İstek üzerine Bahar ve Yavuz'a da yer verip 4 kişi ağzından yazdım bu bölümü. Umarım beğenirsiniz. Oylarınız ve yorumlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim❤️Ayrıca bu bölümü dün yayınlamıştım ama bu sıralar Wattpad'de bi sorun olduğundan bölümünü silmişti. Bu yüzden bu bölüm 1 gün kadar gecikti. Bu gecikme için hepinizden özür diliyorum❤️ Tabiki de en heyecanlı yerinde bırakmadım🙄
(FEYZULLAH)
Su'yun gitmesinin ardından bende gitmek istedim ama Buse tutturdu dans edelim diye. Malum kavalyem olduğu için bir kaç dakika da olsa teklifini kabul edip dans ettim. Gözüm bu sırada kapıdaydı. Su ve Burak içeri girmemişlerdi. Sorun neydi diye düşünüp kendimi yedim dans süresince.
Buse:Ya Feyzullah! Dans etmeyi bilmiyor musun sen?!
diye kızdı. Kafam başka yerde olduğundan dans adımlarına odaklanmamıştım.
Fey:Hayır.
demekle yetindim. Buse'yi dans pistinde yalnız bırakıp dışarı çıktım. Bizimkilerden kimse dışarda değildi. Etraftaki bir kaç çocuğa sordum.
Fey:Su'yu gören oldu mu?
X:Su kim?
Fey:Boşver.
Su'yu tanımıyorlardı. Tanısalar bile maske vardı yüzünde. Nereye gitti ki bu kız! Yine başına ne gibi bir bela aldı! Su'yu aradım ama telefonu çekmiyordu ya da kapalıydı. Son çare Burak'ı aradım. Ama o da açmadı. Burdan en son ikisi çıkmıştı. Ama nereye gitmişlerdi? Eve mi? Evde ne işleri vardı?
Su Balo'dan kaçar gibi çıkmıştı. Bütün merakım ondandı yani. Tabi bir de son 1 aydır bana karşı biraz mesafeli davranıyordu. Telefonum çalış sesiyle irkildim. Ekrana baktım. Arayan Baş Belası'ydı. O kapatmadan açtım.
Fey:Su?
diye seslendim merakımı gizleyemeyerek. Bir kaç saniye geçti ve hala cevap yoktu.
Fey:Su?
diye seslendim tekrardan. Ve yine cevap yoktu. Açtığımdan emin olmak için ekrana baktım.
Fey:Su?
diye seslendim son kez. Belki de yanlışlıkla aramıştı. Tam kapatırken Su'yun sesini duydum.
S:Pardon! Nereye gidiyoruz acaba?!
dedi. Benimle konuşmadığı açıktı.
Fey:Su?
dedim onun Su olduğundan emin olmak için. Ama Su bana cevap vermedi. O anda başka biri konuştu.
X:Ataşehire.
diye cevap verdi Su'ya.
S:Burası Ataşehire benzemiyor. İnmek istiyorum!
dedi korkmuş bir ses tonu ile.
Fey:Su? Ne oluyor?! Su!
Ne olduğunu anlamamıştım. Eve gitmek mi istemişti?! Ataşehirde değilse nerdeydi? Yanında kim vardı?!
X:İndiremem!
dedi keskin bir ses tonu ile. O an anlamıştım. Biri Su'yu kaçırmıştı. Ama toplum içinde nasıl? Ve Su'yun kaçırıldığından nasıl haberi yoktu. Etrafa bakındım. Burdan biri mutlaka Su'yu görmüş olmalıydı.
S:Bakın nolur gidiyim!
dedi yalvarırcasına. Ama yanında her kim varsa Su'yu dinlemiyordu. Amacı neydi bu adamın?!
Fey:Pardon? Su'yu gördünüz mü? Siyah kısa bir elbise giymişti. Yüzünde siyah tavuskuşulu bir maske vardı.
Öğrenci:Yaklaşık 20 dakika önce bir taksiye bindi.
Fey:Taksi mi? Plakasını görebildin mi?
Öğrenci:Ne biliyim arkadaşım ben!
diye bağırınca sokağa doğru koştum.
Fey:Su cevap ver! Nerdesin!
X:Gidemezsin!
dedi taksici olduğunu tahmin ettiğim kişi. Niye taksite binmişti ki? Bana seslense bırakırdım zaten!
Taksici:Boşuna uğraşma açamazsın!
dedi. Su sanırım kapıyı açmaya çalışıyordu. Kapıyı açsa ne yapabilcekti ki? Yolun ortasına mı atlıcaktı!
Taksici:Herhangi bir yanlış hareketinde vururum seni!
diye tehdit etti Su'yu. Bir de tabancası mı vardı adamın?! Hay sıçıyım?
Fey:Su dayan! Bulucam seni!
diye bağırdım telefona beni duymasını umarak. Bu arada ben de sokak sokak koşuyordum. Bir araç bulabilirdim belki. Taksiye bile razıydım şuan.
S:Bana ölümcül bir şekilde zarar veremezsin. Verirsen ikimizde sonunun ne olcağını gayet iyi biliyoruz!
diye kafa tuttu silahlı Taksiciye. Bu kız tam bir deliydi. Silah tutan bir adama kafa tutmak nasıl bir leveldi böyle!
Taksici:İznim var!
dedi. Ne demekti bu?! Taksici başka biri için mi çalışıyordu?! Su ya bizim yüzümüzden kaçırıldıysa?! Ya aradığımız terörist, biz onu bulmadan o bizi bulduysa?! Bu yüzden mi kaçırmıştı Su'yu?!
Fey:Su! Cevap ver! Hadi Su! Nerdesin?! Su!
diye bağırdım.O an telefondan değişik sesler geldi. Bir boğuşma ortamında gibi çıkıyordu sesler. Sanki Su adamla kavga ediyor gibiydi direksiyon başında.
S:Dur!
diye bağırmasının ardından telefon kapandı. Neye dur demişti?! Ne oldu da aniden kapandı telefon?!
Telefonun kapanmasıyla birlikte Karabatak Komutanımın telefona yüklediği uygulamayı açtım. Malum İstanbulda olduğumuzdan telsiz taşıyamazdık yanımızda. Bu yüzden telefona özel bir uygulama indirmiştik. Telefon numarasını giriyorduk uygulamaya. Uygulamada bize o kişinin nerde olduğunu gösteriyordu. Su'yun cep telefonunu yazdım hemen. Tuzla'yı gösteriyordu. Vakit kaybetmeden yakınlarda bir yerlerde taksi bulup Tuzla'ya gitmesini istedim.
(YAVUZ)
Balo'nun içine girdiğimizde bizi büyük bir gürültü karşıladı. Bahar'ın bu gürültüden hoşlanmayacağını biliyordum. O yüzden içeri girmeden onu kenara çektim.
Y:Sen yüksek sesten nefret edersin. İstersen eğlencemize dışarda devam edelim.
B:Ya Yavuz unutmamışsın. Ama dışarda derken?!
Y:Bahçeye. Gel benimle!
diyip elini tuttum. Onu arka bahçeye götürdüm. Bahçe daha sakindi dışarıya göre. Daha sakin müzikler çalıyordu. Bahar tam bir şey dicekken sözünü dudaklarım ile kestim. Malum bizimkilerden fırsat bulamıyordum öpmek için. Şimdi ise tam sırasıydı. Nefes almak için dudaklarımı hafiften ayırdım. Bir saniye sonra tekrar öptüm. Daha bu ilk süprizimdi.
B:Yavuz? Ne yapıyorsun?
Y:Gösteriyim mi tekrardan.
diyip sırıttım. Utangaç bir tavırla gülümsedi Bahar da.
Y:Hem bu daha ilk süprizimdi.
B:Nasıl yani?!
Y:Hep demiyor muydun, bana hiç romantik romantik şeyler yapmıyorsun diye! İşte ben de senin için çok güzel şeyler hazırladım.
B:Doğru mu anladım. Şimdi sen burda olcağımızı önceden biliyor muydun?
Y:Hayır. Sadece burayı ben önerdim.
diyip göz kırptım.
B:Ya Yavuz. Çok tatlısın.
Y:Tatlı mıyım sadece?
dedim tek kaşımı kaldırıp Bahar'a baktım.
B:Burda senin iltifat etmen gerekmiyor mu?
Y:Pardon. Ben bi an senin güzelliğine kapıldım. Ağzımı dahi açamadım. Emin ol süprizim senin yanında hiç bir şey.
diyip tekrardan öptüm. Bulunduğumuz yer çardak gibi bir yerdi. Hafif tonda bir müzik çalıyordu. Elimi ona doğru uzattım.
Y:Benimle dans eder misin?
B:Tabiki de.
İkimizde kendimizi o anın büyüsüne kaptırmıştık. O anda Bahar'ın üzerine güller düşmeye başladı.
B:Ya Yavuz.
dedi mutlukla boynuma sarılarak.
Y:Sana demiştim, diğerlerinden daha romantik bir şeyler yapıcam diye.
dediğim an gülmeye başladı.
B:Senin onlardan daha romantik olduğunu biliyordum zaten.
dedi hala gülmeye devam ederek.
Y:Ciddi misin sen?
B:Tabiki de.
diyince gülmeye başladım.
Y:Yalnız bu daha başlangıç. Sırada ise...
diyip onu heyecanlandırmak için devam ettirmedim.
B:Ne?
Y:Görürsün birazdan.
B:Ya söyler misin?
Y:Bekle azıcık.
B:Yavuz!
dedi. Bende onu hafifçe arkaya doğru çevirdim. Slayt ekranı inmişti. Şimdi ise slayt gösterisindeydi. Bahar bana şaşırmış gözlerle bakıyordu. Slayt gösterisi başladı. Slayt gösterimizin içinde, bizim fotoğraflarımız vardı. Tabi arka fonda ise Model-Gölgede Büyüyen Çiçekler çalıyordu. Duygulandığı gözlerinde biriken yaşlardan belliydi.
Y:Seni seviyorum.
B:Bende seni.
diyip dudaklarımız birleşti. Tabi bu anın içine etmek isteyen 'bazı arkadaşlarımız' vardı(!)
N:Ateş sen hep çiçek al zaten!
A:Allah Allah! En azından çiçek alıyorum!
Y:Siz gelmezseniz olmuyordu zaten!
B:Öyle deme ama.
diyip kahkaha attı.
Y:Her anımızın içine ediyorlar ama!
A:Sen de az değilsin Yavuz!
diyince Karabatak'ın yanına gidip, kulağına doğru eğildim.
Y:Karabatak! Ben sana yapıcağımı biliyorum. Eve bi geçelim!
A:Ben öyle demek istemedim komutanım-
Y:Komutanım yok demedik mi?!
F:Bizde diyoruz bunlar nerde!
E:Hayırdır? Güller falan. Ne iş?
N:Yavuz'un Bahar'a yaptığı ufak tefek şeyler.
Y:Ha bi siz eksiktiniz!
F:Gidelim istersen!
Y:Soruyo bi de!
A:Hala eksik olanlar var ayrıca!
N:Harbi ya! Su ve Feyzullah'ı gördünüz mü?
E:Ben en son Buse'yi tek başına dikilirken gördüm.
B:Buse Feyzullah'ın kavalyesi değil miydi?
E:Evet.
F:Çaylak yakınlarda bi yerde o zaman. Su ya da Burak'ı gören oldu mu?
A:Yaklaşık 45 dakikadır ikisini de görmedim.
B:Burda bi yerlerdedir.
N:Su'dan bahsediyoruz. Hani şu iki dakikada bir başına bela alan kişiden.
E:Burda ne gibi bir bela alabilir ki?
Y:Endişelenmeyin hemen. Ayrıca sizin ne işiniz var burda?
F:Gelemez miyiz?
Y:Romantik anın içine edemezsiniz!
A:Ya Ko-
Y:İyi ki şeysin Ateş. Ağzında bakla ıslanmıyo!
A:Pardon!
Buse:Pardon!
E:Buse?
Buse:Feyzullah'ı gördünüz mü?
A:Seninle değil mi?
Buse:Hayır. Şu sizin bir arkadaşınız vardı. Kız. Onun peşinden gitti.
B:Su mu?
Buse:Sanırım.
Y:Ne tarafa gittiğini biliyor musun?
Buse:Bende size soruyorum ya zaten!
F:Pardon. Neyse biz görünce sana haber veririz. Biz bi dışarıya bakalım.
demesiyle dışarı çıktık. Etrafta görenlere sorduk. Su'yun bir taksiye binip uzaklaştığını, Feyzullah'ında Su'yu sorup ileri sokağa doğru koştuğunu söylediler.
B:Feyzullah Su'yu niye arasın ki?
Y:Ben arıyorum.
diyip Feyzullah'ı aradım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.
Y:Çaylak nerdesin sen?!
Fey:Yavuz!
sesi bayağı endişeli geliyordu.
Y:Bi sorun mu var?!
Fey:Su. Su'yu kaçırdılar. Tuzla yönünde ilerliyorum şuan!
Gözlerim duyduğum kelimelerle açılmıştı.
(SU)
Çarpma etkisiyle vücudumun belli yerlerinde cam kırıkları vardı. Ayrıca başımdan da darbe almıştım. Sanırım kanıyordu. Ama şuan sağlığımı düşünemezdim. Bir an önce sıkıştığım yerden çıkmam gerekiyordu. Yoksa taksici uyanır uyanmaz beni ona götürücekti. Ve bu istediğim en son şeydi. Kapıyı son gücümle ittim. Ayağımı çıkarcak kadar itmiştim. Kendimi geriye doğru attım. Kapı da üzerime yığıldı. Geriye doğru attığımdan kurtulmuştum. Pencerenin kırık olması büyük bir avantajdı benim için. Topuğumla biraz daha kırdım camı. Ordan geçebilecek kadar büyümüştü kırık. Pencereden geçerken kenarda duran camlar hep vücuduma batıyordu ama dediğim gibi bu şu an düşünmem gereken son şeydi. Ormanlık bir alandaydım. Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Nerdeydim onu bile bilmiyordum şuan. Ayaktada zar zor duruyordum zaten. Bileğim incinmişti tekrardan sanırım. Bir de topuklular ile orman içinde gezmek cidden çok zor bir durumdu. Ormanlık alanın içine doğru ilerlemeye başladım. Her adımımla ayağımdaki ağrı artsada yürümekten başka seçeneğim yoktu. Çünkü bu adam sandığımdan da yakın olup bu nokta da bile beni bekliyor olabilirdi. İlk kural:Sakin olucaktım. İkinci kural:Yaralarımı sarcak bir şey bulmam gerekiyordu. Ya da cam kırıklarını vücudumdan dikkatli bir şekilde çıkarmam gerekiyordu. Bir ağacın altına oturdum. Cam kırıklarını yavaşça vücudumdan çıkardım. Bu işlem en az yarım saatimi almıştır. Sonrasında ise yerde bulduğum yaprakları birleştirip ayağıma doladım. Tabiki de saçımdaki tel tokalardan yardım aldım(!) Burda oturup birilerinin gelmesini bekleyemezdim. Birileri derken Feyzullah'tan bahsediyorum. Yani onda ya da Ateş te silah vardı. Bu yüzden onları aramam daha mantıklıydı. Zaten onlar gelmeden bu gidişle peşimdeki psikopat gelicekti. Ayağa kalkmaya çalıştım. Sol ayağımda oluşan ağrı ile sendeledim. Bir ağacın gövdesine tutundum. Etrafa bakındım ama karanlıktan başka bir şey göremedim. Tam hareket edicektim ki ormandan silah sesleri yükseldi...
(BAHAR)
B:Eylem bi sakin!
E:Ne sakini?! Bende gelicem!
F:Gelemezsin! Tehlikeli!
E:Ya Fethi! Bende biliyorum tehlikeli olduğunu! Ben çocuk değilim. Kendi başımın çaresine bakarım!
F:Eylemcim sen kızlarla birlikte eve gidiceksin bizden haber bekliceksiniz!
E:Banane ya!
N:Fethi haklı Eylem. Şimdi bir de bizle uğraşmasınlar.
E:Kim ne istesin Su'dan? Kesin bizi buldular. O yüzden kaçırdılar Su'yu!
Y:Tamam bunu sonra konuşuruz. Beyler hadi gidiyoruz!
A:Aksiyonu özlemişim be!
E:Bende geliyorum.
F:Eylem!
diyip kolunu tuttu Eylem'in.
F:Biliyorum gelmek istiyorsun ve gayet iyi silah kullandığının da farkındayım ben. Ama hem karanlık oluşundan hem de mühimatımızın az olmasından dolayı seni yanıma alıp tehlikeye atamam! Bahar ile birlikte eve git bizden haber bekle!
E:Fethi! Ya ben nasıl bekliyim?!
Y:Hadi Eylem! Kızları al eve git!
Son kez Yavuz'a sarıldım. Tabi diğerleri de vedalaştılar.
B:Dikkat edin birbirinize!
A:Merak etmeyin bizi!
diyip yanımızdan uzaklaştılar. Bizde kızlarla taksiye binip eve gittik. Ben hala olanların şokunu atlatmaya çalışıyordum.
Su'dan bahsediyorduk. Kim neden kaçırsın ki? Ne zararı olmuş olabilir? Gözümden bir damla yaş aktı. Kızlar görmeden elimin tersi ile sildim. Eve girdiğimizde herkes bir koltuğa yayıldı.
E:Kim ne ister Su'dan?
N:Bilmiyorum ama Su bir kaç aydır biraz garip davranıyordu zaten.
B:Kaçırılcağını önceden mi anladı yani?
N:Bilmiyorum. Şu an hiç bir şey bilmiyorum. Su'ya bir şey olmaz dimi?
dedi bize bakarak. Gözleri dolmuştu.
B:Umarım. Umarım Feyzullah yetişmiştir.
E:Niye onu arıyor ki direk?!
B:Eylem bi sakin olur musun? O bizim de kardeşimiz.
E:Uff! Ya bizimkilerede bir şey olursa. Terörist bunların peşinde zaten. Ya Su'yu kullanarak onları tuzağa düşürülerse?
N:Uff!
diyip ağlamaya başladı.
B:Kötü kötü şeyler düşünmeyin. Su ve Feyzullah'ın koordinatları Tuzla'yı gösteriyor. Bulunduğumuz yerden de 20 dk kadar bi uzaklıkta. Yani şuan onlar çoktan oraya gitmişlerdir.
N:Ben Ateş'i arıyorum!
diyip Ateş'i aradı. Açmayacağını biliyordum.
B:Açmadı mı?
diye sordum Nazlı telefonu elinden bırakırken.
N:Bişi oldu kesin!
B:Nazlı şu an sana cevap veremez zaten. Görev de gibi bir şey. Telefon ile uğraşamaz yani. Bu demek değil ki tehlikedeler!
E:Ben bi odaya gidicem!
diyip kalktı yanımızdan. Eylem'in gitmesinin 5 dk sonrasında zil çaldı.
B:Ben sana demiştim dimi! Bak çok çabuk geldiler!
diyip kapıya yöneldim. Kapıyı yavaşça açtım. Karşımda görmem gereken Su ve diğerleriyken, benim şu an kapıda gördüğüm ise silah doğrultmuş 3 terörist!
(FEYZULLAH)
Taksici beni yol kenarında bıraktı. Daha doğrusu ben dediğim için bıraktı. Taksiden iner inmez duyduğum ilk şey silah sesleriydi.
Fey:Su!
diye bağırdım. Aynı zamanda belimden silahımı çıkardım. Hazır hale getirdim. Yol kenarından ormanlık alana doğru hafif eğimli bir yol vardı. Ve bir ağacın önünde duran bir otomobil. Bu Su'yun bindiği taksi olabilirdi. Aceleyle Taksi'nin yanına gittim. Tabi yuvarlana yuvarlana(!)
Henüz ormanlık alanlara alışamamıştım.
Taksinin içinde taksiciden başka kimse yoktu. Yani hayattaydı. Ama nerdeydi?
Fey:Su!
diye bağırdım. Ama silah seslerinden başka bir şey duymadım. Su nerdesin? Bu silah sesleri ne?!
Daha fazla oyalanmadan ormanlık alanın içine doğru girdim. Kaç dakika koştuğumu bilmiyorum. Ama Su'ya yaklaştığımı hissedebiliyordum. Ağacın arkasına doğru yavaşça yaklaştım. Çünkü bir teröristin orda olduğundan şüpheleniyordum. Ve tahminimde haklıydım. 2 kurşun sıktıktan sonra teröriste isabet etmeyi başarmıştım. Ama bu karanlıkta 2 kurşun bile fena sayılmazdı. Lakin gece görüş gözlüğüm yanımda değildi ve her geçen saniye benim aleyhime işliyordu. Çünkü bu terörist çok donanımlıydı. Bunun gibi 10 tane adamın olduğunu bilmek bile tüyler ürperticiydi. Bir de şu durumda yalnız bir savaş verdiğimi de unutmamak gerek.
Fey:Su?!
diye seslendim. Yine cevap yok!
Nerde bu kız? Nereye saklandın?!
Fey:Su?
diye seslendim son kez. Çünkü bu zamandan sonra bağırarak seslenmem demek yerimi belli etmem demekti ki bu şu an ihtiyacım olan şeylerden biriydi. Bir kaç dakika daha ilerledikten sonra yine bir terörist ile karşı karşıya geldim. Bu sefer silah kullanmadan etkisiz hale getirmem kanısındaydım. Çünkü kurşunumu iradeli bir şekilde kullanmalıydım. Teröristin arkasından yanaşıp, silahı ile kendi boğazını sıktım. Bir kaç dakika içinde titreyerek bayıldı. Bende sessizce ilerledim. Çok ilerlememiştim ki arkamda çalı tıkırtısı ile irkildim ve dikkatle arkama yöneldim. Ağacın arkasına yaslandım. Silahımı öne doğru uzattım ve tam ağacın arkasına bakarken sol yanımdan biri saldırdı. Silahım elimden düştü. Yüzüm bana saldırana doğru döndü. Lakin bana saldıran bir terörist gibi değildi.
Bana saldırana sımsıkı sarıldım.
Fey:Su?
diye fısıldadım. Korkudan titriyordu. Benim sesimi duyar duymaz irkildi. Başını omzuma koydu ağlamaya başladı.
S:Fe-Feyzullah?
Fey:Benim! Korkma burdayım. Çıkarıcam seni burdan! İyi misin?
Ellerimi yüzünde gezdirdim. Sıvı bir şey bulaştı elime. Başından yara almıştı.
Su cevap vermedi. Sarılmaya devam etti.
Fey:Su iyi misin?
S:Hıhı.
dedi. Vücudu korkudan hem titriyor hemde kaskatı kesilmişti.
Fey:Su sakin ol! Birazdan bizimkilerde gelicek! Ama sakin olman gerek. Seni bir an önce anayola çıkarmam gerek.
S:Ta-Tamam.
Silahımı bulmak için yere doğru eğildim. Su tam arkamdaydı.
S:Feyzullah?
dedi sesindeki korku az öncekine göre daha belirgindi. Kafamı yukarı doğru kaldırmamla namlu ile karşı karşıya gelmem bir oldu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME ON!
Hayran KurguOperasyon için üniversite öğrencisi rolüne bürünmüş 4 asker... Sevgililerini bu operasyonda yalnız bırakmayan 3 cesur kız... Hiç bir şey bilmeden aralarına katılan ama olayların merkezinde olan 1 kız... And GAME ON!