Bölüm 18

102 3 0
                                    



     Annem her zaman ki gibi beni bir şeyler yeme konusunda sıkıştırıyor benden yiyemiyorum cevabı alınca morali bozuluyor çok üzülüyordu. Onu kırmamak için zorla da olsa ağzıma birkaç lokma atıp doydum diyordum. Ben sürekli kilo verir iken annemde iyice zayıflamış yüzündeki elmacık kemikleri neredeyse deriye yapışmıştı. Ev içinde annemi her gördüğünde yalancıktan gülümseyerek onun canını sıkmasına engel olmaya çalışıyordum ama yılların verdiği deneyimi ile benim gerçekten tebessüm etmediğimi anladığını tahmin edebiliyordum. Annemin sürekli beni üzgün görmesi kendisinin de çok üzülmesine neden oluyordu. Onun içinde bir yolunu bulup evime bir an önce gitmeliydim. Yoksa annem gözümün önünde benim yüzümden eriyip gidecekti. Ne zaman babama güzüm takılsa sigarasını elinden düşürmüyor derdini gözyaşını içindeki büyük gölde biriktiriyordu. Bir sabah uykudan uyanınca babamı başucumda beni izlerken buldum hayırdır baba bir şey mi oldu? Diye sordum. Yok, bir şey dedi gözyaşlarını silerek. Bu yaşıma kadar babamın hiç ağladığını görmemiştim. Her şey karşısında metanetini koruyan bir insandı. Rahmetli halamın cenazesinde bile bir damla gözyaşı dökmemişti. Ama konu evlat olunca taş kalpler bile pamuk gibi oluyordu. Ama birçok kişi bunu belli etmemeye çalışıyordu. Ben bu yönden babama hiç çekmemişim. Başka birisinin derdine sorununa bile ağlayabiliyordum. Bunun nedenini de çok duygusal oluşuma bağlıyorum.

İş başı yapmama bir hafta kalmıştı.Selda'ya para lazım olur diye tedirgin bir şekilde bankaya uğradım. Parayı çektikten sonra eve doğru yürümeye başlamıştı ki korktuğum başıma geldi. Yolda gördüğüm tanıdıklar benim ve çocukların nasıl olduğunu sormaya başlamıştı.Herkese iyi olduğumuzu söyleyip sohbeti kısa bir şekilde kesiyordum. Bazıları nasıl oldu diye sohbeti uzatmaya çalışıyor onlara da acil bir işim olduğunu söyleyip yürümeye devam ediyordum. Yürüdüğüm cadde de ve karşı caddede esnafların bana baktığını ve hatta bazılarının yanlarındakilere parmağı ile beni göstermesini görebiliyordum. Ama hiçbir şeyi takmadan yoluma devam ediyordum. Kimin ne düşündüğü umurumda bile değildi. Şimdi tek düşündüğüm şey para verme bahanesi ile çocuklarımı ve eşimi görebilmekti. Heyecanla kapının ziline bastım. Kapıyı kimse açmadı. Biraz bekledikten sonra zile tekrar bastım.Kapıyı kimse açmayınca volkanın dairesinin ziline bastım. Kapıyı kemal açtı.Bizimkiler nerede haberin var kemal diye sordum. Sizinkiler babamla birlikte Ankara'ya doktora gittiler diye cevap verdi. Kemale teşekkür edip adliyeye doğru yürümeye başladım. Adli tıptan Abdullah ve arkadaşlardan alınan örneklerin sonuçlarının gelip gelmediğini öğrenmek için savcının kapısını çaldım ve içeri girdim. Savcı bey beni görür görmez hemen tanıdı sağ olsun oturmamı söyledi. Daha ben sormadan kendisi gelen sonuçların olumsuz olduğunu suçluların onlar olmadığını söyledi.Demek ki leyla doğru söylüyormuş dedim içimden. Savcının yanından ayrılıp annemlere gitmek yerine ilçe parkına doğru yürümeye başladım. Park yeşillikler ve güllerle kaplı bir yerdi. Her zaman orada kendimi huzurlu hisseder çoğunlukla canım sıkıldığında çocuklarımı da alır çay içmeye giderdim. Çocuklar arkadaşları ile oyun oynadıkları için gelmek istemezlerse elime bir kitap alır park da kitap okurdum. Parka girince kalabalık olmayan tarafa doğru yürüdüm.Boş bir masaya oturup insanlara doğru sırtımı dönerek oturdum. Sonra kendime kızdım ve kimden neden kaçıyorsun? Derdi çeken sensin. İnsanlara hesap vermek zorunda da değilsin diye söylendim kendi kendime. Sonra kalkıp karşı taraftaki sandalyeye oturdum. Şimdi herkesi görebiliyordum. Tabi ki onlarda beni rahatlıkla görebiliyorlardı. Gelen garsona çay sipariş ettim. Çayımı yudumlayıp kafamı yukarı kaldırıp ağaçlarda öten kuşları izliyordum ki hastaneden bir arkadaşın bana doğru yaklaştığını gördüm. Yanıma gelince ayağa kalkıp tokalaştıktan sonra oturmasını söyleyip masaların arasında mekik dokuyan garsona iki çay daha getirmesini söyledim. Hastanede işlerin nasıl gittiği ile ilgili konuşuyorduk ki hastanede ki görevini tamamlamış ve emekli olmuş bir abimiz geldi masaya onunla da tokalaştıktan sonra oturmasını rica ettim. Heyecanlı bir şekilde''yav başına olmayacak bir iş gelmiş vallahi çok üzüldüm'' dedi. Konuşma dili ilçenin köylerindeki dille aynıydı. Bende evet abi bir talihsizlik yaşadık.Allah kimsenin başına vermesin dedim. ''Âmin'' dedikten sonra ''anlat bi hele nasıl oldu olay ya'' diye lafa girince benim sinirler hafiften gerilmeye başladı. ''Abi boş ver bu konuda kimseyle konuşmak istemiyorum kusura bakmaz isen bu konuyu kapatalım'' dedim nazik bir dille.'' Yav anlat ki rahatlayasın. İçini dökesin. Yoksa bende merakımdan sormuyorum bunları'''' sağ ol abi anlatacak bir şey yok. Geçmişi yaşanmışı ne yapsak da değiştiremeyiz. Onun için hiç girmeyelim bu konuya'' deyince sesini kesti. O abime de çay söyledikten sonra günlük olaylardan siyasetten bahsetmeye başladılar. Ben konuştukları hiçbir konuyla ilgilenmiyor sadece dinler gibi yapıyordum. Aslında volkana Ankara'ya giderken bana haber vermediği için biraz alınmıştım onu düşünüyordum ki emekli olan abinin omzuma dokunduğunu hissettim.Sana diyorum dedi. Ne dedin abi kusura bakma bir an dalmışım dedim. ''Diyorumki bu tecavüzlerin tek nedeni insanların dinden kopmaları ve Allahtan korkmamalarından kaynaklanıyor''. Konu yine benim yaşadığım olaya gelecek gibi görünüyordu. Bardağımdaki son yudumu da içtikten sonra kusura bakmayın benim kalkmam lazım dedikten sonra masadan kalktım ve garsona çay ücretlerini ödeyip parktan ayrıldım. İnsanlar belki art niyetli değillerdi ama meraklıydılar.Özellikle de başkalarının ne yaptığını, nasıl yaptığını, neden yaptığını her şeyi öğrenme gayretinin içine giriyorlardı. Kendi yapmış olduğu hatayı, başka insanları neden üzdüğünü, neden başkalarına kin duyduğunu, en yakın komşusunu neden çekemeyişini, zengin olma hırsının verdiği düşünceyle başkasının hakkına neden göz diktiğini, daha birçok eksiğini görüp sorgulayıp düzeltmek için gayret etmek yerine başkalarını rahat rahat yargılayıp sorguluyorlardı. Annemlere doğru giderken yoldaki tekelden ikibira alma fikri geçti aklımdan ama annemin içki giren eve melek girmez diye evde bira içmeme razı olmadığını düşündüğüm için bu fikrimden vazgeçtim    

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin