Sofia sabah uykudan kalkınca odasında gezen hizmetçileri farketti.
Sofia:
-Noluyor burada?
Suzy hizmetcilere emirler verirken leydisinin uyandığını farketti ve baş eğerek gülümsedi.
Suzy:
-Günaydın, leydim. Albert Wessex geldiler.
Sofia anlamsızca Suzy'nin suratına bakıyordu. Bir anda Markı hatırlayınca hızla yatakta doğruldu.
Suzy gülümsedi. Bu kadın evin kahyasıydı ve yıllardır burada çalışıyordu. Sofia elinde büyümüştü. Zayıf bedeni vardı ama güçlü bir kadındı. Kahve renkli saçları ve kahve de gözleri vardı.
Sofia:
-Abim, düküm haklıymış!
Suzy:
-Bu gün en önemli gününüz bence hazırlanmaya başlasanız iyi edersiniz. Her bir leydi düğününde göz alıcı görünmek ister.
Suzy hizmetçilerin getirdiği eşyaları gösterdi.
Suzy:
-Annenizin seçtiği gelinlikler, ayakkabılar, çiçekler ve diğer eşyalar orada. İçinden istediğinizi seçebilirsiniz.
Suzy hizmetçilere çıkmalarını işaret etti. Daha sonra baş eğdi.
Suzy:
-Bir şeye ihtiyacınız olursa..
Sofia hızla ayağa kalktı ve sabahlığını giyindi. Odanın uzun kapısına yaklaştı ve koridora çıktı. Hizmetçiler kapının önünde bir sıra halindeydi. Leydilerini farkedince baş eğdiler. Suzy Sofia'nın peşinden hızlı adımlarla geliyordu.
Suzy:
-Leydim, durun.
Sofia sinirden deliye dönmüş gibiydi. O adam, dükü, abisi Sofia'nı nasıl sevmediği birisiyle zorla evlendire bilirdi?!
Yvona kucağındaki Antony'i sallayarak odadan dışarı çıktı. Uzun ve solğun beyazın tonlarında bir koridordu. Uzun pencereleri vardı ve kırmızı perdeleri. Her koridorda değişiyordu tabi. Bazen mor, sarı, beyaz, siyah perdeler oluyordu. Antony'nin alınına derin öpücük konduruyordu. Bahçeye çıkacaklardı. Yanlarında Nadya da vardı.
Önünden sinirle gelen Sofia'yı farkedince duraksadı. Sofia Yvona'nı görünce durdu ve kafasını salladı.
Sofia:
-Günaydın.
Yvona:
-Günaydın. Sorun mu var?
Sofia bir şey demeden basamakları inmeye başladı. Yvona Antony'i Nadya'ya verdi ve hızlı adımlarla Sofia'nın arkasından koşmaya başladı. Suzy leydisinin peşinden koşmanın faydasız olduğunu anladı ve Nadya ile beraber kaldı.
Sofia salonun girişine yaklaştı. Yvona Sofia'nın yanına geldi ve kolundan tutarak kendine taraf çevirdi.
Sofia:
-Bırak, Yvona!
Yvona:
-Yapma, dükümüzü biliyorsun!
Sofia hızla Yvona'nın elini kolundan çekti.
Sofia:
-Bırak! Dedim!
Yvona elinden bir şey gelemeyince Sofia'nın önünden çekildi.
Sofia malikanenin doğudaki salonuna girdi. Abisi bir adamla oturmuş konuşuyordu. Adam uzun boylu, iri yapılı birisiydi. Saçları kısa değildi, boyununa kadar geliyordu. Saçından bir tel yüzüne düşüyordu. Abisi sakalsız olsa da, bu adamın biraz sakalı vardı. Kar beyazı teni ve tenine zıt simsiyah saçları. Gözleri tuhaf bakıyordu. Bir ışık vardı ama Sofia çözemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sırlar ve tesadüfler
Historical Fictionİngilterenin en zengin, genç ve bir o kadarda yakışıklı Düklerinden Dük Westmoreland. Kaderine bir tren istasyonunda acımasızca karar verilen bir Rahibe. Dük Westmoreland ablasının düşmanına kaçmasından doğan Leydiyi ararken, Leydi Rahibe Yvona'ya...