Bölüm 40

72 3 0
                                    

---hayırdır Selda bir şey mi oldu?

---sorun yok, diş için randevu almıştım. Sanırım geciktim müsaadenle

Dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. Sanki daha önce hiç tanışmayan iki yabancı gibi olduğumuzu hissettim. Tabi ki de benimle konuşmak zorunda değildi. Çünkü artık o bağımsız ve özgür bir bayandı ama en azından halimi ve hatırımı soramaz mıydı? Diye düşünmekten de kendimi alı koyamadım. Bana karşı tavırlı ve uzak duruşu yıllarını beraber geçiren bir insan için ıstırap vericiydi. Selda için sanki yoldan geçen bir yabancıdan farksız olduğum anladım. Kafasında beni tamamen bitirmiş olmalı ki benimle muhatap bile olmak istemiyordu anlaşılan. Benim ona karşı olan duygularımı yokladım kafamda, acaba bende ona karşı öyle miyim acaba diye. Hayır, hayır o benim için kutsaldı hala. Nihayetinde çocuklarıma iyi bir annelik yapmış ve benim üzerimde de çok hakkı vardı. Ona karşı soğuk duygular beslemek imkânsızdı benim için. Sonra arkama tekrar dönüp baktım. Ama hakkını yememek lazım son derece alımlı ve çekici bir kadın olmuştu. Tekrar kendime kızıp böyle bir kadının kıymetini bilemedin dedim kendi kendime. Olan olmuştu bir defa, yaşanan olaylarda pişmanlığın fayda etmediğine birçok kez şahit olmuştum zaten. Ama Selda'nın başını açacağını bin yıl düşünsem aklıma getiremezdim. Selda'nın bundan sonra nasıl giyineceği ve ne yapacağı, nasıl hareket edeceği kendisinin bileceği bir işti. Benim için önemli olan kızıma sahip çıkması onu koruması ve kollamasıydı.

Her gün iş çıkışında annemlere giderken yolun sol tarafındaki Karşıyaka mezarlığına uğruyor oğlumu ziyaret ediyor ve bolca dua ediyordum. Onun mezarının kenarında bulunmak bile beni çok rahatlatıyordu. Beni en çok teselli eden şey ise bir gün benim de oğlumun gittiği yere gitmek ve onu görebileceğimi düşünmekti. Aslında oğlum kendisini asarak öldürmeden çok önce, barajda yaşadığı olaydan sonra ölmüştü. Ama yaşayıp nefes alması, onu görebilmek, ona dokunabilmek, göz göze gelebilmek bir baba ve anne için dünyanın en büyük mutluluğuydu. Şimdi yapabildiğim tek şey onun üzerini örten toprağa dokunabilmek ve o toprağı avucuma alıp koklayarak oğlumun kokusunu hissedebilmekti. Oğlum yaşarken ona sarılıp kucakladığım zaman kokusunu fark ettirmeden ciğerlerime kadar çeker kendimi mutlu ve huzurlu hissederdim. Şimdi toprağını kokladığımda kokusunu aldığımı hissettiğim an içimde oluşan acıdan burnumun direği sızlıyordu. Aslında mezardan aldığım toprağın oğlum gibi kokmayacağını biliyordum ama yine de kendimi kokusunu alıyor gibi hissediyordum.

Her gün hava kararırken mezarlıktan çıkıp eve gittiğimde annem akşam yemeği için sofrayı hazırlamış oluyordu. Aslında sofrada hiç kimse iştahla yemek yemiyordu. Yenen yemeklerde sadece yaşamak için yeniliyordu. Çünkü hiç birimizin içinde huzur yoktu. Hem annem hem de babam iyice yaşlanmışlar, ayakta zar zor durabiliyorlardı. Ama annem bozuk sağlığına ve ağrıyan dizlerine rağmen benim rahat olmam için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Odamdaki oğlumun resmini koyduğum çerçeveyi her gün aksatmadan silip, her öpüşünde gözlerinde oluşan ıslaklığı benden kaçırmaya çalışıyor arkasında da ''Allah'ım kimseye evlat acısı yaşatma'' diye dua ediyordu. Bende içimden âmin diyordum. Çünkü evlat kaybetmek anlatılamayacak kadar ağır ve acımasız bir acıydı. Akşam yemeklerinden sonra odama çekilip dini kitaplar okuyordum. Nedendir bilmiyorum dini kitap okumak beni rahatlatıyordu. Dini kitap okumak hayatım boyunca hiçbir zaman ilgimi çekmemişti. En çok merak ettiğim konu ise cennet ve cehennemdi. Bu sayede sürekli oğlumun cennete gittiğini düşünüp mutlu olmaya çalışıyordum. Ama onunla ahirette buluşabilmem için benimde cennete gitmem gerektiğini biliyor fakat bunun içinde yerine getirmem gereken ibadetleri yapmamın şart olması beni bu konuda zora sokuyordu. Çünkü bu zamana dualar ve bazen de Cuma namazları kılmam dışında fazla bir ibadet ettiğim olmamıştı. Her gece uyumadan önce oğluma kavuşabilmek için namaz kılmaya başlamam gerektiğini onun içinde ne yapıp edip buna başlangıç yapmak için sabah namazına kalkmam gerektiğini düşünüyor fakat bunu her seferinde içim cız ederek erteliyordum. 

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin