forty four

11.4K 1.1K 360
                                    

Önceki bölümde yazılan yorumlar için teşekkür ederim. Hepiniz iyi ki varsınız.. Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım, özür olarak kabul edin.

yeterli oy geldiğinde bölüm yayınlanacak :)


Hayatımda barındırdığım bütün sorunlar bana göre çoktan çözülmüştü. Yani açıkçası, mutluydum çünkü artık platonik olarak takıldığım Jungkook yanımda, benimleydi. Artık onu uzaktan izlemek yerine elini tutuyordum.

Benim diş tellerimi çıkartmama, gözlük yerine lens kullanmama veya makyaj yapmama gerek kalmamıştı. Ben bunları yapmadan o bana aşık olmuştu. Çünkü aşk dediğiniz fiziksel özellikleri ayırt etmezdi. 

Zaten aşık olduğunuz insan size dünyanın en güzel/yakışıklı insanı olarak görünürdü. Bunun için fiziksel şartlar ortaya koyamazdınız. Benim için de tabii ki bu böyleydi fakat, sorun okuduğumuz üniversiteydi.

İnsanların kafası ve dolayısıyla düşünce yapısı sınırlıydı ki bu da bizim ilişkimizi fazlasıyla etkiliyordu. İnsanların büyük çoğunluğu bu işe karşı çıkmaya veya alay etmeye çalışıyordu. Ve bu iş genellikle jungkook yanımda yokken oluyordu. Onların dert ettiği kişi tamamen bendim. 

jungkook: haneul

jungkook: farkında mısın bilmiyorum ama, kaç gündür okula gelmemeye başladın 

jungkook: rahatsız olduğunu söylüyorsun fakat seni ziyarete gelmeme bile izin vermiyorsun

jungkook: tanrı aşkına, neler olduğunu söyler misin? 

haneul: lütfen jungkook, beni hastayken ziyaret etsen eline ne geçecek?

haneul: ben iyiyim, sadece dinleniyor ve iyileşmeye çalışıyorum

Ah, size dört gün öncesini anlatmalıyım, değil mi? 

O gün her zamankinden daha farklı şeyler yaşanmıştı ve ben tam anlamıyla aşağılandığımı hissetmiştim. Normal şartlarda bana fiziksel yönden vurulduğunda, duygularım incinmezdi fakat iş jungkooktan dönüldüğünde, artık canımı acıtıyordu.

Fakültenin kafesinde oturmuş, jungkook' u bekliyorken masada boş olan diğer sandalyeler de aniden dolmuştu. Kafamı kaldırıp onlara baktığımda yonghwa ve arkadaşlarının oturduğunu fark ettim. 

'' Merhaba Haneul. '' diye selamlaması iğrenmeme sebep olmuştu.

'' Aramızda merhabalık bir samimiyet olduğunu zannetmiyorum. '' dedim sinirli bir ses tonuyla. '' Şimdi hepiniz masamdan kalkar mısınız? '' 

'' Ah, yapma böyle. '' diye konuşurken alayla gülüyor olması sinirlerimi bozuyordu. '' Fakültedeki her insanla iyi geçiniyor olman gerekirdi. Senin gibi bir kız bunu bilmiyor mu? '' 

'' Bunun için iyi niyetimi hak etmen gerekirdi, ki eskiye dönüp bakılırsa aramızda böyle bir samimiyetin varolduğunu zannetmiyorum. '' 

Önce yanındaki arkadaşlarına bakıp gülümsedi, ardından tekrar bana döndü. 

'' Duydum ki platonik aşkını kafalamışsın. Dünya üzerindeki tek başarın zaten bu olmalı, tebrik ederim Haneul. '' 

Sesimi çıkartmadan masadan kalkmaya yeltenecektim ki bileğime yapışan eli yerime oturmama sebep olmuştu. Yüzü, o katlanamadığım nefesi yüzüme yaklaştığında gerçekten, benim için neden bu kadar uğraştıklarını sorgulamadan edemedim. 

'' Ne var biliyor musun? '' diye konuştu, iğrenç bir ses tonuyla. '' Her erkeğin istediği şeyler vardır ki bu çoğunlukla aynıdır. Erkekler karşısında güzel bir kadın ister. Neden, biliyor musun? '' diye konuşurken, gözlerini gözlerime dikti. 

the ugly duckling | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin