thirty four

12.9K 1.4K 396
                                    

oy verilsin lütfen

yeni bölüm yeterli oy atıldığında gelecek :) 

*veyorum*


O günden sonra açıkçası her ne kadar istemesem de, adımlarım ondan uzağa gidiyordu. Nedenini bilmiyordum ama, kafamda yerine oturmayan bazı şeyler vardı. Onunla yakın olmak istiyor olsam bile, ortada doğru gitmeyen bazı şeyler vardı. 

haneul: konuşmamız gerekiyor, kim taehyung

haneul: kafamda cevaplanması gereken sorular var, senin de bilmediğin şeyler 

taehyung: ne gibi sorular?

taehyung: buradan da konuşabileceğimizi biliyorsun, değil mi 

taehyung: iyi misin sen?

haneul: hayır, değilim

haneul: birilerine anlatıp kafamı boşaltmam gerekiyor fakat yanımda hissettiğim tek kişi sensin

taehyung: o halde, yarım saat sonra evinin yakınındaki starbucks' ın önünde ol 

taehyung: hem, sana kahve ısmarlamış olurum 

Taehyung ile anlaşmamızın üzerine, üzerime normalde giydiğim şeylerden biri olan siyah renkte bahçıvan tulumu geçirip beyaz converse giydikten sonra yüzüme, saçlarıma hiçbir şey yapmadan dışarıya çıktım. 

Bu kıyafetin içerisinde bile kendimi fazlasıyla rahatsız hissediyordum. Starbucks' ın önüne yaklaştığımda gördüğüm tanıdık yüz dudaklarıma bir gülümsemenin yerleşmesine sebep olmuştu. 

" Sonunda geldin. " diye konuştu, gülümseyerek. " Seni beklerken soğuktan donacağımı hissettim. " diyerek kıkırdadığında koluna hafifçe geçirdikten sonra içeriye girdim.

Bana da, kendisine de kahve aldıktan sonra yanıma geldi ve oturduk.

" Anlat. " dedi, sorgular gözlerle.

" Jungkook'un son zamanlarda neler yaptığına anlam veremiyorum Taehyung. Bana soğuk davranıyordu başta, değil mi? "

" Belki. " diye konuştu, yüzündeki ifadeyi silmeyerek. " Ama net olarak senden nefret etmediğini söyleyebilirim. "

Ona öylece baktım, bir süre. Ben onun kadar umutlu bakamıyordum bu olaya.

" Ama aramızda artık böyle bir ilişki yok. " diye konuştuğumda yüzündeki ifade aniden degişivermişti. " Nasıl yani? "

" Bana durmadan ne kadar farklı biri olduğumu anlatıp duruyor. Sanki eskiden beni üzdüğüne pişmanmış gibi. "

Sonra kafamda yankılanan o cümleleri, gözünde canlanan o sahneyi anlatmamak için kendimi zor tutmaya başlamıştım. Benim yanlış anlamam değildi bu, kesinlikle o an düşündüğüm şey yaşanacaktı.

" Dün, daha farklı bir şey oldu. " diye konuştum, tereddütle. " Aklımdan geçiremeyeceğim bir şey. "

Cevap vermeyip sessizce ne söyleyeceğimi dinlemeye koyulduğunda, zor da olsa aklımdan geçenleri söyledim.

" Sanırım dün beni öpmeye kalktı. "

'' Ne dedin sen? '' 

'' Beni öpmeye kalktı diyorum.  '' diye konuştum, yüzüne bakarken. '' Bunu yanlış anlayabilmem mümkün değil. '' 

Kısa bir süre düşündü, benimle konuşmadan. Sonra gözlerini benimkilere diktikten sonra tekrar konuşmaya başladı. 

'' Tek emin olduğum şey, onun seni arkadaş olarak görmediği. '' demişti, emin bir surat ifadesiyle. '' Bu zaten o kadar belli oluyor ki. '' 

the ugly duckling | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin