Bölüm 10

189 6 1
                                    



--- geçmiş olsun. Olanları duydum inan çok üzüldüm. Ama bu size yapılanlarla kesinlikle kardeşimin ilgisi yok. Çünkü size bunları yapması için hiçbir sebep yok. Eğer bir kinim ve intikamım olsaydı bunu neden size yaptırayım. Volkana yaptırırdım. Ama herkesin yolları ayrılmış onunla da hiçbir sorunum yok. İnan bana kardeşim suçsuz. Bu hafta sonu Almanya'ya dönmesi gerek çünkü iş başı yapacak.

--- leyla ben kimin suçlu kimin suçsuz olmadığını bilmiyorum. Ama umarım kardeşin suçsuzdur yoksa bu işin sonucunun hiç iyi biteceğini sanmıyorum.

--- iki gündür hastanede sperm ve kan örneği vermek için ve ifade için aç susuz ve uykusuz sürüklüyorlar kardeşimi. Bende arkasında geziyorum. Oğlum kemalin ölüsünü göreyim ki kardeşim suçsuz. Sizleri hatta volkanı bile tanımaz. Sadece bildiği kişi yeğeni kemal onu da resimlerden tanır.

---benim yapabileceğim hiçbir şey yok leyla. Eğer kardeşin suçsuzsa eminim ki serbest bırakılacaktır. Verdiği kan ve spermlerden zaten suçlu olup olmadığı ortaya çıkar.

--- beni sevmeye bilirsin ama uzun bir zaman komşuluk yaptık. Size karşı hiçbir zaman kötü söz söyledim mi? Kötü bir komşuluğumu gördün mü söyle.

--- leyla şimdi bunları konuşmak istemiyorum. Kardeşine o kadar çok güveniyorsan umarım o da güvenini boşa çıkarmaz. Benim seninle konuşacağım şeyler şimdilik bunlar. Dedim ve sırtımı dönerek kantine doğru yürümeye başladım.

---bunların hepsi o volkan şerefsizinin başının altından çıkmıştır eminim. Ama bunun hesabını bu dünyada sormasam da diğer dünyada iki elim yakasında olacak.

Diye bağırdı. Bunu hiç duymamazlıktan geldim. Başımı geriye çevirip bakmadım bile. Çocuklar ellerinde simit kolalarını içiyorlardı. Diğerlerinin önlerinde ki masada çay vardı. Bende masaya yaklaştım ve kenardaki masanın boş sandalyesini çektim ve masanın kenarına oturdum. Sonrada kantinde çalışan çocuğa bir çay getirmesini söyledim. Volkan ve Fatma sürekli olarak leylayı ve kardeşini suçlayıcı tarzda konuşuyor öyle ki ta boşandıkları yıllara dair geçmiş olaylardan bahsediyorlardı. Ben gözümü çocuklarıma dikmiş onları izliyordum ikisi de simitlerinden bir ısırık almışlar sadece başları önlerine eğik keyifsiz bir şekilde kolalarını içiyorlardı. Arada bir sol tarafımda Fatma'nın yanında oturan Selda'ya göz ucuyla bakıyordum. Oda yorgun ve uykusuz görünüyordu. Gözlerinin etrafı siyahlaşmış gözleri sanki bir çukura gömülmüş gibi görünüyordu. Ben ne kadar uykusuz ve huzursuzsam eminim ki oda benim gibiydi. Kendi kendime ''Lanet bir insanım ben, aşağılıkların en aşağısıyım'' dedim.

Selda kafasını volkana çevirerek

---kimseye suç bulmuyorum ben, bu duruma bizi düşüren yanı başımızda ki akılsızın suçu bu. Her zaman akıllıyım diye övünüp dururdu. Gördük aklının ne kadar olduğunu.

---tamam, Selda şimdi bunları konuşmanın sırası değil. Evinizde oturup konuşursunuz bunları. Hüseyin'inde bunların başına gelmesini istediğini hiç zannetmiyorum. Zaten bunları yapanlar ortaya çıktığında onlara gereken ceza verilecektir.

Ben volkanla Selda'nın konuşmasının arasına hiç girmedim. Biliyordum ki Selda'nın yüreğinde bir yanardağ oluşmuş ve alev püskürtüyordu. Zamanı gelince oda sakinleşecek ve eminim ki o zaman beni anlayacaktı. Hiç kimseyle konuşmadan uzun bir süre çocuklarımı izledim. İkisinin de mutsuzluğu bana yarınlar için hiç bir umut vermiyordu. İçinde umut taşımayan birisi için ertesi gün doğacak güneşin çok da fazla öneminin olmadığını düşündüm. Bir an da kızım oturduğu yerden kalktı ve elinde bir defa ısırılmış simidini bana uzattı ve:

--- baba yer misin?

İşte kızımın bana sorduğu bu soru aniden iç dünyamı hareketlendirdi. O kadar çok mutlu oldum ki anlatamam.

---sağ ol kızım sen ye

--- o zaman bölüşelim dedikten sonra simidini ikiye böldü ve yarısını bana uzattı. Oğlum başını hafiften yukarı kaldırmış Zeynep'i izliyordu. Gözüm Selda'ya doğru kaydı. Selda da bizi izliyordu. Kızımın elinden simidi aldıktan sonra onu iki bacağımın arasına doğru çektim ve yanaklarından öptüm. Kulağına eğilerek

--- seni seviyorum bir tanem dedim. Bu cümle kızımın yüzünde pek bir değişiklik yaratmadı. Bu olaylar yaşanmadan önce ona söylediğim güzel sözler yüzünde gülücükler açmasına neden olurdu. Kızımın iç dünyasında yaşadığı sarsıntı siyah ve iri gözlerini de soluklaştırmıştı. Kızımı kırmamak için simitten zorla da olsa bir parça koparıp ağzıma attım. Volkan ''Hüseyin'' diye seslendi. Başımı volkana doğru çevirince volkanın zafer işareti yaptığı elini dudaklarına götürmesinden sigara içmek için dışarı çıkmak istediğini anladım. Oturduğum sandalyeden kalktım. Volkanın leyla ile karşılaşmasını önlemek için diğer merdivenlere doğru yöneldim. Aşağı inip adliyenin dışına çıkınca gömleğinin cebinden çıkarttığı sigarayı uzattı. Sigaralarımızı yakarken

--- eğer adamları vuracaksan gidip silahı alıp geleceğim

--- onların olup olmadığını bilmiyorum ki vurayım.

--- onlarsa vurursun silah arabada durur.

--- bilmiyorum volkan ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şua an bilemiyorum. Şimdilik silah işi beklesin. Her şey bir netleşsin o zaman karar veririz.

---silahı isteyen sendin. Ben senin için getireyim diyorum.

--- yok,yok, bekleyelim bakalım. Ben bir an duygularıma hâkim olamadığım için senden silah istedim

---peki.

---volkan Fatma Selda ile konuşsa da artık evimde yatıp kalksam. Sende Selda'yı benim için ikna etmeye çalışsan.

--- Fatma'da bende zaten sürekli olarak söylüyoruz. Ama sen eşini bizden daha iyi tanırsın. Çok inatçı birisi


Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin