Bölüm 24

78 2 0
                                    

Bir ara Volkana ne diyeceğimi ne söyleyeceğimi şaşırdım. Ama lafın sonunu da merak etmiyor değildim.

-Peki, benden nasıl bir yardım istiyorsun?

-Sana verdiğim silah sende sanırım.

-Evet annemlerde. Sen Fatma ile ilgili bu takıntılarına son verene kadar da annemlerde durmasını istiyorum. Çünkü son zamanlarda çok sinirlisin.

-Yakında Fatma yine annesine gidecek eminim ki eski eşi ile buluşup yemek yiyecekler. Ondan sonra ne yapacaklarını az çok tahmin edebiliyorum. Senden istediğim. Annenlerdeki o silahı alıp Fatma'yı takip etmek. Fatma ile eşi yemek yerken de ikisini de vurmanı istiyorum. Böylece hem sen tüm sorunlarından kurtulacaksın hem de ben.

Bir an rakının etkisi ile ısınmış vücudum buz kesilmiş katılaşmıştı.

-Be... Ben mi öldüreceğim?

-Evet. Korkma yakalanırsan ailene baktığım gibi sana da cezaevinde ben bakacağım. Tüm ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayacağım.

Elimde sıktığım rakı kadehini masaya bıraktım ve:

-Volkan ben sana yardım etme konusunda ne dersen de hiçbir karşılık beklemeden sorgusuz sualsiz yaparım ama adam öldürme konusunda sana yardımcı olamam. Bana bunca zamandır yaptığın yardımların da maddi bir karşılığı varsa elimden geldiği kadar ödemeye hazırım ama bir can alma konusunda sana yardım edemem dostum. Bana istersen korkak diyebilirsin. Evet, senin kadar cesaretim hiç olmadı biliyorsun ve korkak olduğumu da kabul ediyorum. Ama bu isteğini yerine getirmem imkânsız.

-Sana hiç kimseye güvenmediğim kadar çok güvenmiştim. Ama demek ki dostluklar yalanmış, dedikten sonra masadan büyük bir hırsla kalktı ve restoranın içinden geçerek dışarı doğru yürümeye başladı. Ben de masadan kalktım ve arkasından yürümeye başladım. Dışarıda arabaya binerken yakaladım Volkan'ı:

-Yanlış yoldasın dostum, dedim. Yüzüme bile bakmadan arabaya bindi ve otomobilini çalıştırıp gitti.

Volkanın benden yapmamı istediği şeyi kimseye söylemedim. Ama uzun bir süre benden böyle bir istek de bulunmasının şaşkınlığını üzerimden atamadım. Kendi kendime insanların birbirlerine yaptıkları yardımların karşılığını almak için en kötü ihtimalle duygusal da olsa bir karşılık beklediğini anladım. Volkan'ın benim aileme yaptığı yardımları inkâr etmiyorum. Ama dost kelimesinin anlamı zor günde belli olmuyor muydu? Volkan'ın bana yaptığı iyiliklerin karşılığında iki cana kıymamı istemesi de benim bir aileme karşı yapmam gereken sorumluluklarda yetersizliğimden dolayı kaynaklanıyordu. Ne iyi bir baba ne de iyi bir eş olamayışımın getirdikleriydi bunlar. Suçlu yine her zamanki gibi yine bendim.

Bu olaydan sonra Volkan'la uzun bir süre hiç görüşüp, konuşmadık. Sabahları evden çıkışımızda kapıda her karşılaştığımızda yüzüme bakmadan kafasını önüne eğip çekip gidiyordu. Ben bunun zamanla düzeleceğini düşünerek yine onu her gördüğümde tebessüm ediyordum.

Bir gün ben hastanede mesaideyken Fatma bana telefon açıp kendisine biraz zaman ayırıp ayıramayacağımı sordu. Ben de çalıştığım yere gelebileceğini söyledim. Vakit öğlenden sonraydı Fatma bulunduğum bölüme geldi. Fatma ile birlikte kantine gittik ve oturduk. Fatma'nın rengi solmuş göz kapakları uykusuzluktan olsa gerek şiş görünüyordu. İki tane çay söyledikten sonra Fatma ağlamaklı bir tavır taktığı yüzünü elleriyle sıvazladıktan sonra:

-Hüseyin bizim evde çok kötü şeyler yaşanıyor aylardır.

-Ne gibi şeyler yaşanıyor?

-Nasıl anlatacağımı, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Bak şu ellerime nasıl titriyor.

-Tamam, sakin ol. İstersen bir bardak su iç. Dedikten sonra kantinciden su vermesini istedim. Fatma suyunu içtikten sonra:

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin