Birden bire dört bir yanını saran çocukların şen sesiyle şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Her birinin Hazan Anne, Hazan Abla nidaları Hazan'ın kahkahalarına karışıyordu. Bu kadar çocuk eve girdiği zaman zarfında nasıl sessiz kalabilmişti hayret etti. Bir an gözü İnci'yi aradı. İnci'de onlardan geri kalmamış, halinden memnun bir şekilde annesinin beline sarılmıştı bile. Yaşları üç ila on arasında değişen her bir çocuğa sımsıkı sarılmak ve onları doyasıya öpmek istese de bu isteğini öteleyip ortamın akışına bıraktı kendini. Hormonlarının da etkisiyle olacak ki daha bir duygusallaştı bu tablo karşısında. Önceden yapıldığı belli olan hazırlıklar çarptı sonra gözüne. Onlarca renkli balon, ip gerilerek asılmış süsler, ikramlıklar derken tam bir bayram havasına döndürülmüştü oturma odaları. Annesi, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun müdüresi ve iki görevli eğitmen ise mutlulukla onları izliyordu.
Böyle bir buluşmanın kurum dışında pek mümkün olmadığını gayet iyi bilen Hazan'ın gözleri bu kez Umut'u aradı. Kapıya yaslanmış bir şekilde onu izleyen Umut'un gamzeleri belirginleşmişti bile. Tüm bu hazırlıkların baş mimarına hayran hayran baktı. Ona minnet dolu bakışlarla defalarca teşekkür etti. Hal dilinden anlayan Umut ise gözlerini kırparak yanıt verdi ona. Ne yapmıştı, nasıl ikna etmişti onları bilemiyordu ama bir istisnaya müsaade etmelerini sağlamış olmalıydı. Evlendikten sonra bile ihmal etmediği ziyaretlerine birkaç aydır ara vermek zorunda kalmıştı Hazan. Geçirdiği operasyonlar ve tedavi süreci bu ziyaretlere engel olsa da tahminince çocukların onunla buluşabilmesi mümkün olmuştu Umut'un sayesinde...
Sonra her birinin kendisi için yaptığı resimleri hediye etmeleri karşısında ise mutluluktan ne yapacağını bilemedi. Her bir resmi özenle inceleyip bir süre onların çocuk dünyalarında gezindi. Hayal dünyalarını bir A4 kağıdı boyutuna sığdırmış olabilmenin mutluluğunu yaşıyordu her biri. Hepsine tek tek teşekkür etti. Bir süre çocuklarla oynadıktan ve onları kendi hallerine bıraktıktan sonra misafirlerine sıra geldi.
"Hepiniz hoş geldiniz. Size ne kadar minnettarım bilemezsiniz efendim."
"Asıl teşekkürü bize değil Umut beye etmelisiniz. Rahatsızlığınızdan bile haberdar değildik. Asıl mahcup olması gereken biziz. Aylardır kuruma uğramadığınızdan ötürü yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu tahmin etmeliydik. Çocuklar sizi çok özlemişti."
"Ben de onları çok özlemişim. Böyle bir buluşma kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi."
"Siz bizim için çok değerlisiniz Hazan Hanım. Yıllardır bu çocukların üzerinde bizim olduğu kadar sizin de hakkınız oldukça fazla. Ali'yi, Sude'yi bir yaşından beri tanıyorsunuz. Şimdi dokuz yaşındalar. Birçok bebeğin ismini birlikte koyduk. Kısacası her birinin annesi, ablası oldunuz. Kurumumuza tüm özverinizle nice katkılarda bulundunuz. Umut bey rica eder etmez vefa borcumuzu bir nebze olsun kurallarımızı sizin için esneterek ödemek istedik."
"Ne desem bilemiyorum bu güzel sözleriniz karşısında. Hepsi çok kıymetli benim için. İnanın İnci'den ayırt edemem her birini. Bu istisnai durum için tekrar teşekkür ederim."
"Ne demek Hazan Hanım. Kurumumuza şimdiye kadar birçok kişi katkıda bulundu. Ancak birçoğu kendi çocuğu olduğunda bu ziyaretleri terk etti. Ama siz her şeye rağmen terk etmediniz onları. Asıl teşekkür etmesi gereken taraf bizleriz. Umarım en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz ve sizi daha sık görürüz aramızda."
"Teveccühünüz. Umarım efendim, sağlıma kavuşur kavuşmaz onları ihmal etmeyeceğim."
Bu derece umutvari konuşması, kendisini bile şaşırtmıştı. Her şeyin yolunda gideceğine dair inancının her şeye rağmen her geçen gün daha bir arttığını hissediyordu. Bunu sağlayan kişi ise Umut'tan başkası değildi. Yaptığı her türlü fedakarlık onu bir adım daha ileri götürüyordu. Ezelden beri tanışıklığın, ruhlarının bütünleşmiş olmasının kanıtı gibiydi onun için Umut. Elini attığı her şey güzelleşiyor, çorak topraklar bile onun sayesinde dallanıp budaklanıyordu sanki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"mektubat-ı aşk" 2 KANSER (TAMAMLANDI )
RomansHazan ve Umut'un hikayesi "mektubat-ı aşk" kaldığı yerden devam ediyor... Nice imtihanlara esir düşen yürekleri bu kez kavuşmanın sarhoşluğuyla hayat yolunda akıp gidecekler... Zaman... Üzerine binlerce sözcük adanan, kimi zaman günah keçisi ilan ed...