Bölüm 4 (+18) - YARDIM ET BABA -

1.1K 6 1
                                    


(Tecavüz vb. olaylar içerir. Kaldıramıyorsanız lütfen bu bölümü okumayınız. Yetişkinlere özeldir.)

Ses tonu kalın olan kişi birazdan seni ve çocuklarını becereceğiz ama bunu tadına vararak ve belli bir sıraya göre yapalım diye seni yanımıza çağırdık dediğinde beynim sanki durmuş elim ayağım dökülmüş korkudan tüm vücudum tir tir titriyordu. Biz size ne yaptık. Demeden bir tanesi eliyle suratıma tokat attı. Birden anlam veremediğim bir şekilde ağlamaya ve çocuklarıma dokunmayın da bana ne isterseniz yapın dediğim an birisi tekmeyle omuzuma vurdu ve olduğum yere uzandım. Ağlamak istemiyordum ama ağlamama da bir son veremiyordum. Aklımdaki tek şey çocuklarımdı. Yıkıldığım tepenin üzerinden kendisini yeni yeni gösteren ayın hilal haline takıldı gözlerim. Bana bunu yapanların yüzlerini ve kim olduklarını görmek istiyordum. Bir tanesi apo önce bunu becerelim sonra çocukları getirir sırasıyla onu beceririz deyince kalın ses tonlu olan ismimi kullanma salak diye bağırdı. Sonra tüfeğin namlusunu çenemin altına koydu tekrar dizlerimin üzerine çökmemi oturmamı söyledi. Toparlanıp dizlerimin üzerine tekrar otururken ileride ateşin yandığını ve başlarına ne geleceğini bilmeden ateş yakmaktan mutluluk duyan çocuklarım geldi gözlerimin önüne. apo diye seslendikleri ve onun yanındaki kişi pantolonlarının kemerlerini çözüp aletlerini ağzıma doğru kafama doğru yaklaştırırken arka tarafımda daha önce bana seslenen tüfeğinin namlusunu enseme dayadı ve eğer bunların aletini ağzına aldığında ısırsan kafanı param parça eder sonrada aynı şeyi çocuklarına yaparım diye tehdit etti beni. Tamam dedim ağlamaklı sesimle. Bunların beni ve çocuklarımı öldüreceği kesin ama en azından çocuklarıma bari tecavüz etmeseler diye dua ediyordum yaratıcıya içimden. O an tek sığınabileceğim şey Allah'tı. Apo denilen şahıs aletini eliyle tutup dudaklarıma sürtmeye başladı sonrada aç ağzını dedi tek eliyle tuttuğu tüfeğinin namlusunu alnıma yaslayarak. Belki bende cinselliklerini tatmin ederlerse çocuklarıma bir şey yapmaz diye geçirdim aklımdan. Ağzımı açtığımda yanında bulunan diğeri de yaklaştı ve ikimizinkini beraber alacak hadi görelim bakalım nasıl alıyorsun dedi kahkaha atarak. İkisi de kısa bir süre sonra ağzıma ve yüzüme boşalttı tüm pisliklerini. Arkamda enseme silahını dayayan kişi şimdide öne eğil bakalım bende arkanın tadına bakayım dedi kafamı hayır demek için arkaya çevirecektim ki ayağı ile boynuma bastırdı birden sonrada arkadan uzattığı eliyle kemerimi çözdü. Ne oluyor ne bitiyor anlamıyor ve bir anlamda verebilecek düşüncenin olmadığını hissediyorum sadece apo denilen kişinin diğerine çocukları da getirin dediğinde birden ani bir refleksle yerimden fırlamak için doğrulmaya çalıştım. İşte o an enseme sert bir şeyle vurulduğunu hissettim ondan sonra bir şey hatırlamıyorum.

Kendime geldiğimde boylu boyunca yüzüstü uzandığım yerden doğruldum başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Elimi yüzüme götürdüm. Avuçlarımın içi iri kum ve toprakla doluydu. Saat kaçtı çadırın dışında mı uyuyup kalmışım diye geçirdim aklımdan. Bana ne olduğunu önce anlayamadım. Pantolonumun dizlerime kadar indirilmiş olduğunu fark edince olanları hatırladım. Hemen büyük bir panikle pantolonumu çekip çadıra doğru koşmaya başladım. Koşarken baş ağrımı bastıran popomun acısının dizlerimin bağını adeta çözdüğünü hissedebiliyordum. Bu ağrıyı daha önceden de biliyorum. Ne zaman hemoroidim kanasa bu şiddetli ağrıyı yaşardım. Ama şimdi kendi acımı hissetme zamanının olmadığını biliyordum. Çocuklarım! Çocuklarım! Diye ağlamaya başladım. Daha önce birkaç dakikada geldiğim yer sanki çok uzaklara taşınmış bana acı çektiriyordu. İnşallah ölmemişlerdir Allah'ım ne olur bana yardım et, ne olur sana yalvarıyorum diye bağırdım. Ay ışığında Zeynep'i boylu boyunca yüz üstü, zaferi de secde pozisyonun da yere kapaklanmış şekilde çırıl çıplak görünce ne yapacağımı bilemedim. Adeta düşünemiyordum. Düşünmek nasıl bir şeydi onu da hatırlamıyorum. Sadece oğlumu arkasından kucaklayıp sırt üstü yatırdım. Arkasından akan kan kalçasının arasında pıhtılaşmıştı. Birkaç kez zafer! Zafer! Diye bağırdım. Ne yapmam gerekiyordu bilemiyorum bir anda ağız dolusu kusmaya başladım. Sanki midem ağzımdan çıkacaktı. Nefes alamıyor çocuklarıma yardım edemiyordum. Ama içimden Allah'ım yardım et, biraz rahatlayınca bu defada kızımı sırt üstüne çevirdim onun hali de oğlumdan farksızdı. Her taraf kan kokuyordu. Hastanede çalıştığım için bu kokuyu çok iyi biliyordum. Nefes alayım diye geçirdim birkaç defa. Hemen çadırın kenarındaki beş litrelik su bidonunu elime alıp dolumu diye kontrol ettim içinde az bir su vardı. Su bidonunu elime aldığım gibi pınara doğru koştum. Bir elimle bidonu akan pınarın önüne tutarken bir elimle de ağzımda iğrenç bir tat bırakan kusmuk kalıntısını temizlemek için oluktan su alıp ağzımı çalkalıyor suyu yüzüme çarpıyordum. O an biraz duraksadım. Çocukların yaşayıp yaşamadıklarını kontrol etmediğim geldi aklıma evet şok geçiriyorum dedim kendi kendime. Sakin olmalısın sakin olmak zorundasın diye tekrar ettim. Bidonun tam dolu olup olmadığını kontrol etmeden hemen Zeynep'in yanına koşturdum bidondaki sudan bir kısmını kızımın kafasına döktüm. Daha sonrada zaferin yanına vardım ve onunda kafasına boşalttım bidondaki tüm suyu elimle yüzünü sıvazlarken kızımın kısık bir sesle anne, anne diye seslendiğini duydum. Oğlumun şah damarına işaret parmağımla bastırdım yaşıyordu. O şiddetli acının içindeki o mutluluk nasıl tarif edilir bilemiyorum. Zaferde hiçbir hareket yoktu onu olduğu yere bırakıp kızımın yanına vardım. İki omzundan tutarak kaldırdım ve

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin