Bölüm 37

64 2 0
                                    

     Bizi tanıyan insanlar oğlumuzun ölümünden sonra ikinci bir şok yaşadılar ama ben kimseye bu konuda hesap vermedim. Ben annemlerle birlikte yaşamaya başladım. Selda'da kızımla birlikte evinde yaşıyordu. Hafta sonları kızımı rahatlıkla görüşüyor birlikte pastaneye, parka gidiyor ve geziyorduk. Kızım annesiyle boşanmamız konusunda hiçbir tepki göstermedi. Sanki olacakları önceden görmüş gibi bu konuda siz neye karar vermişseniz benim için doğru olan odur demişti. Belki de abisini kaybetmenin acısını üzerinden atamadığı için bu konu ölüm acısının yanında hafif kalıyordu. Birçok kez tayinimi isteyip sungurludan gitmeyi düşündüm ama kızımdan ayrılmayı gözüme kestiremediğim. aynı zaman da kızım için ödeyeceğim nafaka ve bankaların maaşımdan haciz yoluyla para kesmesi başka yerde tek başıma yaşamamı maddi anlamda da zorlaştırdığı için bu fikrimden vazgeçmek zorundan kaldım.

Selda volkanın vasıtasıyla tekstil fabrikasında hem kendisine hem de Zeynep'e iş bulmuş çalışmaya başlamışlardı. Zeynep sigortasız, Selda sigortalı çalışıyormuş. En azından geçimlerini sağlamaları ve en önemlisi de Selda'nın sigortalı çalışması beni sevindirmişti. İlerleyen yaşında yaştan emekli olabilir ortada kalmaz diye düşündüm. Hayat insana hiç aklına gelmeyecek şeyler yaşatıyordu. Ben borç batağındayken bile Selda'nın aklından bir işte çalışmak geçmemiştir. Daha doğrusu acaba çalışmak istese ben izin verir miydim diye kendi kendimi sorgulamadım diyemem. İç Anadolu da erkek adamın eşinin memur olması dışlında çalışması bir erkek için bir onursuzluk olarak algılanırdı. Sanırım Selda benle evliyken çalışmak istese buna razı olmazdım.

Oğlumun ölümünün ardından yaşadığım boşanma hadisesi beni çokta fazla etkilemedi. Zaten son yıllarda ardı ardına yaşadığım sıkıntılar böyle bir sonun habercisiydi. Aynı zamanda oğlumun ölümünden sonra hiçbir şeyin değeri kalmamış, her şey anlamsızlaşmış, bende her şeye karşı duyarsızlaşmıştım. Soy ağacımın devamını sağlayacak oğlumu kaybetmek beni kör, Sağır ve dilsiz bırakmıştı. Oğlumun ilk doğduğunda ki geleceğe yönelik hayallerimin hepsi bir rüyadan uyanmışım gibi bir anda yok olmuştu. Oğlumu kaybetmekle Ciğerimin yarısını, böbreğimin bir tanesini, Gözümün, kulağımın, kolumun, bacağımın tekini kaybetmiştim. Bazı acıları ve ağrıları tarif edebilmek kolaydı ama evlat acısı tarifsiz ve anlatılamaz bir ruh haliydi. Şimdi oğluma söylediğim bir söz geldi aklıma. Ona acılar sorunlar zamanla geçer biraz sabret demiştim. Meğerse oğlumun dediği gibi sadece geçen zamanmış acılar değil.

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin