⚘sekiz

67.8K 1.9K 410
                                        

🎞two feet*hurt people

"Oğlum o hatuna ben de hasta oldum."

Sesin geldiği yöne bakışlarımı çevirdiğimde kumanda elimde kalakalmıştı, kaşlarım kalkmış ve kapıdan içeri doluşan kardeşim ve arkadaşlarına bakakalmıştım. Bu hafta sonu Zach'lerde geçecekti oysaki, buraya gelemezlerdi. Yani elbette gelebilirlerdi de altımda külodumla filmleri karıştırırken habersizce yakanlanmam hoş olmamıştı.

Herkes içeriye doluşurken yastığı üzerime çektim ve kapamaya çalıştım. Fakat hiçbiri beni fark etmemişti, mesela Dennis, Gavin'e eliyle hayali bir şekil çizdi ve şunları söyledi: "Bacaklarına iki yıl baksan sonuna gelemezsin. O an o kadar-"

Gavin'in beni görmesi Dennis'in kolunu tutarak susması için sarsması bir oldu. Birden oluşan sessizliğe karşılık herkesin başı bana döndü. Gözlerim Brant'e çevrildi. "Geleceğinizi bilmiyordum."

"Mesaj atmıştım..." derken gizlemeye çalıştığım şeyi, yani yarı çıplak oluşumu fark etti ve öksürerek diğerlerine baktı. "Arkanızı dönün beyler."

Herkes teslim olurmuş gibi ellerini kaldırdı ve arkasını döndü, bir kişi dışında. Matthew.

Diğerleri Matthew'dan uzakta, Brant de bana baktığı için onun komuta uymadığını kimse görmedi.

Brant ağzını oynattı: Çabuk ol.

Başımla onaylayarak adımlarımı büyük büyük atmaya başladığımda Matthew'un gözleri üzerimde gezindi. Dişleri alt dudağını kavradı ve gözleri tenimden bir dakika bile ayrılmazken dudağını serbest bırakıp dilini üzerinde gezdirdi. Nedensizce başımı iki yana sallayarak gülümsediğimde birden gözlerim ardına kadar açıldı ve elimi dudaklarımın üzerine koydum. Siktir, ona gülmüş müydüm ben az önce?

Matthew'un da şaşırdığını son anda gördüm, normalde ifadesiz olmam gerekirdi. Yine küçük bir hata yapmıştım.

Merdiveni o kadar hızlı çıkmıştım ki kalbimin hızıyla yarışırdı. Odamda geçirdiğim vakit boyunca yarım kalan dizilerimi izlemiştim. Hava kararmaya yakın, Brant gelip yemeğe gideceklerini söylemişti. Yeni bir mekan bulmuşlardı ve eğer beğenirse beni de götürecekti. Ona karşılık gülümsedim. Beni düşündüğünü bilmek güzeldi.

"Bir daha gelirseniz ara, olur mu? Yine böyle bir ikilemde kalmayalım."

"Tamam." diyerek sırıttı. "Ama yine öyle dolaşmasan iyi edersin, Matthew aşağıda uyuyakaldı. Hafta sonu olsa da sabah koç onları istediğinden 5'te kalkmak uyku düzeninin zoruna gitmiş olmalı."

"Ya Thomas? O da sabah kalkmıyor mu?" diye sorduğum anda duraksadım. Thomas'ın uyuduğu saatler belirsizdi ve kardeşi onu hep başka bir kadının evinden toplardı, yani 5'te kalkmak zoruna gitmezdi.

Brant kendi kendime anladığımı gördüğünde dudaklarını birbirine bastırarak omuz silkti. Ona doğru bir öpücük attığımda havada yakaladı ve yumruk halindeki elini kalbinin üzerine koyarak tekrardan sırıttı, ardından da göz kırparak odadan çıktı.

Eve sessizlik hakim olduğunda gerinerek ayağa kalktım. Acıkmıştım. Fakat kapıdan çıktığım anda Matthew'un da burada olduğu aklıma geldi. Sonrasında ise omuz silktim ve altımda yalnızca iç çamaşırımın olmasına aldırmadan yavaşça merdivenleri indim.

o gece, hep senHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin