🎞neffex*careless
Her zamanki erken saatimde uyandım ama aklım dolu olduğundan hazırlanmam uzun sürdü. Ardından tıklım tıklım dolu olan çantamı alarak merdivenlere gittim. Basamağa ulaştığım anda burnuma yemek kokusu gelmişti.
Brant bu kadar erken uyanmış olamazdı.
Hızlı adımlarla inerek çantamı koltuğa attım, mutfağa girdim. Spor şortu ve takım tişörtüyle kahvaltı hazırlayan Matthew beni şoka uğratmıştı.
Ensesini kaşırken aynı zamanda arkasını dönerek masanın üzerine baktı, dikildiğimi fark ettiğinde bakışlarını yavaşça bana döndürdü ve kalçalarımdan başlayarak yüzüme doğru çıkarttı. Bu onun için başarıydı çünkü şort giydiğimde gözleri bacaklarımdan başka hiçbir yere bakmazdı.
"Uyanmışsın. Tahmin ettiğim gibi, saatin hiç şaşmıyor." Başıyla sandalyeyi işaret etti. "Otursana. Sana da yaptım."
Bileğimdeki tokayı parmak uçlarıma çekerek kollarımı kaldırdım, saçlarımı yukarıdan topladım. "Teşekkür ederim."
Tekrar arkasını döndüğünde güneş yüzündeydi. Kirpiklerini yalayıp geçiyor, onu iyice sarışın yapıyordu. Sakalları uzamıştı, farkında olmadığını düşünüyordum çünkü normalde böyle gezmezdi. Kafası karışıktı ama öyleyken bile çok başkaydı.
Kahvaltıdan sonra kendi arabasıyla gitmeyi teklif etti, dediğine göre Brant dün akşam ona gelmeyeceğini söylemişti. Normalde yürüdüğümü biliyordu ama kabul ettim çünkü bu kafa dağınıklığıyla yoldan sapabilirdi.
Yol boyunca parmaklarımla bacaklarımda bir ritim tutturdum, ona uyarak mırıldandım. Matthew ise arada sırada ne yaptığıma bakıyor, sonra dikkatini yola veriyordu. Geldiğimizde arabadan tam inecektim ki hızla bileğimi tuttu.
"Ağabeyin ortalıkta olmadığında ne olduğunu biliyorsun." Biliyordum. Beni onlardan birine emanet ediyordu. "Dersin başlayana kadar benimle kal. Spor salonunda olacağız, zaten Thomas ile ben varız sadece. Müzik falan dinlersin."
Elini tutarak bileğimden çekerken başımla onayladım. "Bunu söylemek için bana dokunmana gerek yok."
Başını geriye atarak konuştu sesi dudaklarından yavaşça akıyordu. Boynundaki hareketlenmeye göz dikerek alt dudağımı içerden ısırdım. "Tabii ya, sıkıcı bir sözüm vardı."
Dışarı çıkarak ondan önce üniversiteye ilerledim. Beni tanıdıkları için Matthew'la girdiğimde kimse itiraz etmedi. Kapalı spor salonuna gittik; Thomas tribünlerin en önüne oturuyor, kucağına koyduğu topa başını koyarak uyuyordu.
Matthew yanına çantasını attıktan sonra Thomas'ın kulağına eğildi, sesini yükseltti. "Hey!"
Thomas irkilerek kalktı, ellerini iki yana açıp bağırarak karşılık verdi. "Ya senin sesini sikeyim."
"Bir an önce kendine gel." diyerek yere düşen topu aldı ve birkaç kere sektirdi. Parmak uçlarında zıplayarak geriye ilerledi, boynunu çıtırdattı.
"Uyuyacağım, idare et beni."
Thomas, Matthew'un cevabını beklemeden yatar pozisyona geçti. Matthew gülümseyerek başını iki yana salladı, oturmak üzere hareketlenmiş olan bana baktı. "O benim arkadaşım olduğundan koça satamam fakat sen söylersen çok memnun olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o gece, hep sen
Teen Fiction(1) Matthew Curtis, tek gecelik ilişkileri severdi ama Veronica Wood'un ona hissettirdikleri birkaç saate sığamayacak kadar sıra dışıydı.
