Bölüm 3 - FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK -

646 8 0
                                    



Pazartesi sabah yatağımdan uzun bir süreden sonra ilk defa neşe içinde ve dinç bir şekilde kalktım. Bu seferde iş yerinden izin alıp alamayacağımın düşüncesi sardı beynimi. Malumdur bazı yöneticiler sabah keyifsiz ve sıkıntılı uyanmışsa personeline çok iyi davranmaz. Âmâ izin vermeseler de çocuklarımın mutsuz olup yine hayal kırıklığı yaşamamaları için doktorlardan rica edip rapor alabilme şansım vardı. Yolda kendi kendime kuruntu yapma diye telkinde bulundum. Sağ olsun müdürümüz izin isteğimi hiç ikilemeden onayladı. Tekrar acelece şehir merkezine indim ve kampta acil durumlar için gerekli olabilecek bir kutu ağrı kesici ve yara bandı aldım. Meraklı eczacım yara bandını ne yapacağımı sorduğumda çocuklarımla birkaç günlüğüne göl kenarına balık avlamak amaçlı gideceğimi söyleyince sivrisineklerden koruyucu bir merhem tavsiye etti. Eczanede işimi bitirince hemen eski halin içinde bulunan ilçemizin tek av malzemesi satan yani lakabı tüfekçi Ercan diye bilinen, uzun zamandır tanıdığım ve muhabbettim olan Ercan abinin işyerine doğru yöneldim. Dar sokaktan içeri girince Ercan abiyi iş yerinin önünde taburesinde oturup çay içerken buldum. Ayaküstü sıradan hal hatır sormalardan sonra bana içerden bir tabure getirip çay söyledi. Daha önceden de bahsetmiştim ya herkes kendi derdine yanıyor diye. İşlerin pek tadının tuzunun kalmadığını avcılığın artık ölmek üzere olduğunu bu işlerde para kazanmanın zorlaştığından falan bahsediyordu ki içeri birkaç müşteri girdi bende çayımı birkaç yudumda içerek içeri girdim. Gelen müşterilerin istediklerini hazırlarken bana döndü ve kusura bakmamamı isteğimin ne olduğunu sormayı unuttuğunu söyledi. Bende kendisine balık oltası almak istediğimi söylerken içeri birkaç kişi daha girdi. Ercan abi bana dönerek Hüseyin ayağın uğurlu geldi senin istediklerini en son vereceğim bereketli adammışsın dedi gülümseyerek. Bende kendisine sorun değil derken aynı zamanda sohbet ediyorduk. Ercan abiye üç dört günlük yatılı balık avına çıkıp çocuklarımla kafa dinleyeceğimi ama hangi baraja gidip bolca balık tutacağımı bilemediğimi, uzun zamandır da balığa çıkmadığımı bu konuda bana yardım etmesini rica ettim. Hüseyin'im madem bana soruyorsun senin için en uygun yer hacılar hanındaki baraja gitmeni tavsiye ederim. Oradaki balıklar için sana uygun oltaları da birazdan hazırlarım istersen sana bir çay daha söyleyeyim diye ısrarla teklifte bulunsa içmeyeceğimi söyledim. İçerideki müşterileri gönderdikten sonra benim için gerekli malzemeleri de ayarlayıp çantaya koydu. İşimi bitirip kapıdan dışarı çıkarken arada uğra yanıma senin ayağın uğurluymuş oturup çay içer sohbet ederiz hatta karnını bile doyururum dediğinde birbirimize tebessümde bulunup olur uğrarım diyerek oradan ayrıldım. Bu ilçede ayağın uğurlu geldi inancı tüm esnaflar da vardır ve devam edip gider. Şimdi yapmam gereken volkanın hırdavatçı dükkânına gidip müsaitse bizi hacılar hanı barajına bırakmasını istemekti. Ardından da birkaç bira ve bir şişe rakımı aldığım zaman yola çıkmak için bir eksiğim kalmayacaktı. Kısa bir yürüme mesafesinden sonra volkanın şehrin tam merkezinde bulunan iş yerine vardım. İçeri girdiğimde volkanı sungurlu eşrafından birkaç müteahhitle otururken buldum. Volkan benim geldiğimi görünce ayağa kalktı ve hoş geldin diyerek benimle tokalaşıp boş koltuğu göstererek oturmamı istedi. İş yerindeki volkanın misafirleriyle de tokalaşıp koltuğa oturdum. Onlar kendi aralarında inşaatlardan ve maliyetlerden bahsederken ben tekrar ayağa kalkıp volkana bana birkaç dakikasını ayırıp ayıramayacağını sordum volkan misafirlerinden izin isteyerek dışarıya doğru yürüdü. Volkana ayaküstü kısaca çocuklarımla yaptığım planı anlattım ve bir arabaya ihtiyacım olduğunu söyleyince volkan bana otomobilinin anahtarını uzatarak istersem arabanın bende kalabileceğini kendisine ait minibüsüyle idare edebileceğini söyledi. Bende kendisine emanet hiçbir şeyi kullanmaktan hoşlanmadığımı bildiğini söyledikten sonra tatmam sizi ben bırakırım dediğin günde gelip sizi alırım. Beni burada bekle içerideki arkadaşlardan müsaade isteyip geliyorum dedi. O ara bir sigara yakıp unutmuş olabileceğim bir şey var mı acaba diye düşünüyordum ki volkan hadi gidelim dedi. Otomobille giderken volkana tekelin önünde durmasını söyledim. Kendi içeceğimi alırken çocuklara da meyve suyu aldım. Yolda volkana isterse oğlu Kemalin de bizle gelebileceğini evdeki çadırın dört kişilik olduğunu söyledim. Volkan oğlu kemalin annesi ile birlikte bu gün Ankara'ya gideceğini o nedenle gelmesinin mümkün olmadığını söyledi. Apartmanın kapsının önüne varınca volkan aracın bagajını açıp ayarlarken bende eve çıktım. Zile bastığımda çocuklar dünden gitmeye dünden hazır gibi karşıladılar beni. Eşim her şeyi kapının girişine hazırlamıştı. Hep birlikte malzemeleri, çadırı arabaya yükledik. Eşimin çocukların suya girmesinden duyduğu endişelerini dinledikten sonra yola çıktık.

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin