Ağabeyimin arkadaşlarından Gavin ile bahçede oturmuş, diğerlerini beklerken sohbet etmeye başlamıştık. Kendisi normalde sakin, oturan bir tip değildi. Kız avında olurdu, kulaklarıyla gözleri yedi yirmi dört açıktı. Şimdi ise bana konuştuğu kızları gösteriyor, tanıdıklarım arasından fikir alıyordu.
"Hayır, o da olmaz." diyerek yanağımı, masaya yasladığım elime koydum.
Gözlerindeki hayal kırıklığı beni güldürdü, sesindeki ise kahkaha atmamı sağladı: "Oysa bu çok güzeldi..."
Gösterdiği kız esmer güzeliydi fakat yapay bebek gibi davrananlardandı. "Tek gecelik bir şey arıyorsan sen bilirsin ama o kızın konuştuğu konu sınırlı, birkaç günde sıkılırsın. Sahi, şu ana kadar ne konuştunuz ki?"
Düşündü, çenesini kaşıdıktan sonra bakışları bana döndü. Gavin'in ilgi çekici mavi renkte gözleri vardı, en büyük fiziksel özelliği buydu. Ama aldığı övgüler bir süre sonra onu baymıştı, dediğine göre. Gerçekçi bir ilişki arıyordu. Tabii aradığı yer sahteliğin arasındaydı. "Konuşmadık aslında... Fotoğraflaştık."
"Bak, eğer düzgün bir kız istiyorsan sana bulurum. Tanıştırırım da. Fakat gösterdiğin kızlar kadar güzel olmayabilir."
"Henüz buna hazır değilim." dedi, suçlu bir şekilde. İlişkiden değil, aşırı güzel olmayan kızlarla takılamıyor oluşunu kastediyordu. Ki kendisi dünya yakışıklısı falan da değildi. Yalnızca kızların sevdiği şeyleri biliyordu, akıl çelmekte başarılıydı.
"Neye hazır değilmiş?" diye sordu, yanıma ters bir şekilde oturan Matthew. Onun sesiyle kalbimin hoplaması bir oldu, kollarımı masadan çekerek oturuşumu düzelttim.
Sırtı masaya yaslanmıştı, yüzü bana dönüktü ve bacağının teki bana değiyordu. Gavin eliyle ağzımı kapadığında ellerimi teslim olurcasına kaldırdım, ciddi ilişki istediği gerçeğini şimdilik erkek arkadaşlarıyla paylaşmıyordu çünkü.
Matthew homurdandıktan sonra kollarını bükerek ellerini başının altında birleştirdi, masaya yattığında tişörtü hafifçe yukarıya doğru kalktı. Vücudumdan geçen titremeyi sakinleştirmek için başımı, elini geri çeken Gavin'den yana çevirdim.
Gavin acı acı güldü. "Koç seni fena yormuş. Sızını sanki ben hissediyorum, kıyamam yavruma ya."
"Sorma... Neyseki bugün fazla uğraştırmadı." dedi, gözlerini kapayan Matthew. Bakışlarımı bu sefer ondan çekemedim. Uzun sayılabilecek yüzü, birkaç günlük sarı sakalları, her zaman güzel olduğunu düşündüğüm kirpikleri ve dokunmak istediğim yüz hatlarıyla bana mükemmel geliyordu. Saçları da biraz uzamış sayılırdı, rahatça ellerimi aralarında gezdirebilirdim.
"Bence Salı günü gelmeliydin. Dennis sana izin alırdı, kaçmış olurdun. Ya da iznini ders çalışmaya kullanırdın." dediğinde Matthew, tek gözünü açarak ona baktı. "Sınavlardan çakarsan ne olacağını biliyorsun. Seni sınıfta da görmüyorum."
"Senin kadar inek olmadığım için üzgünüm."
"Gavin mi inek?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Notları benden iyi."
Gavin'e döndüm. "Senden beklemezdim."
"O kadar salak mı görünüyorum ya?" Gözlerini devirdi. "Burslu okuyorum ben. Siz kıçınızı yırtsanız da aldığım bursu alamazdınız."
Omuz silktim. "Ama ağır oldu."
"Çok üzülme." diyerek yanağımı sıktı. Eline vurdum. "En azından güzelsin, oradan kazanıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o gece, hep sen
Novela Juvenil(1) Matthew Curtis, tek gecelik ilişkileri severdi ama Veronica Wood'un ona hissettirdikleri birkaç saate sığamayacak kadar sıra dışıydı.
