oy atılsın lütfen
yeterli oy atıldığında yeni bölüm gelecek :)
*ve yorum*
Servisten indikten sonra arkamda kalan jungkook' a bakmadan bavulumu alıp yürümeye başladım. Onunla konuşmak veya iletişim halinde olmak istemiyordum. Davranışları kafamın fazlasıyla karışmasına sebep oluyordu ve ben artık bu duruma katlanamıyordum. Sonuçta ona karşı duygularım vardı ve o bana evet veya hayır hiçbir cevap vermiyordu.
Can sıkıcıydı.
Arkamdan gelen sesini duymamam imkansızdı.
'' Haneul. '' diye arkamdan seslendi taehyung, bana yetişmeye çalışırken. '' Kahretsin, biraz daha yavaş yürür müsün lütfen? ''
Cevap vermeden kalacağımız otelin kapısından içeriye girdim. Kalacağımız odalar iki kişilikti ve kimle kalacağımız çoktan ayarlanmıştı bile. Ben mi?
Kiminle eşleştiğimi bilmiyordum.
Resepsiyonun önünde profesörün gelmesini beklediğimde arkamdan diğer kalabalık da yavaş yavaş gelmişti. '' Evet. '' diye seslendi, profesör.
'' Hepiniz ikişerli grup olarak odalarda kalacaksınız ve kimlerle kalacağınız elimdeki listede ayarlanmış durumda. ''
Kimin kiminle kalacağını sırayla okurken ben de ismimin okunmasını bekliyordum. Bir süre sonra benim ismimi okudu.
'' Haneul ve Seohyun. ''
İsmimi okuduğunda seohyun ve benim gözlerimiz birbirini buldu aniden. Size ne kadar şanslı bir insan olduğumu söylemiş miydim? Bakın işte. Onca insan varken ben nefret ettiğim, yüzünü görmeye tahammül edemediğim kızla aynı odada kalmaya zorlanıyordum.
'' Profesör, ben bu kızla aynı odada kalmak istemiyorum. '' diye konuşan Seohyun' a gözlerim takıldığında alay etmeden duramamıştım. Ne güzel, aynı fikirde olduğumuz bir nokta vardı.
O profesöre itiraz ederken jungkook' un gözleri seohyun ve benim aramda gidip geliyordu. Ne düşündüğüne dair en ufak bir fikrim dahi yoktu.
'' Ben de aynı fikirdeyim, profesör. '' diye konuştum, her zamanki gibi tuhaf çıkan o ses tonumla. '' Farklı odalarda kalmak istiyoruz. ''
Profesör bir bana, bir de Seohyun' a baktıktan sonra yüzündeki ifadesi değişmedi.
'' Bu durumda sizin fikrinizi sorduğumu düşünmüyorum, kızlar. '' dedi, ifadesizce. '' Herkes kendine verilen odada kalacak. ''
Daha fazla sesimi çıkartmadan önce göz ucuyla Jungkook' a baktım, ardından adımlarımı asansöre yönlendirerek bana verilen odanın katını tuşladım.
Arkamdan benimle birlikte binen kalabalık arasında Seohyun da vardı. Onunla birlikte odaya girdikten sonra cam kenarındaki yatağa çantamı koydum, yavaşça.
'' Orası benim yatağım. ''
Alay ediyordu benimle, değil mi?
'' Şimdi de çocukça triplere mi gireceksin? '' diye konuştum, gülerek. '' Fazla sorun çıkartmazsan sevinirim. ''
O sesini çıkartmadan eşyalarını yerleştirirken, ben yatağa uzanıp telefonumu elime aldım ve fotoğrafı açıp göz gezdirdim, anlam vermeye çalışarak. Ne gibi bir mana olabilirdi ki?
Belki de seohyun' un bir derdi vardı ve jungkook sırf merhametinden dolayı ona yardım etmeyi istemişti. Ya da, gerçekten sevgililerdi.
Ama ısrarla onu sevmediğini söylemiyor muydu? Ben fotoğrafa bakarken elimdeki telefon titredi ve mesaj geldiğini fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the ugly duckling | jungkook
Fanficcarpediem yeni bir durum paylaştı: gözlerinin sadece dış güzelliğe değer kılması, sence de haksızlık değil mi? jungkook: kim olduğunu bilmiyorum tatlı kız, ama eminim bu söze aksi olacak derecede güzelsindir. bu hikaye @siyedo ve @themrsjk a ithaf...