Bölüm 5 - NEDEN ÖLMEDİN? -

436 7 0
                                    



---çocukların herhangi bir hayati tehlikesi yok. Gayet iyiler. Tecavüz nedeniyle yırtılmalar var birazdan kızınızı kadın doğum uzmanımız, oğlunuzu da ben ameliyathaneye götürüp küçük bir operasyon yapacağız hepsi bu. Volkan birden çığlık atıp duvarları yumruklamaya başladı. Çığlık sesine koşup gelen güvenlikler ve doktor volkanı sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama volkan sağ elinin üzerini parçalamıştı bile. Ben o an ölmeyi bir kez daha diledim yaratandan. Doktor ve güvenlik volkanın kolundan tutarak kanayan eline pansuman yapmak için pansuman odasına götürdüler. Volkanın gözyaşları bir an bile olsun dinmedi. Odada kimsenin kalmadığını fırsat bilerek serumu kapattım tam sedyeden iniyordum ki kapı birden sertçe açıldı ve hiddetle kaşları çatık, kızgın bir şekilde eşim Selda daldı içeri

----ölseydin şerefsiz ölseydin de cenazen gelseydi beni daha çok mutlu ederdin. Birde adam gibi koluna serum bağlatmış, erkek müsveddesi. Neden korumadın çocuklarımı? Neden? Neden ölmedin orada. Birde babayım diye gezersin. İyileş de şerefsizliğini herkes görsün diye çık caddelere adamım diye gez utanmadan.

Hiç sesimi çıkarmadım başımı önüme eğdim. Yüzüne bakacak halim yoktu. Sonra yanıma yaklaştı ve gömleğimin iki yakasından tutup neden ölmedin neden diye beni sallamaya başladı. O ara güvenlikler girdi içeri ne yapıyorsun hanımefendi diyerek eşimin kolundan tutup benden uzaklaştırdılar. Bende onlara bırakın siz karışmayın diye tepki gösterdim.

Belki eşim söylediklerinde haklıydı. Acaba neden direnmedim o adamlara diye düşündüm. Acaba ölmekten mi korkmuştum gerçekten. Ama aklımda o anı yaşadığım zamanla ilgili hiçbir bilgi yoktu. Yok, hayır hayır şimdi hatırladım tabi ki düşünmüştüm. Eğer o canilerin cinsel ihtiyaçlarını ne şekilde olursa olsun karşılayıp onları boşaltarak çocuklarıma yapabilecekleri tecavüzü engellemeye çalışmıştım. Ama bu doğru muydu yoksa yanlış mıydı? Bilemiyorum. Belki de onurlu bir baba gibi davranıp onlarla mücadele etseydim ve ölseydim en azından eşimin ya da beni tanıyan insanların gözünde bir nebzede olsa onurum olurdu. Ölsem daha iyiydi. Çocuklarımda kendileri için kendimi feda ettiğimi düşünür belki benimle gurur duyarlardı.

Selda dışarıda güvenlikçileri ikna etmiş olmalı ki bağırma sesleri kesildi aradan çok uzun bir zaman geçmeden kapıdan tekrar içeri girdi. Güvenlikçilerde arkasından girdi ama Selda sakinleşmişti sanki. Ben o kapıdan içeri girerken başımı yüzünden çevirip kafamı yine önüme eğdim. Bana doğru yaklaştığını ayaklarından görebiliyordum. Bana iyice yaklaşınca durdu derin derin nefes alıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Yine de kafamı kaldırıp yüzüne bakamadım. Güvenlikler de eşimin sakinleştiği anlamışlar kendi aralarında bir şeyler konuşmaya başlamışlardı ki

---inşallah senide götünden sikmişlerdir pezevenk herif! dedikten sonra yüzüme tükürdü. Güvenlikler bacım sakin ol falan bir şeyler diyorlardı ki bir an beynime kan gitmedi sanki. Ortalık sessizleşti, gözümün önü karardı. Sanki odada kimse yoktu ve sanki hiçbir şey yaşamamıştım. Evet dedim hepsi bir rüyaymış Allah'ım sana şükürler olsun. Yine mutfakta her zamanki oturduğum yerde rakı kadehime su koyuyordum. Aniden mutfak kapısından içeri annem girdi ve oğlum kendine yazık ediyorsun. Bile bile kendi canına yavaş yavaş kıyıyorsun içme şu zıkkımı, ne anlıyorsun bundan. Dedi

----anne bu gün benim en mutlu günü. Bırak bu günümde birkaç kadeh içeyim. Kötü bir rüya gördüm ve rüyamdan uyandım. Bak kınalı kekliğimin sesi nasıl da cıvıl cıvıl dolduruyor evin içini duyuyor musun? Oğlumda her zaman ki gibi bilgisayarında oyununu oynuyor bundan daha mutluluk verici ne olabilir ki diyordum. Aniden sesler karıştı birileri dilini kurtarmamız lazım derken birileri de dişlerini kıracaksınız yavaş olun diye bağırıyordu. Gözlerimi açtığımda tüm vücudum kaskatı kesilmiş sanki üzerimden kamyon geçmiş derler ya aynen öyle olmuştum. Sonra bilincim yavaş yavaş yerine gelince gerçeklerle tekrar yüzleştim. Meğerse Selda'nın o lafından sonra bilincimi kaybetmişim ve dişlerimi birbirine kenetleyerek olduğum yere yığılmışım. Başımda bekleyen hemşire her şey geçti Hüseyin Bey bir an olduğunuz yere düşmüşsünüz sorun yok diyordu. Bilmiyordu ki hiçbir şey geçmemiş asıl geçmesini bekleyeceklerim yeni yeni bana doğru gelmeye başlamıştı. Hemşirenin söylediğine göre bana diazem diye bir sakinleştirici yapılmıştı ve kısa bir süre sonra iyi bir uykuya dalacağımı söylemişti. Ama uykuyu bekleyen de yoktu uykunun geleceği ide yoktu. Selda'yı düşündüm. Kullandığı küfürleri daha önce onun ağzından bu zaman kadar hiçbir olayda ya da kavga ve tartışmamızda duymamıştım. Kesinlikle küfür seven birisi değildi. Zaten onun ağzına da küfür hiç yakışmazdı. Bu gün bana küfrederken yakışmadığı gibi. Ama bunları söylüyorsa ciğeri kim bilir ne kadar yanmıştı tahmin bile edemiyordum.

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin