⚘on yedi

56.5K 1.4K 94
                                        

🎞the tech thieves*fake

Saat gecenin ikisine geldiğinde kendimi mutfakta takılıyor halde bulmuştum. Elimin altındaki tüm kakao ve çikolatalarla tatlı krizi geçirtecek bir kek hazırlıyordum. Matthew'un geleceği yoktu; ona sinirlenmeyi ertelemek için de kulaklıklarımı takmış, son ses müzik dinliyordum.

Yumurtayı, sanki Matthew'un kafasında kırıyormuş gibi sertçe vurdum. Öfkeli bir şekilde homurdandım.

Belimden başlayarak karnıma doğru beni saran kolları hissettiğimde arkamdaki bedene dirseğimi geçirmek için kaldırmıştım ki kokusundan tanıdım. Bedenim rahatladı, ürperdi. Ellerim her ne yapıyorsa bırakıp kulaklığı tuttu, çıkardı.

"Lütfen bana saatin geç olduğunu söyleme..." diye mırıldandı. Sesi o an müzikten daha etkili bir tondu. Göğüs kafesim, içindeki organların zıplamayasıyla birlikte sarsıldı. Tenimin belirli noktaları alev aldı, titreşti.

Başımı hafifçe yana doğru döndürdüğümde gözlerim dudaklarının üzerine geliyordu. Ellerinin vajinama doğru indiğini hissettim, heyecanlı bölgelerde süzülüyordu.

Kolları etrafımda bol bir şekilde olduğu için rahatça ona dönebildim. Bedenim onunkine yapışıktı, gözleri dudaklarımın etrafında geziniyordu.

Elimi kaldırarak boynuma koydum, tişörtümün sağ kısmını omzumdan ittirdiğimde sütyenimin mor askısı gözüktü. "Sence geç gibi mi gözüküyor?"

Gözleri geceye, en derine hapsoldu ve arzuyla doldu. O arzu nefesime işledi, bedenimde gezinerek soğuğu unutturdu. Aşağı kısımlarımda hareketlenmeler, ısı değişimleri vardı. Matthew, dudaklarımızı hızlı bir şekilde birleştirdi. Nazik değildi. Yer ile gök şahidimdi ki beni parçalıyormuş gibiydi. Elleri ise bileklerimdeydi, sımsıkı tutuyorlardı.

Ona karşılık verdiğimde hızına yetişmek için çabalıyordum. Tam yakalamıştım ki ince bir acı hissettim, Matthew geri çekildi ve bileklerimi bıraktı. Gözleri dudaklarıma kitlendiğinde parmaklarımı dudaklarıma götürdüm. Isırmıştı. Geri çektim, küçük birkaç kan damlası parmaklarımdan aşağı yayılıyordu.

"Özür dilerim." diyerek bir adım geri attı.

Dehşete düştüm ama korkudan değil, çok daha fazlasını ve hızlısını istediğimden. O an çıldırmış gibiydim, göğsüm hızla kalkıp iniyordu ve gözlerim yalnızca Matthew'un bedenini görüyordu. Tek elimi saçlarının arasından sertçe geçirdim. Onları parmaklarıma sıkıştırarak daha fazla uzaklaşmasını engelledim, parmak uçlarıma hafifçe kalktım ve yepyeni bir öpücüğe uzandım.

Anlık şaşkınlığını atması, dudağını emmemle gerçekleşti. Bedenim titremeye, şehvetle dolmaya başladı. Matthew, dudaklarını ayırmamışken bana doğru sert adımlar attığında kalçam bir şeye çarptı. Sızladı, ona sızının önemli olmadığını söylediğimde ise sızısını arzuya çevirdi.

Beni kaldırdı, bacaklarımı beline sardığımda geri çekildi. Gözleri benimkileri hapsetmişken hareketlendi, merdivenlere giderek basamakları çıkmaya başladı.

Öylesine karanlık bir arzu onu sarmalamış olmalıydı ki odama girdiğimizde yatağıma ulaşamadı, duvara yaslandığımı hissettim. Tişörtüm çıktı, parmakları sütyenimin arkasıyla ilgilenirken kollarına tutundum.

Dudakları boynumda gezindi. Sanki tanımak istiyormuş gibi yavaştı başlarda. Sonra dişlerini tattım, tenime büyük baskıyla batıyorlardı. Oradan göğsüme ulaştılar, göğüs uçlarım dudaklarını bekliyormuş gibi sert hale geldiler. Isırıklarını ne kadar derinden hissedersem o kadar hırslı bir şekilde tırnaklarımı kollarına bastırıyordum.

Arka arka gitmeye başladı, yatağı bulduğunda oturdu. Onu tenimden uzaklaştırarak arkaya ittirdim, düştüğünde tişörtünden kurtuldum. Cebindeki kondomu çıkararak pantolonun düğmelerini yavaşça çözdüm, onu yalnızca iç çamaşırıyla bıraktım. Dudakları aralıktı, nefesi o kadar hızlı içine çekiyordu ki onu durdurmak için dudaklarımı bastırdım. Bir yandan da şortumu çıkardım, üzerine çıktım.

Eli, dizlerimden başlayarak külodumun yetişemediği tenime kadar devam etti. O da yetmemiş gibi parmakları kumaşın her zerresini okşadı, baş ve orta parmağı birleşerek aşağı ilerledi. Nefes almak için geri çekilme ihtiyacı hissettim, izin vermeyerek alt dudağımı dişlerinin arasına aldı ve boğuk bir şekilde inleyerek dudaklarımızın ayrılmamasını tembihledi.

Isıdan başım dönüyordu.

Saçımdaki tokayı hızla geri çektiğinde başım yukarı kalktı, dudaklarımdan küçük bir inilti kaçtı. Yerlerimizi değiştirdi, dudaklarıma istekli bir öpücük kondurduktan sonra hizasını bozmadan aşağı doğru indi. Belimin iki yanındaki parmakları küçük, arlanmaz bir oyun oynuyormuş gibi yavaş yavaş aşağı indi ve inerken ilk önce iç çamaşırımı sonra da kendininkini beraberinde götürdü.

Matthew'un dudakları boynuma doğru eğildiğinde bir elim ensesini kavradı, diğeri de sırtına tutundu.

Ardından, dudaklarımdan bir çığlık koptu. Canım yanıyordu. Onu içimde bu kadar hızlı hissetmeyi beklememiştim. Ama dudaklarından çıkan sesler o kadar erkeksiydi ki tüm acımı götürerek zevki yerine koyuyordu.

Tırnaklarım, sırtını çizerek aşağı indi. Onu yana ittirdim, sırtının yatağa değmesini sağladım. Üste geçtiğimde penisini içime alarak yavaşça ileriye ve geriye hareket ettim. Üzerinde duran ellerim yumruk haline gelemeye ramak kala durmuş, tırnaklarını Matthew'un karın kaslarına geçirmişti. Ellerini kalçalarıma koyarak hareketlerimi yönlendirdiğinde başımı yukarı doğru kaldırdım, dudaklarım ağır bir inleme koyverdi.

Dakikalarımı üzerinde geçirdim, hırıltılarımız ve inlemelerimiz birbirine karışarak odayı titretti.

Ondan ayrıldım, ellerim yumruk halinde birleşerek boyun girintime saklandı; başım, göğsünün üzerine düştü. Orada soluklanmak istedim fakat vücudumdaki sızılar çoğalmaya başlamıştı. Düşünmemeye çalıştım. Çok da zor olmuyordu çünkü zihnimdeki her köşe zevkten baygındı.

Matthew'un kolları sırtıma dolandı. Göğsünü dinledim. Etrafımı saran elleri kollarımdaki acıyı arttırıyordu ama dayanma gücü de veriyordu. Kısacası, Matthew'un hissettirdikleri birbirine o kadar zıttı ki tedavisini bulamıyordum.

Kollarını iterek yatakta oturur pozisyona geldim. Başını benden yana çevirdiğinde ayağa kalktım. "Banyoya gireceğim."

Birkaç adım attıktan sonra ona döndüm. Yatağımda o kadar güzel duruyordu ki nefesim kesildi, konuşmadan önce boğazımı temizleme ihtiyacı duydum: "Gelmek ister misin?"

Kaşları kalktı, gözleri alevlendi. Üzerime doğru ilerledi, yanıma geldiğinde geri çekilmediğimi gördü ve tek kolu belime sarıldı. Beni kaldırarak banyoya yürümeye başladı.

Saatleri bu gece saymamaya karar verdim.

Yarına ne halde kalkacağım hakkında ise fikrim yoktu.

Yarına ne halde kalkacağım hakkında ise fikrim yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
o gece, hep senHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin