Esmira'nın, Hazan'ın şaşkın ve bir o kadar da mahcup bakışları karşısında ister istemez gözleri buğulandı. Bebeği henüz birkaç günlükken mucizevi bir şekilde süt bezlerinin aşırı bir şekilde dolmasının önüne geçememişti. Öyle ki, her bebeğini emzirdiğinde, dur durak bilmeyen ve ona ağrı veren bu salgılama sürecinin heba olmaması için eşinden, hemen bir süt sağma makinesi ve süt kutuları almasını istemişti. Hemen araştırmaya girişip anne sütünün dışarıda, dolapta ve dondurucu da kalış sürelerini öğrenmişti. Her gün sağdığı sütlerin kutularının üzerine ise sağdığı günü ve saati not etmeyi ihmal etmemişti. Geceleri ise uykusuz bir halde bebeğini emzirmek için sıcacık yatağından kalkarken, sorumluluğunun iki kat olduğu bilinci, ona tarifsiz bir enerji yüklüyordu. Böylelikle bu durumu, rutini haline getirmeyi başarmıştı. Gece, bebeğini yatağına yatırır yatırmaz, ilk işi sağdığı sütü dolaba koymak için soluğu mutfakta almak oluyordu. Hijyen konusunda ise kendi bebeğine gösterdiği özenin, bir mislisini daha üzerine eklemeden yapmıyordu bu işi. Böylelikle bir ayı geçgin süreçte, hatırı sayılır bir birikim elde etmişti. Bu durumdan hem mutluydu hem de bir bebeğin, özellikle de anne sütü alamayacak olan bir bebeğin, süt annesi olacağı ihtimalinden ise gurur duyuyordu. Bu kişi bir de can dostu olunca akan sular daha bir duruyordu. Hazan'ın hastalığının o zor süreçlerinde dillendirdiği bu dileğin gerçekleşmiş olmasını ise süt annelik duygusunun hazzı taçlandıracaktı.
Ancak Hazan'ı incitmekten ise ölesiye korkuyordu. Kendisi bu konuda her ne kadar iyi niyet taşısa da, önemli olan Hazan'ın ne düşündüğü idi. Dostunu tanıdığı kadarıyla onun bu girişimini reddetmeyeceğini kestiriyordu. Ancak yine de zihninde ufak da olsa tereddütler gizliydi. Neticeyi öğrenmek için ise el mahkum, zoraki gülümseyerek Hazan'ın vereceği tepkiyi beklemeye başladı.
Hazan'ın ise zihninden onlarca düşünce geçiyordu. Ancak, bir türlü o düşünce sarmalını düzene koyup doğru kelimeleri bulamıyordu. Bebeğine her mama verdiğinde, ona süt veremediği için içi eziliyordu. Günlerdir zihnini ele geçiren bu hüzünlü tablolar sonrası, bir öğün bile olsa bebeğinin anne sütü alabilecek olması karşısında, nutkunun tutulması doğal bir tepkiydi. Esmira'nın bu özverili davranışı karşısında her ne söylese az kalacaktı bu yüzden. Tüm vücuduna hücum eden duygu yoğunluğuna hakim olamayarak yenilgiyi kabul etti. Herkesin yanında kolay kolay ağlayamayan bu kadın, artık bu durumu çoktan aşmıştı. Göz pınarlarının asi istilasına mecburen boyun eğdi.
Esmira Hazan'ı kolay kolay böyle görmediği için birkaç saniye ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca olduğu yerde kaldı. Ancak bir anda aklı başına gelmiş gibi durumu toparlamak için bir çırpıda soluğu onun yanında aldı. Hazan'da Esmira'nın içtenliğine sığınarak onu kollarının arasına alarak içini döktü. Bu kucaklaşma, kelimelerin ifade edemeyeceği nice duyguya tercümanlık etmişti. Bu anın masumiyeti zedelenmesin diye tüm sözcükler unutulmuştu sanki.
Bu arada annesi, soru sormasını engellemek için İnci'nin dikkatini dağıtarak onu mutfağa götürmüştü bile. Bu tür durumları bazen çocuklara hakkıyla açıklamak zor oluyordu çünkü. Gözlerine hapsolan kızının ve dostunun bu örnek tablosu karşısında ise duygusallığına gem vurmak zorunda kaldı. Bu dünyada iyi insanların sayısının hala azımsanmayacak derecede var olduğuna şükrederek, kızının sevincini paylaşmak için doğru zaman gelsin diye düşüncelerini dizginledi. Kızının bu birkaç gün içinde, bebeğini anne sütünden mahrum bıraktığı için içten içe dertlendiğini çok iyi biliyordu çünkü. Kızının bu ruh dağınıklığının imdadına yetişen güzel yürekli Esmira'ya ise teşekkürlerini sunmak için can atıyordu.
Birkaç dakika süren bu duygusal atmosfer, Hazan'ın sakinleşmesiyle birlikte duruldu. Hazan, minnet dolu bakışlarla, yanına oturan Esmira'nın avucunun içindeki ellerini sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"mektubat-ı aşk" 2 KANSER (TAMAMLANDI )
RomanceHazan ve Umut'un hikayesi "mektubat-ı aşk" kaldığı yerden devam ediyor... Nice imtihanlara esir düşen yürekleri bu kez kavuşmanın sarhoşluğuyla hayat yolunda akıp gidecekler... Zaman... Üzerine binlerce sözcük adanan, kimi zaman günah keçisi ilan ed...