six

13.8K 1.8K 447
                                    

oy gelsin lütfen, üzülürüm yoksa :(

Yaptığım şeyin bazen ne kadar saçma olduğunu düşünmeden edemiyordum. Yani, tanıdığım kızların çoğu aynıydı.

Hoşlandıkları erkekleri elde etmek için ne biliyorlarsa yaparlardı, tabii ki. Ama ben bunun tam tersiydim. Ben jungkook' u elde etmek adına hiçbir şey yapmıyordum. Aksine, bir tarafım onu her gördüğünde daha da öfkeye kapılıyordu. 

Beni eziyor, benimle dalga geçiyor olması bütün sinirlerimi altüst ediyordu. Hayır, bunun altında kalacak en son insan da tamamen bendim. 

Ben o sevdiği erkekten laf yediğinde oturup öylece ağlayan kızlardan değildim. Onu seviyor ve onun için acı çekiyordum, elbette. Ama o bunu göremezdi. 

Görmemeliydi. 

Zaten ben bunun olmaması için bütün önlemlerimi alıyor, önüme tamamen bir duvar örüyordum. 

Oturduğum sıramda öylece düşünürken yanıma birinin oturduğu hissiyle kafamı yana çevirdim. 

'' Ne o? '' diye konuştu yanıma oturan Seohyun. '' Yoksa sen de o klişe aşk acılarına mı kapıldın, Haneul? ''

 '' Saçmalama. '' diye konuşurken sesimden çıkan o pelteklik, o tuhaf ton sinirlerimi bozuyordu.  '' Aptal insanlar ve onların tavırları benim sinirimi bozamaz. '' derken yalan söylediğimin o da farkındaydı, ben de. Ama yapabileceğim bir şey de yoktu. 

Tam köşedeki on sıraya oturan Jungkook önce kitaplarını masaya koymuş, daha sonra da o sert bakışlarını üzerimde gezdirmişti. Kafasından geçen cümleleri tahmin edebiliyordum. 

'' Benden habersiz aranızda bir şey mi oldu? '' diye konuşan Seohyun' a tepki olarak kafamı sağa sola sallamıştım. 

'' Sadece gelip benden not istedi, ben de ağzının payını verdiğim için şuan böyle şaşkın görünüyor. '' 

O an, hiç tereddüt veya korku yaşamadan kafamdan geçen şeyi direkt olarak yapmak istedim. 

carpediem: seni üzgün görmek ne güzel

carpediem: ya da sinirlerin bozuk, tepen atıkken

carpediem: nasıl bir haz alıyorum, bilemezsin 

Gariptir ki, ben mesaj atar atmaz cebinden telefonunu çıkardı. Arkasına yaslanıp yüzüne alaylı bir gülüş ekledi. Bana mesaj atmadan önce.

Mesajlarını yazarken ise saçlarını karıştırıyordu. Evet, garip hissediyordum. Sanki onun her hareketinden etkilenmişim gibi. 

jungkook: sana hep anlattığım o aptal

jungkook: sinirlerimi bozdu açıkçası, normal şartlar altında çoğu insana her istediğimi yaptırıyorum fakat bu o kızda tam tersi oldu

jungkook: ucube işte. bütün okulda belli bir gerçek

carpediem: kıza üzüldüm

carpediem: yani bütün okul tarafından nefret çekmek kötü bir his olmalı, değil mi?

jungkook: neden  bana sürekli  o kızı savunuyorsun

jungkook: o zaman biraz özgüveni olsun, ne bileyim

jungkook: beni ilgilendirmiyor ne halde olduğu ya da ne düşündüğü 

Eh, tahmin etmiştim değil mi? Benim onun gözünde değerim tam da buydu. Beni umursamıyor ya da ne hissettiğimi zerre bilmiyordu.

Benim de buna alışmam gerekiyordu. Bundan daha ileriye gidebilecek bir durum olmayacağını biliyordum. 

Masadaki kitaplarımı toplayarak ayağa kalktığımda yanımda duran Seohyun sorar bakışlarla gözlerini üzerimde gezdirmişti. 

'' Nereye gidiyorsun? '' diye sorduğunda umursamaz gözlerle onu izledim. 

'' Derse girmeyeceğim, biraz kafamı dağıtmam gerekiyor. '' diye konuştuktan sonra sınıftan çıkmaya hazırlandım. Gözlerim benimle aynı sınıfta olan jungkook a değmemek için büyük bir çaba veriyordu adeta. Ama yapamıyordum. 

Sınıftan çıkıp hızla yürümeye başladığımda sanki arkamdan da biri benimle birlikte hızla yürüyor, hatta yürümüyor adeta koşuyordu. Ardından aniden uzun, yapılı biri önümü kesti. 

'' Çok hızlı yürüyorsun be haneul. '' diye konuştu, fakülteden tanıdığım, ama pek konuşmuşluğumun olmadığı Kim Taehyung. 

Demek beni tanıyordu. 

'' Seninle daha önce konuştuğumuzu zannetmiyorum. '' diye söylendim, gözlerimin kısılmasına izin vererek. '' Beni nereden tanıyorsun? '' 

'' Ben, şey- ''

'' Eh, tabii. Tanımaman imkansız olurdu. '' 

Söylemek istediğim şeyi anlamış olacak ki '' hayır, saçmalıyorsun '' diyerek sözümü aniden kesmesiyle, bütün dikkatimi sadece ona vermiştim. 

'' Bak, benim niyetim kötü değil tamam mı? '' diye konuştu, sakince. '' Ben sadece seninle arkadaş olmak istiyorum. ''

'' Sebep? '' diye sorduğumda anlamamış gözlerle yüzüme baktı öylece. 

'' Neden benimle arkadaş olmak isteyesin ki? '' diye sorduğumda gözleri önce bana baktı, sonra arkama takıldı. Nereye baktığını öğrenmek için arkamı döndüğümde, amfinin önünde öylece dikilen jungkook' a baktığını gördüm. Daha sonrasında tekrar gözlerini bana çevirdi. 

'' Arkadaş olmak için bir sebebe mi ihtiyacım olmalı? '' diye konuştuğunda, bir süre duraksadım.

Şüphelenmem gereken bir durum var mıydı?

the ugly duckling | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin