twenty two

12.3K 1.4K 406
                                    

geçiş bölümü olduğu için sıkıcı olabilir, bir sonraki bölüm OLAY VAR

oyları yorumları bekliyorum. dipnot: gerçekten okuyanların anca dörtte biri falan oy veriyor

Geçtiğimiz hafta boyunca onu görmemiş veya onunla konuşmamış olmak beni üzüyor muydu? Eh, tabii ki. Sonuçta karşınızdaki insan ne kadar sizden uzak olursa olsun onu seviyordunuz ve sevdiğiniz insandan uzak kalmak size dayanılmaz bir özlem yaşatıyordu.

Siz ne kadar bunu istemeseniz de.

Onu görememiş olmamın sebebiyse bir haftalığına, çocukluk arkadaşımın zorlamasıyla yurt dışına tatile gitmiş olmam. Hayır, bahsettiğim kişi Seohyun değildi, bu çocukken birlikte büyüdüğüm biriydi. Biraz kafamın dağılacağını söylediği için ben de bu durum üzerinde pek takılmamıştım. 

Ama bir sorun vardı.

Seohyun. 

Uzun zamandır beni ne arıyor, ne de soruyordu. Uzun bir süredir zaten birbirimizin yüzünü göremiyorduk. Onunla bir şeyler yapmak istediğim zamanlarda da işi olduğunu söyleyip beni geçiştiriyordu.

Anlamıyordum.

Taehyung' a bundan bahsettiğimde '' tuhaf davranışlarının ardında bir şeyler saklıyor olabilir, en azından ben öyle hissettim '' diye konuşmuştu. 

'' Hayır, Taehyung. Yakın arkadaşımın benden saklayacağı ne olabilir ki? '' diye tepki vermiştim. '' Muhtemelen özel hayatında problemler yaşıyordur. '' diye cevapladığımda benimle alay etmesi canımı falan yakmamıştı.

Neden böyle düşündüğünü merak ediyordum sadece. 

'' İnsanlara fazla güveniyorsun Haneul. '' dedi öylece. '' Bunu yapma. '' 

'' Kim Taehyung. '' diye seslendim, telefonda. '' Umarım arkadaşımdan şüphe etmek için mantıklı düşüncelerin vardır. ''  

Daha sonra Toronto sokaklarında arkadaşımla öylece gezip dolaşmıştım. Burada, benim arkadaşlarımın aksine bana daha normal davranılıyordu. Tanımadığınız insanlar burada size yargılıyormuş gibi bakmıyordu.  

Eh, bu iyiydi. 

Eve geri dönmemden bir gün önce şaşırtıcı bir şey olduğunu söyleyebilirdim. Telefonumu elime aldığımda telefonuma mesaj geldiğini görmüştüm. Seohyundandı. Eve bir sonraki gün geri döneceğimi bilmiyordu ve ben de ona söyleme gereği duymamıştım.

seohyun: nasılsın haneul

seohyun: tatil nasıl gidiyor 

haneul: iyiyim, güzel gidiyor her şey 

haneul: bu tatil kafamın dağılmasına yardımcı oldu diyebilirim

haneul: ama beni şaşırttın

haneul: uzun zamandır bana yazmıyor ve benimle konuşmuyordun

seohyun: özel algılama lütfen, iyi değilim bunu söylemem gerekiyor

seohyun: kendimi iyi hissetmiyorum

haneul: eğer bir derdin varsa benimle konuşup dertleşmen gerekiyordu

haneul: sonuçta ben senin arkadaşınım ve ben ne derdim olursa olsun gelip sana anlatıyorum

haneul: ne var ne yok herşeyimi biliyorsun 

haneul: ama ben senin neden üzgün olduğun hakkında en ufak bir fikre dahi sahip olamıyorum

haneul: bunun sebebi ne, söyler misin?

seohyun: özür dilerim haneul, sana anlatmamam gereken bazı şeyler olduğunu bilmen gerek

seohyun: şuan gitmem gerekiyor, geldiğin zaman bana mesaj  atarsan buluşuruz

seohyun: sana iyi tatiller

Tavırları beni iyice sinirlendirmeye, ayrıca şüphelendirmeye başlamıştı. Neden böyle davranıyordu ki? Ben onun yakın arkadaşıydım. Eğer bir problemi varsa bana anlatmalıydı. O böyle yaptığı sürece her ne kadar istemesem de, ona karşı şüphelerimin oluşmasını sağlıyordu. 

Sonunda Güney Koreye geri döneceğim güne geldiğimde elimde bavulum ile havaalanında indim. Seohyun' un döneceğimden haberi yoktu, bugünkü derse gideceğinden emin olamasam da bavulumu eve bırakıp bir iki saat uyuduktan sonra öğlenki derse gitmeyi planlıyordum. 

Eh, öyle de yaptım. 

Bavullarımı yerleştirme gereği duymadan üzerimi giyinip fakülteye doğru yola çıkmıştım. Taehyung da fakülteye geleceğini söylemişti daha öncesinde, ama ona Seohyun' a haber vermemesi konusunda uyarı vermiştim. 

Fakülteye girdiğimde gözlerim Seohyun' u aradı, sınıfa baktığımda orada da olmadığını görmüştüm. Tuvalete gitmek için koridorun sonuna doğru yürümeye başladım, koridorun sonunda kadın ve erkek tuvaletleri yan yanaydı. 

Tuvaletin önüne geldiğimde, köşede gördüğüm iki beden yerimde kalakalmama sebep olmuştu. Sanki beynim bana bir çeşit oyun oynuyor gibiydi. Uyanıkken hayal görme ihtimalim bu sahnenin gerçek olmasından daha olası bir ihtimaldi. 

Yoksa Seohyun, gözümün önünde neden Jungkook' u öpüyordu ki?

Yanılıyorsun diye konuşuyordu, iç sesim. Bu gördüğün sadece hayalden ibaret, Haneul.  Ama Seohyun' un dudağından çıkan o sözler, tam aksini söylüyordu.

Çıldırmak üzereydim. 

the ugly duckling | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin