatan beyaz teni ve zümrüt yeşili gozleri vardı. Saçı kesinlikle uzun değildi, ama hiç yokta değildi. Sakalı yoktu. Yüzü tüm sahneyi kendine armağan ediyor gibiydi.

Leonard duyduğu cümleni kavramaya çalıştı. Şimdi sinirlenmişti işte. Yeniden Yvona'nın kolundan tuttu. Fakat bu kere kendine çekmeyi ihmal etmedi. Burnuna dolan yasemin kokusu eşsizdi.

Kızın uzun kahvenin en açık tonunda saç renki vardı. Ela gözleri bazen kahveye bürünüyordu. O hali bile eşsizdi. Kafası Leonard'ın göğüsüne varıyordu. Pembe ve dolğun dudakları, büyük, ela gözleri ve burnu.. Suratının üzerine özenle koyulmuş gibiydi.

Yvone:

-Bırakın beni!

Yvone ne kadar çabalasa da imkansızdı. Ufaklıkta uyanmıştı, etrafı tarıyordu. Daha sonra ağlamaya koyulunca Yvone Dük Westmoreland'ın boşluğunu kulladı ve kolunu geri alabildi. Bebeği sakinleştirmeye koyulmuştu bile. Leonard düşünmeden edemedi.. Senden ne harika bir anne olur... Düşündüğü düşünce arsızcaydı. Bir rahibeye karşı hem de.. Az önce onu kendine çekmesi de aynı.. Kahretsin genç bir ahmak gibi davranıyordu. Gençken bile genç gibi davranmamışken hem de.. Bu kadın ona ne yapıyordu? Yvona'nın kolundan tutarak at arabasına taraf yürüdü. Etraftakiler onlara şaşkın gözlerle bakıyordu.

***

Joy:

-Kontes Dük Westmoreland bulmuş rahibe ve bebeği.

Joy 20li yaşlarında bir erkekti. Uzun sarı saçlarını arkadan toplamıştı. Gözleri elaydı. Kirli sakalı vardı. Boyu fazla uzun değildi. Ama kısa da sayılmazdı. Zayıf bir erkekten daha çok ortalama bir bedene sahipti.

Kontes sinsice gülümsedi.

Venesia:

-Bu harika haber Joy o rahibe ve piçi ölü istiyorum.

Venesia uzun ve zayıf bir kadındı. Kemikleri olur ya. Ondan işte. Sarı saçları ve kahvenin en koyu renkte gözleri vardı. Çoğu insan kontesin gözlerine hayranlığını dile getirirdi.

Joy yutkundu. Bunu yapabilir miydi? Her şey bir yana Kont Hamilton bunu öğrenirse kafası kesin yerinden kopardı. Peki ya Kontes'e karşı gelmek? O daha beter değil miydi? Şu anda Kont savaşa çıkmıştı ne de olsa.. Olanları bilmiyordu.. Tam da rahibeyi öldürmek için bu işi üstlenen Joy şimdi bir çıkmaza girmişti. Harika! Seni aptal Joy! Rahibenin de canı cehenneme o bebeğin de! Ama 3 yıl önce Yvona'ya sahib olabilirdi. Tabi o pislik herif gelmeyene kadar. Ki onun da kim olduğunu hâlâ bilmiyordu. Şu anki zamanda da bunun pek önemi yoktu. Yvona yalnızdı. Bu düşünce sinsi bir şekilde gülmesine yetmişti bile..

Joy:

-Ekselansları bu haberi duyarsa..

Venesia:

-Duymayacak!

Venesia'nın ani girişiminden dolayı yerinden sıçrayan Joy kontes'in rahatça kahvesini yudumlamasını izledi. Bir kadın nasıl kendi torununun ölüm fermanını böyle yazabilirdi ki? Zaten Joy'ye neydi ki? Bebeğin de canı cehenneme! Asıl Yvona'n bulması gerekiyor ve onu reddetiği için iyice cezalandırması! O kadın aylardır kaçmıştı Joy'dan. Sonunda Londra'ya gelmiş ama Joy'un onun izini bulması pek uzun sürmemişti. Korunduğunu hissetmek için Hamilton malikamesinde dadılığa başlamış bu kerede seyis bir Joy ile karşılaşmıştı. İçeri giren hizmetçi ilgiyi kendine çekmiş ve odadaki gerginliği azaltmıştı.

Lucy:

-Leydim.. Düşes Devonshire geldiler..

Joy bu ismi bir yerlerden hatırlıyormuş gibiydi.. Devonshire.. Düşes Devonshire.. Dük William Devonshire.. Joy sırf Yvona'yı öldürmek için geldiği kahrolmuş malikanede daha nelerle karşılaşabilirdi ki? Dük William Devonshire'nin küçük kardeşine tecavüz edip kaçmıştı Joy. Daha sonra da kız intihar etmişti zaten. Şimdi bu kadının burada olması! Olacak gibi değildi! Büyük ihtimalle bir ay önce olmuş bu olay yüzünden hâlâ aranıyordu Joy..

-

Yvona bindiği ve saatlerdir yol geldiği at arabasının her noktasını incelemişti. Sırf o zümrütlere bakmamak için. At arabasının koltukları deriden yapılmıştı ve gri renkteydi. Tahtadan olduğunu inatla belirten pencere kenarları göz alıcı resimlerle donatılmıştı. Adamın at arabası bile Ben asilim diyordu.

Adam gözlerini dikmiş Yvona'yı izliyordu. Her şeyini.. Duruşunu, şefkatini, arada bir bebeğe bakıp gülüşünü.. Ah evet bebek! Şu anda Leonard'ın en büyük sorunuydu şu ufak şey.. Zümrüt gözleri, ufak elleri ve ayakları, sarı battaniyesi, ufacık bedeni..

Ne yapacağını keşke biliyor olsaydı.. Ama değildi işte.. Düşmanıydı Hamilton evet ama bu bebekte yeğeni.. Hadi ama hangi adam kendi yeğenine kıyabilirdi ki? Evet Leonard acımasız ve zalim olabilirdi. Ama o insandı! Yeğenini öldürmekse insanlık sayılmıyordu maalesef. Yine ağlamaya başlayan bebek dikkatleri üzerine çekmişti bile.. Yvona bebeği ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da anlamsız bir çabaydı.. Bebeğin derdi belliydi.. Gözlerini bebekten ayırmadan derin nefes aldı.

Yvona:

-Nereye gidiyor bu at arabası?..

Yvona artık bilmek istiyordu. Ölmeğe mi? İşkenceye mi? Neye?!.. Leonard ise kulağında yankılanan sesten huzur bulunca aptal gibi gülümsediğini farkedip sesini sert bir şekilde gard aldı.

Leonard:

-Gidince göreceksin, rahibe!

Yvona:

-Neden gidiyoruz?

Leonard biraz öne eğilerek Yvona'ya yaklaşınca Yvona kafasını daha da yere eğdi. Değil bu adamın gözlerine bakmak yüzünü bile görmek istemiyordu.

Leonard:

-Bilmiyor musun, rahibe?

Yvona gıcık olduğu adamın ağzının payını vermek için tam kafasını kaldırınca olan olmuştu işte. Hiç olmadıkları kadar yakındı ela ve zümrüt şimdi..

(Yorumlarınızı bekliyorum💕)

sırlar ve tesadüflerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin