11.BÖLÜM: YİNE DE SEVER MİSİN BENİ?

181 20 53
                                    

Beyaz deri koltuğa oturarak sabırla sabırsızlık arasında mekik dokuyan düşünceler eşliğinde doktorun söyleyeceği bir kaç cümleyi duymak için beklemeye koyuldular. Böyle bir durumda sabırla bekleyip aheste aheste söylenen her kelimeyi sindirmeyi mi yoksa sabırsızca bir anda duyduklarını hazmetmeyi mi yeğlerlerdi kestiremiyorlardı. Tek yapabilecekleri şey ise pür dikkat bir şekilde doktorun insaflı cümlelerine sığınmaktı.

Doktor ise gayet sakin bir tavırla belgeyi eline aldı. Derin düşünceler içinde kaybolan bakışları aslında neler söyleyeceğini ele veriyordu. Ancak Umut ve Hazan, cılız bir umudun kanatlarına takılıp uçmak için canlarını dişlerine takmaya hazırdılar. Doktor sıkıntılı bir şekilde genzini temizleyerek söze başladı.

"Tam tersini umut etmek isterdik ama sonuç maalesef düşündüğümüzden daha ciddi görünüyor Hazan Hanım. Birkaç uzman doktor arkadaşımla da bu meseleyi masaya yatırdık. Üzgünüm ama sağ göğsünüzün alınması dışında başka bir ortak karara varamadık."

Dersini dikkatle dinleyen öğrenci misali doktorun ses tellerinde ısınan her kelimeyi dinliyormuş gibi görünseler de aslında ruhları bedenlerinden firar etmişcesine farklı düşlere uçup gitmişti bile. Her cümle içinde onlarca manayı barındırıyordu. Konunun neresinden tutarsa tutsunlar eprimiş bir elbisenin parçaları gibi ellerinde kalıyordu. Bir ihtimalde olsa duyacakları olumsuz sonuca kendilerini alıştırdıklarını sanarak hata ettiklerini anladılar. Duymadan önce kendini alıştırdığını sanmakla; duymak arasında dağlar kadar fark vardı. Bir korku filminin en gerilim dolu sahnesini izliyormuşcasına birbirine kenetli olan elleri daha bir kenetlendi bu duydukları karşısında. Canlarının acıdığını hissetmiyorlardı bile. Doktorun yüzünden birbirlerinin gözlerine doğru kayan bakışları nice kelimeleri bir çağlayan coşkusuyla akıttı ruhlarına. İlk şoku atlatmaya çalıştıktan sonra Hazan, titreyen sesine hakim olmaya çalışarak son bir gayretle dudaklarını araladı.

"Peki başka bir çözüm yolu yok mu doktor bey. Kesin kanser miyim yani bunu mu anlamam gerekiyor sözlerinizden?"

Doktor, masasında daha bir dikleşerek ve gergin bir yüz ifadesiyle ellerini birbirinde birleştirdi.

"Bunun dışında yapılabilecek olan her türlü müdehale şu anki durumunuz için riskli görünüyor. Kanser dediğimiz hücre çok sinsi bir şekilde ilerler ve normal gibi görünen halinden her an başkalaşıma uğrayarak kendini hiç ummadığımız anda gösterir. Bizim amacımız sorun teşkil edebilecek bölgeyi tamamen kazıyarak vücudunuzun herhangi bir bölgesine doğru ilerlemesini önlemek."

Hazan ve Umut aldıkları darbenin sarsıntısıyla baş edebilmek için uğraş veriyorlardı. Ama durumun ciddiyeti ortadaydı ve bitmemiş sözler ise sıraya dizilmek zorundaydı.

"Peki hamileliğim bu durumdan zarar görecek mi? Ve de göğsümün alınması durumunda tamamen riskten kurtulmuş olabilecek miyim?"

"Hamileliğiniz 16. haftasını geçmiş görünüyor. Bildiğiniz gibi ilk 16 hafta hamilelik için çok önemli bir süreçtir. Bu aşamada lokal anestezi yöntemiyle operasyonu gerçekleştirebiliriz. Ameliyat sırasında bebeği gözlem altında tutarak herhangi bir zarar görmemesi için bir jinekolog yardımıyla elimizden geleni yapmaya çalışırız. Ancak sonraki süreç için bunun garantisini veremem. Ayrıca riskten tamamen kurtulmanızı sağlamak için kemoterapi ve radyoterapi görmeniz de gerekebilir. Tedirginliğinizi anlıyorum ancak bizim için ilk öncelik sizin sağlığınız..."

Gerisini duymak bile istemedi Hazan. Çenesi seğirmeye başlamıştı bile. Durumun bu denli ciddi olduğunu düşüncelere boğulduğu gecelerde idrak edememişti. Ancak şu an olayın tam da ortasında baş kahraman olarak yer aldığını hissedebiliyordu.

"mektubat-ı aşk" 2 KANSER (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin