Bölüm 27

72 1 0
                                    


Selda ile odada sohbet etmeye, sorunlar üzerinde konuşmaya başlamıştık. Çocuklar da normalleşmeye başlamış, aldıkları antidepresanları doktorumuz yarı yarıya azaltmış, gittiğimiz psikolog da çocukların bir süre daha terapiye gelmesinde fayda göreceklerini ama kesinlikle psikolojilerinin düzelme eğiliminde olduğunu söyleyerek beni ve Selda'yı mutlu etmişti.

Uzun zamandan beri ne Fatma'yı ne de Volkan'ı görüyordum. Eminim ki Volkan benim işe gidiş saatimi bildiği için benden sonra evinden çıkıp işine gidiyordu. Bir gün evde Selda ile otururken Volkan ile Fatma'nın aralarında herhangi bir sorun olup olmadığını sordum. Pek bana bu konudan bahsetmek istemese de Fatma'nın Ankara'ya annesinin yanına uzun bir zamandır gitmediğini bu nedenle de şimdilik bir sorun yaşamadıklarını Fatma'nın kendisine anlattığından bahsetti. Selda ile bu sohbetin ertesi günü sabah ben işe geldikten sonra Selda Fatma'nın annesinin öldüğünü, Fatma ve Volkan'ın Ankara'ya gittiklerini, benim de gitmem gerektiğini söyleyince iş yerimden izin alarak eve geldim. Selda çocuklardan dolayı kendisinin gidemeyeceğini, ayrıca Kemal'in de cenazeye gitmediğini, onlara bakmak zorunda olduğunu söyledi. Otobüse binerek ben de Ankara'ya gittim. Cenaze evine vardığımda Fatma ve İstanbul'daki erkek kardeşi birkaç yakın akrabaları bir odaya toplanmış ağlaşıyorlardı. Başsağlığı diledikten sonra ben de dışarıya çıkan erkeklerin ardından odadan ayrıldım. Volkan hastane morgundaki cenazenin defin işlemleriyle uğraşıyormuş. Kim olursa olsun bu konularda üzerine ne düşerse yapmaktan hiçbir zaman geri kalmamıştır zaten. Vakit öğlen olmuştu ki Volkan cenaze evine gelen ve orada bekleyenler için kıymalı pide getirmiş, dışarıda bekleyenlerle merhabalaşmış, benimle de yüzüme bakmadan tokalaşmıştı. Sonrada mezar işleri için mezarlığa gitmişti. Dışarıdakiler uzun bir süre, içeriden dışarı taşan ağıt sesini kapı önünde beklerken dinlediler. İkindi vakti yaklaşırken belediyeden temin edilen bir minibüs ve cenaze aracı kapının önüne geldi. Herkesle birlikte ben de mezarlığa gittim. Ne olduysa zaten orada oldu. Volkan cenaze namazı kılmak için en ön safta imamın hemen arkasında beklerken Fatma'nın eski eşi kızı ile beraber mezarlığa gelmiş kızı kenarda ağlarken o da en ön safın arasına girerken Volkan'ın gözüne çarpmıştı. İkisi birbirlerine ters ters baktılar. Tam imam cenaze namazı kıldıracaktı ki orada patlamak için hazır bekleyen bir "Volkan" varmış. Ağız dolusu küfürler havada dua yerine uçuşmaya başlayınca imam da bir an ne olduğunu anlayamamış sadece bizim gibi Volkan'la Fatma'nın eski eşine bakakalmıştı. Sonra insanlar cenazeye saygısızlık oluyor ses yükseltmeye başlayınca Volkan ''Hesabımız burada bitti sanma!", dedikten sonra sesini kesmişti. Kim, neyi, nasıl kıldı bilemiyorum. Ama cenaze namazı kılındı demek için kılındı sadece. Namazdan sonra cenazeyi defnetmek için yürürken Volkan'ın yanına yaklaşarak "Biraz sakin ol!", dedim kısık sesle. "Ne sakin olacakmışım? Eğer dostum olsaydın ve dediğimi yapsaydın şimdi bu ibneyi burada görmeyecektim, belki de cenazesini görecektim", dedi. Ben bu lafın üzerine ağzımı hiç açmadım ve adımlarımı ağırlaştırarak gerilerden yürümeye başladım. Eminim Fatma annesinin yasını tutmaya başlamadan bu kavganın yükünü çekmeye başlamıştı. Cenaze toprağa verilince ben tekrar Fatma'ya ve kardeşine baş sağlığı dileyip oradan ayrılıp Sungurlu'ya döndüm. Ben bu olaydan eşime hiç bahsetmedim ama Fatma kesinlikle bahsetmiştir diye düşünüyorum. 

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin