Veronica Wood: Aslında bizim anahtarın sende de olması ürkütücü.
Doğrusu, şikayet ettiğimi söyleyemem.
Çünkü elbise zevkin güzel. Çiçekler de harika kokuyor.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Matthew Curtis: O zaman bu akşam güle güle giyersin ;)
Veronica Wood: Bu akşam?
Matthew Curtis: 8'de. Sizde uyumadığımda nerede yattığımı göstereceğim sana.
Veronica Wood: Bir de teklif etmeyi öğrensen.
Matthew Curtis: Teklif etmek mi? O da ne?
Veronica Wood: Biraz kibar bir hareket. Bilmemen normal, Kaplan :*
Matthew Curtis: Beni daha çok öpsene...
Veronica Wood: Görüldü, 17.32.
Matthew Curtis: Öpüldü, 17.33.
-
Bu gün Matthew'un dakik olduğu sayılı anlardan birine şahit oldum. Saat tam 8'de dışarı olduğunu, çıkmamı söyledi. İçimde garip bir heyecan vardı, kapıdan çıktığımda. Sanki bozulmuş gibi elbisemi düzelterek kapıyı ardımdan kapadım. Kaşlarımı çatarak etrafa bakındığımda siyah bir Porche'nin demir kapıların arkasında beklediğini gördüm. Kaşlarımı çatmama sebep oldu çünkü hatırladığıma göre Matthew'un arabası Audi'ydi.
Muzip, şaşırmış bir ifadeyle orada bulunan tek arabaya doğru ilerledim. Kapı, sürücü koltuğunda oturan Matthew tarafından açıldığında kollarımı üst kısma yaslayarak içeri doğru eğildim. "Şaka mı bu?"
Düşünürmüş gibi yaptı. "Birilerinin hız tutkunu olduğunu ama izin verilmediğini öğrendim."
Elbisenin üzerimdeki duruşunu ve açıkta bıraktığı temimi inceledi, gözleri bacaklarımdayken alışkın olduğumu belli eden derin bir nefes aldım ve konuştum: "Brant'ten mi öğrendin?"
"Evet." Sırıttı. "Senin hakkında tahmin edemeyeceğin kadar şey söylüyor. Farkında değil."
"Ama ben buna, yalnızca, iki yüzün altına inmeyeceğine söz verirsen binerim."
"Trafik denen şeyden haberin yok galiba?" dedikten sonra elbisemin eteğinden yakaladı ve beni içeri doğru çekerek otturdu.