Ve yeni bölümmm☺️ Okuduğunuz ve desteklediğiniz için teşekkür ederimm😘
(SU)
Ses kaydını kaydedip evden çıktım. 20 dakikadır ses kaydıyla uğraşıyordum. Resmen zamanımdan çaldılar. Tabi ben Su Çakır'sam bunu onlara ödetirdim.
Ne yaptıklarını merak ediyordum. O yüzden sokağın başında bi yerde saklandım. 5 dk içinde çıkan olmazsa daha fazla durmayacaktım. Sokakta fazla durmam sakıncalıydı. Bi gören falan olur şimdi(!)
Neyse bi 10 dk geçtikten sonra gitmeye karar vermiştim ki apartman kapısı açıldı. Feyzullah telaşlı bir şekilde çıktı kapıdan. Sola doğru koşmaya başladı. Bu Dallama evde miydi ya? Neden telaşlı bir şekilde çıkmıştı evden? Birine kesin bir şey olmuştu. Acaba kime?
Bende bu sokakta fazla durmayarak koşmaya başladım. Kaç sokak ilerlediğimi bilmiyorum ama nefesimin yettiği kadar koştum. Ve yolun kenarına oturdum. Ne olmuştu da Feyzullah bu kadar olmuştu? Ne haberi almıştı da bu kadar telaşlıydı?
Bu düşünceler içerisinde kafayı yemek üzereydim.
Birinin tekrardan benim yüzümden yara almasına izin vermeyecektim. Bir kez yapmıştım o hatayı! Ve şu anda bile yaptığımın cezasını çekiyordum. Düşüncelerimden hiç eksilmiyordu. Her gün kabuslarda görmek, çığlıklarla uyanmak, gecenin bir vaktinde sahile gidip denizi izlemek ve canım acısa bile gülmek zorunda olmam bu cezalardan bir kaçıydı. O gün ona söz vermemeyi dilerdim ki bugün göz yaşlarımın akmasına izin verebilsem.
Bu düşünceyi kafamdan hızlı bir şekilde attım. Gömdüm desem daha doğru olur.
Derin bir nefes aldım. Şimdi ne yapmam gerektiğini düşünmem gerekiyordu. Öncelikle saklanıcak bir yer bulmalıydım. İnternetten İstanbul ve çevresini arattım. Tuzla saklanmak için ideal bir yerdi. Yani kim oraya bakardı ki? Bahsettiğim kişi bir psikopattı ne yapıcağını, nereye bakıcağını kestirmek biraz zordu ama tahminen bakmazdı. Yani ben öyle düşünüyorum.
Daha fazla yolun kenarında beklemeden bir taksiye atlayıp Tuzla yönünde ilerlemesini söyledim.
20 dk sonucunda Tuzla'ya varmıştım. Taksiden indim. Taksici gitmişti ama ben hala yola bakıp duruyordum. Ne yapıcağımı, nereye gidebilceğimi bilmiyordum. Sadece izliyordum. Olacakları tahmin ediyordum. Elimden başka bir şeyde gelmiyordu zaten.
Yol üzerinden sapmadan yürüdüm. Bir evin kapısını tıklatıp sığınmayı düşündüm. Ama sonra vazgeçtim. Yani ne dicektim ki? 'Merhaba. Ben Su Çakır. Peşimde teröristler var. Bir kaç gün evinizde kalabilir miyim?'Gibisinden saçmalıcak mıydım?
Hem eve girdiğim gibi ölücekler listesinde yer alırlardı. Tanımadığım insanaların hayatlarını tehlikeye sokardım.
O anda arkamda birini hissettim. Arkamı döndüğüm gibi beni izleyen biriyle göz göze geldim. Beni mi takip ediyordu yoksa tesadüf mü diye düşündüm. Bunu anlamak için sola saptım ve bekledim. Adam da sola sapmıştı. Giderek telaşlanıyordum. Bu da onun adamlarından biriydi anlaşılan.
Artık yürümek yerine koşuyordum. Sanırım, beni takip eden kişi, benim onu farkettiğimi anlamıştı ve artık o da koşuyordu. Beni yakalamaması için sağa saptım. Ve daha da hızlandım. Beni nasıl bulmuştu ki? Yani beni mi takip ettiriyordu?
Boşuna psikopat demiyorum ya(!)
Sokak'ın en uç noktasına gittim. Yol kapalıydı. Başka bir çıkış var mı diye bakındım etrafa. Biraz geri de inşaat vardı. Oraya saklanabilirdim belki. Geriye doğru koştum ve inşaattan girdim. İnşaatın içinde koşuşturmaya başladım. Etrafa baktım tekrardan. Kimse gözükmüyordu. Nereye kaybolmuşlardı bunlar?
Bir sütunun arkasına saklandım ve beklemeye başladım. İnşaatın girişinden 1 kişi yerine 5 kişi girdi. Hangi ara çoğalmıştı bunlar?
Hay şansıma...
Tamam bu delikten çıkamıcaktım. Ama bir şekilde bizimkilere haber vermem gerekirdi durumu. Saklandığım yerden çıktım ve 2. Kata doğru koşmaya başladım. Bir kaçı beni görmüştü. Arkamdan geliyorlardı. Diğer kalanlar ise sanırım çıkışı tutuyorlardı.
2. Kata çıktım. Telefonumu çıkardım. Ve Bahar'ı aradım.
S:Bahar?!
B:Su?
S:Diğerleri de yanındaysa hoparlöre alır mısın?
B:Tamam alıyorum.
Bahar telefonu hoparlöre alırken adamlar 2. Kata çıkmıştı. Ben de yavaşça saklandığım yerden kenara doğru gittim.
N:Su iyi misin?
E:Ne yapıyorsun Su Kuş?
Hepsinin sesi güzel geliyodu. Demek ki kimseye bir şey olmamıştı.
S:Ne yapıyım canım benim. Maceradan maceraya koşuyorum.
dedim nefes nefese.
A:Dayıoğlu ne saçmalıyon ya?
S:Ay bi saçmalamayın!
diye bağırdım. Bağırmamla yerimi de belli etmiş oldum. Silahlarını ateşlediler ve ben olduğum yerde kaldım. Sonra arkamdaki boşluğa baktım.
Y:Su sen nerdesin?
S:Burdan atlasam geberir miyim acaba? Yok ya atlamıyım. Hazır size intihar etmicem demişken atlamıyım. Ya da atlasam kurtulurum ya. Bahar inşaatın 2. Katından atlarsam intihar etmiş sayılır mıyım?
diye sordum. Adamlar adım adım yaklaşıyordu.
Fey:Ne inşaatı? Su peşinde o adam mı var?
diye sordu.
N:Su iyi misin?
E:Ses ver!
diye bağırdı telefondan. Ben ise yerimi belli etmiyim diye konuşmuyordum. Yerimi daha ne kadar belli edicektim dimi?
O anda adamlardan biri beni yakaladı.
S:Bırak! Ya bıraksana!
diye bağırdım. Adam beni kucağına almaya çalıştı. Bacağına tekmeler attım. Sonra da elini ıssırdım. Ve adamın elleri çözülmüştü bedenimden. Ben de fırsat bu fırsat diyip adamı boşluğa doğru ittim.
Tabi bizimkilerde tüm süreç boyunca deliye dönmüştü.
N:Su orda mısın?
S:Burdayım. İyim. Öldü sanırım.
A:Ne oldu orda?
S:Adam tuttu beni ama ben onu-
derken bir çift el ağzımı kapadı. Teröristin elinde çırpınıyordum ama gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.
Gözlerim ışıkla tekrar buluştu. Hareket etmeye çalıştım ama yerimden kıpırdayamıyordum. Başta ne olduğunu anlamadım. Ama sonrasında hatırladım. O adamın eline düşmüştüm. Sonunda yakalamıştı beni. Ama hemen pes etmicektim.
Avazım çıktığı kadar bağırmayı denedim. Ama boğuk bir ses çıktı. Ağzımı bantlamışlardı anlaşılan. Bende etrafa göz gezdirdim.
4 duvarla örülü bir alanda değildim. 1 pencere vardı ama kaçmıyım diye demirlikleri de vardı. Odada sandalyeden başka bir malzeme yoktu. Tahtalarla döşenmişti. Kapısı eskimişti.
Tekrardan bağırmayı denedim. Ama yine boğuk bir ses.
Sonunda kapıdan biri girdi.
X:Oo bakıyorum da uyanımışsın(!)
dedi dalgayla. Sen bi yakınlaşta kim olduğumu gösteriyim sana! Göt herif!
S:Farkedemedin mi uyandığımı?!
demek istedim ama mmmmm gibi değişik bir ses çıkarıyordum.
X:Pardon seni anlamıyorum.
dedi. Ve güldü sonrasında.
X:Ahh tabi ya. Ağzındaki bant yüzünden konuşamıyorsun.
dedi alayla. Olum sen kimsin de benle alay ediyon!
Yanıma yaklaştı ve bantı tek seferde çekti. Canım acımıştı ama farkettirmedim.Onun yerine yüzüne tükürdüm. Elini yanağına götürdü, sinirle baktı bana. Ve sert bir tokat attı.
X:Sen kendini ne sanıyorsun?!
S:Su Çakır'ım ben sen kimsin?!
diye kafa tuttum.
X:Burası benim mekanım-
S:-Dur tahmin ediyim. Senin kuralların, dimi!
X:Aferin güzelim!
dedi ve durakladı.
X:Geçen yaz da bizimleydin zaten, dimi! Ordan biliyorsundur!
Tam cevap vericekken araya girdi tekrardan,
X:Ama hatırlamıyorsundur.
dedi kahkaha atarak.
S:Ama o kurallarınız bende geçmez!
diye bağırdım. Kahkahası aniden söndü. Bana doğru döndü. Yüzünde bir ciddiyet oluştu.
X:Geçer güzelim. Geçer.
Bana biraz daha yaklaşmasını bekledim. Ve tam da beklediğim gibi yaklaştı. Bir şey demesine fırsat vermeden kafa attım. Geriye sendeledi.
X:Sende de ne numaralar varmış(!)
Ama bende daha fazlası var.
dedi saçımdan tuttu ve geriye doğru çekti. Saç diplerim kopcakmış gibi hissediyordum ama sesimi çıkarmadım.
X:Hadi güzelim, küçük bir inleme istiyorum.
S:Çok beklersin daha!
diye bağırdım.
Gülmekle yetindi.
X:Daha burdayız. İnletirim seni!
İnletme kısmına özellikle vurgu yapmıştı.
S:Senin gibi birini neden burda tutuyorlar ki?! Çöpe atsalar daha faydalı olursun!
diye bağırdım.
X:Ama senin gibi maviş gözlü bir kıza bu laflar yakışıyor mu?
S:Başlatma Mavisine!
X:Şşhh sakinleş biraz güzelim(!)
Elini boynumda ve yüz çevremde gezdirdi.
X:Seninle daha çok eğlenicez. Bu kadar erken konuşma!
S:İstediğin şeyi alamayacaksın!
X:O kadar emin olma! Beni tanımıyorsun!
S:Sende beni tanımıyorsun!
X:Tanışalım o zaman!
diyip yumruk attı.
X:Bu tükürdüğün için!
diye bağırdı sonrasında. Başım sola doğru savruldu ve ağzımdan kan aktı ama yine de ağzımdan tek bir kelime bile çıkarmadım.
Cebindeki çakıyı çıkardı. Ve boğazıma dayadı.
X:Elbet o ağzından bir inleme çıkıcak!
dedi ve köprücük kemiğime yatay bir hizada batırdı.
Çakının değdiği her yer yanıyordu ama dişlerimi sıktım ve istediği şeyi ona vermedim.
Ses vermediğimi farkedince daha çok öfkelendi. Saçımı topladı ve geriye doğru çekti. Başım da saçımla birlikte geriye gidiyordu. Sandalyemin ön iki ayağı havaya kalktı. Kulağıma doğru eğildi.
X:Konuşturucam seni! Acılar içinde çığlıklar atıcaksın! Bunu herkes duyucak! Senin acınla kahrolucaklar! Ama seni bulamayacaklar!
S:Ağzımdan tek bir kelime alamıcaksın!
Sadece güldü.
X:İddialıyım diyorsun! Ama ben daha iddialıyım!
dedi ve dışarı çıktı.
S:Ulan! Seni elime geçirirsem, geberticem seni! Seni kezzapla boğucam!
diye tepindim sandalyede.
S: Hatta ne kezzabı seni direk kendi tükürüğümle boğucam! Yalvarıcaksın bana! Yaptıklarının hesabını ödüceksin!
diye bağırdım son ses.
Bağırmamla birlikte odaya iki kişi girdi.
Y:Sakin ol güzelim.
Q:Şimdi seni çözücez. Ama uslu durucaksın!
S:Tabi tabi.
diye güven verdim onlara. Biri ellerimi biri de ayağımdaki ipleri çözdü. Tam o anda ayağımı çözene hızlı bir tekme savurdum. Ve kapıya doğru koşmaya başladım. Ellerimi çözen adamı unutmuştum tamamıyla. Sonra kapıda nöbet tutan adamları.
Adamlardan biri beni belimden yakaladı.
S:Bırakk!
diye develenmeye başladım. Ama terörist bildiğiniz 3 katım kadar bir şey.
Q:Debelenmeyi kes!
diye bağırdı.
S:Sana ne lan!
diye bağırdım develenmeye devam ederek. Beni tutan teröristin eline tırnağımı batırdım. Acıdan elini çekti ve ben yine kaçma girişiminde bulundum. Ama başka bir terörist saçımdan tutup beni yere fırlattı. Kafamı sertçe yere vurdum.
Başka bir terörist ise saçımdan tuttuğu gibi kaldırmaya çalıştı.
S:Bir daha bana dokunursan senin beynini kemiririm!
diye çemkirdim.
X:İçeri alalım beyler.
diyince korktum. İçeri derken umarım kötü bir şeyden bahsetmiyordur. Her türlü işkenceye katlanabilirdim ama bana dokunmalarını kaldıramazdım.
Terörist hala saçımı bırakmamıştı. Saçımla birlikte ben de gidiyordum mecburen. Odaya girince saçımı bıraktı beni ileri itti ve kapıyı arkamdan kapadı.
Dört duvar arasında kalmıştım yine. Yine o küçük kız çocuğu vardı. Güçsüz, çaresiz, yalnız...
Acılarla baş etmeyi susmak sanan küçük kız çocuğu...
Nefes al nefes ver...
Burda çıkmanın bir yolunu bulmak zorundaydım. Etrafa bakındım ama karanlıktan başka bir şey gördüğüm yoktu.
O anda beyaz ışık gözümü aldı. Başımı kapı tarafına doğru çevirdim. O teröristler geri gelmişti.
Üstüme yürüdükçe bende geri adım attım. En son sırtım duvara çarptı.
X:Şhh! Direnmek yok! Daha yeni başlıyoruz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME ON!
FanfictionOperasyon için üniversite öğrencisi rolüne bürünmüş 4 asker... Sevgililerini bu operasyonda yalnız bırakmayan 3 cesur kız... Hiç bir şey bilmeden aralarına katılan ama olayların merkezinde olan 1 kız... And GAME ON!