eight

14K 1.8K 329
                                    

Oya bastıktan sonra okumaya geçerseniz, mutlu olacağım :')

Bu arada hikaye 50' den fazla bölümlü olacağından bölümler kısa kısa. Ayrıca, yarın da atacağım. İyi okumalaar.

Gözleri jungkook' a takıldığında, daha sonra ise bana döndüğünde tüylerim adeta diken diken olmuştu. Bu işte şüphelenmem gereken bir şey mi vardı?

Hayır, jungkook' u seviyor olduğum gerçeğini sadece Seohyun biliyordu ve onun kimseye söylemeyeceğini adım gibi biliyordum. Sorun şuydu ki, henüz arkadaş bile olmadığım taehyung neden böylesine şüpheli bakıyordu?

Karşımda bana öylece bakıp cevap beklerken, aynı zamanda da hiç bıkmadan gülümsemeye devam eden Taehyung beni şaşırtmaya devam ediyordu. Gerçekten merak ediyordum. Amacı neydi ki?

Yani benimle arkadaş olmak isteyen insan sayısı çok, çok azdı. Hatta bir kaç kişi dışında kimse benimle arkadaş olma konusuyla ilgilenmiyordu. Taehyung' a olan şaşkınlığım biraz da bu yüzdendi.

'' Benimle kimsenin arkadaş olmak istemediğini biliyorsun, Taehyung. '' diye konuştum bıkkınlıkla. '' Ne saçmalıyorsun? ''

Gözleri jungkook' a takılmayı kesip, bana doğru döndü. Israrla gülümsemeye devam ediyordu. Korkuyordum. Sebepsizce değil, sevdiğimi tüm okulun duymasından korkuyordum.

'' Ben o insan sürüsünden değilim. '' dedi, inatla gülümsemeye devam ederken. Gözlerimi ondan çevirip, kısa bir süreliğine jungkook' a çevirdim.

Bize değil de, yanına gelen yugyeom' a dönüktü gözleri. Beni görmediği için şükrederken tekrar önüme döndüm ve aniden Taehyung' un koluna girdim. Onu koridorda çekiştirirken kafamda kimsenin bizi duyamayacağı bir alan belirlemeye koyulmuştum.

'' Nereye gidiyoruz? '' diye konuştuğunda '' bizi kimsenin duymayacağı bir yere gidiyoruz, kim taehyung '' diye konuştum.

Sonunda, tamirat halinde olan amfilerden birine girdim, kapıyı da arkamızdan kapattım. Amfide dolaşıp kimsenin olmadığından emin olduktan sonra taehyung' çevirdim bedenimi. Zaten tamirat olduğu için kimse gelmiyordu bu kata. İşim sadece garantiye alma amaçlıydı.

'' Konuş, taehyung. '' diye konuştum. '' Benden ne istiyorsun? ''

'' Arkadaş olmak. '' dediğinde sabrımın taştığını hissettiğimden, sesim yükseldi ve onun sözünü kestim.

'' Niyetinin bu olmadığını biliyorum. Gözlerin bana, ve aniden jungkook' a takılıp duruyordu. Ne saçmalıyor o beynin? ''

Konuşmadan önce, saçlarını kısaca dağıttı ellerinin yardımıyla. Ardından konuşmaya başlamıştı.

'' Jungkook' u sevdiğini biliyorum, Haneul. '' diye konuştu, yüzünde ciddi bir ifade takınırken. Nasıl öğrenebilirdi ki?

Nasıl?

'' Sen. '' diye konuşurken, kafamda sıralanan cümleleri söylemekte zorlandığımı fark ettim. Onu tanımıyordum bile, nasıl güvenebilirdim ki?

Bana zararı dokunmayacağına dair bir garantisi yoktu.

'' Saçmalıyorsun, Kim Taehyung. Jungkook dediğin o herif zengin züppelerinden bir tanesi. Onu sevdiğimi de nereden çıkartıyorsun? ''

'' Herkesi kandırabilirsin, Haneul. '' diye konuştu. '' Ama beni asla. ''

Ne yani, benimle arkadaş olmak istemesinin sebebi bu muydu? Jungkooktan hoşlandığımı düşünmesi neden bir arkadaşlığı başlatmak istemesine sebep oluyordu, anlamıyordum.

'' Jungkook' a zengin züppe diye hitap etmen saçmalık. Tamam tanıdığın öğrencilerin çoğu zengin züppeden ibaret ama jungkook tanıdığın, gördüğün çocuk değil. Kötü niyetli biri olmadığını bilmen gerekiyor, Haneul. ''

Bunların hiçbiri umurumda değildi, çünkü tek düşündüğüm bunu nasıl öğrendiği ve benimle neden yakınlık kurmak istediğiydi. Samimiyetine bile inanmakta şüpheliydim.

'' Bu neden benimle arkadaş olmak istemene sebep oluyor, anlamıyorum. Ayrıca, söylediklerin tamamen saçmalıktan ibaret. ''

Arkamı dönüp amfiden çıkmaya niyetlendiğimde, sesi kulaklarımda yankılanmıştı adeta.

'' Carpediem. '' diye konuştuğunda, bütün tüylerim adeta diken diken olmuştu.

Kahretsin.

Kim olduğumu biliyordu. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the ugly duckling | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin