Bölüm 34

55 2 0
                                    

---Tamam, sorun yok oğlum biz senin anlattıklarına inanıyoruz. Ama okul yönetimi başka türlü düşündüğü için aldık zaten seni o okuldan. Sen sıkma canını. Buradaki lisede okumaya devam edersin. Hem bizde seni çok özlüyorduk yanımızda olman daha iyi oldu. Dedim

---Ben ne söylersem söyleyeyim artık bana inanmayacaksınız biliyorum. Dedikten sonra yanımızdan ayrılarak kız kardeşinin odasına gitti ve odaya girdikten sonrada kapıyı sertçe çarptı. Belki de zafer doğruyu söylüyordu. Anlattıkları bana mantıklı gelmişti. Ama çamur bir kere yapışmıştı ve oğluma yapıştırılan bu çamurun izi de kolay kolay silinmeyecekti.

Birkaç gün sonra Selda zaferin kaydını ilçedeki liseye yaptırdı. Zafer birkaç gün buradaki okulda ortaokuldan kendisini tanıyan kişilerin okuduğunu söyleyerek okula gitmeyeceğini söylese de mecbur kaldığı için okula devam etti. Bu okulda kendisine yapılanları bilen öğrencilerin olması moralini bozuyordu ve kendisini mutsuz ediyordu. Ama bizim yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığı için okula gitmesinin kendisinin geleceği açısından iyi olacağı telkinlerle okula gönderiyorduk. Birkaç kez kardeşi Zeynep gibi okulu bırakacağını başlamıştı. Annesi de Zeynep ile kendisinin bir olmadığını, Zeynep'in bir erkekle evlenip kendisi gibi ev kadını olabileceğini ve eşinin kendisine bakabileceğini ama erkekler için bir iş sahibi olmalarının şart olduğunu belirtmiş, yoksa kendi karnını bile zor doyuracak ara işlerinde çalışmak zorunda kalacağını söyledikten sonra okula gitmek istemiyorum sözünü unutmuş bir daha da böyle bir istekte bulunmamıştı. Ama okula başlayalı bir ay kadar olmuştu ki okulda Ankara'dan neden geldiği ile ilgili dedikodular çıkmıştı. Bu dedikodular zaferin moralini iyice bozmuştu. Geceleri yine uyumamaya, her şeyden korkmaya, kimseyle konuşmamaya ve odasından çıkmamaya başlamıştı. Selda okul müdürüyle birkaç kez bu konuda görüşmeye gitmişti. Ama müdür yapabileceği bir şeyin olmadığını söylemişti.

Eşimle birlikte zafer konusunda ne yapabileceğimizi sık sık konuşuyor ama bir çözüm üretemiyorduk. Çorumda ki özel liseye göndermeyi düşünüyorduk ama kazancımız buna imkân vermiyordu. Zaferde her gün okuldaki bazı öğrencilerin önüne geçtiğini ve tecavüzcü birisini okulda görmek istemediklerini aksi takdirde her gün dayak atacakları tehditleriyle eve geliyordu. Telefonla okul müdürüne ulaşıyor olanlardan bahsediyordum ama okul müdürü okul dışındaki olaylara karışamayacağını ama öğrencileri yine de uyaracağını söylüyordu. Ama zafer ilçedeki okulu bir türlü içine sindirememiş her gün bin bir korkuyla okula gidip geliyordu. Selda ile zaferi okuldan almaya karar vermiştik. En azından açık lisede eğitimine devam etmesini kararlaştırmıştık. Bu haber en azından zaferi rahatlatacaktı. Rahatlatmak bir yana zafer için bir müjde gibi olacaktı. En azından okuldaki öğrencilerin baskısından kurtulacak evinde kendi kendine ders çalışacaktı. Hiç unutmam günlerden cumaydı. Hafta başında Selda okula gidecek ve müdüre zaferi okuldan almak istediğimizi söyleyecekti. Bu haberi zafere akşam eve gelince birlikte müjdeleyecektik. O gün Cuma namazında içimden bol bol Allaha dua etme isteği oluştu. İyi hatırlıyorum ben daha liseye giderken evde Cuma namazı ile ilgili geçen her konuşmada babam Cuma namazı vakti ile ilgili peygamber efendimizin bir şöyle bir söz söylediğini söylerlerdi ''onda bir saat vardır; Bir kul o saate ererse Allahtan her ne istemişse onu Allah mutlaka kendisine verir''. Bende bu gün içimde oluşan bolca dua etme isteğimi cemaat namazdan çıkıp gittikten sonra bile dua ederek giderdim. Allahtan çok da bir şey istemedim. En çok oğlum ve kızım için isteklerde bulundum. Biliyorum ki hiçbir istek Allaha ağır gelmezdi. İçimden bu gün o hadisteki saatin bana denk geldiğini düşünerek ayrıldım mescitten. Eşim ve benim çocuklar için aldığımız kararların çocuklarımız için hayırlı olması ve bu sıkıntılarımızın son bulması en büyük dileğimdi.

Kimse Masum DeğildirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin