(SU)
B:Suu! Nazlıı! Hadii kalkınn!
diye tepemde bağırdı.
S:Seramoni de yapcak mısın bebeğim?
N:Yoksa kalkmayız bak(!)
diyip güldü.
E:Bi rekor kırdık da demin. Farkettin mi Bahar?
S:Ne rekoruymuş o?
B:İlk defa bir kez bağırmamla kalktınız.
E:Bunu kutlamalıyız.
diyince dil çıkardım. Eylemde Nazlı'nın başındaki yastığı bana fırlattı.
E:Külkedileri kalkın artık!
N:Hee tabe tabe(!)
Nazlı bi anda kendini yerde buldu.
S:Oha çüş! Yazık kıza!
diye bağırdım.
E:Yatmaya devam edersen senin başına da gelicek.
diyince yataktan kalktım. Üstüme bir şeyler geçirdim. Nazlı da tuvaletteydi bu sıra.
İçeriye geçtiğimde bizim erkekler salona yayılmış vaziyette oturuyordu.
Fey:Günaydın sevgilim.
S:Günaymadın sevgilim.
diyip somurttum. Ellerimi tutarak karşılık verdi.
N:Herkese merhaba. Okula ise sıçıyım!
diyip farklı bir giriş denemesinde bulundu.
S:Olmadı bu.
N:Bir dahakine artık(!)
diyince güldüm.
Y:Hadi gidelim.
N:Hayde gidelum hayde gidelum hayde hayde gidelumm...
diye evin içini inletmeye başladı. Çare olarak Ateş'e baktım. Keyfi yerinde gibiydi.
F:Sustursana sevgilini bakcağına.
A:Ne güzel şarkı söylüyor sevgilim.
N:Hep kıskanıyorlar o yüzden yapıyorlar.
B:Biz mi?
Y:Baharcım siz bu Nazlı hangi taraftan kaldırdınız?
E:Sol sanırım Yavuz.
F:İyi bok yediniz.
diyip hafifçe 'yandık' sırıtışı attı.
S:Hadi Nazlı!
diyip Nazlı'yı kapıdan ittim. Okula doğru yürüdük. Kapıdan girerken birinin bana çarpmasıyla sarsıldım. Bana çarpana baktığımda bir çift orman yeşili göz beni karşıladı. Gözleriyle bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi ama bir şey anlamamıştım.
Fey:Su?
S:Ge-Geliyorum.
diye kekeledim. Sanırım bir şey anlamadığımı anlamıştı. Saat'in 9 olmasıyla sınıftaki yerimizi aldık.
1.30 saatin sonunda ders bitmişti. Tabi biz de bitmiştik.
A:Beynim, ses 1,2,3. Ses...
N:Sevgilim iyi misin?
Fey:Kısa süreli devre yanması.
S:Adı gibi yandı işte.
diyince güldük.
A:Beyin bırakmadı adam.
diye söylendi. Sınıfta Kaktüsten başka kimse kalmamıştı. Ve Nazlı yine insanseverliğini gösterip;
N:Selam.
dedi Kaktüse doğru. Ben ise ona dememiş olmasını umdum ama ona demişti.
Kaktüs:Selam.
N:Ozandı dimi?
O:Evet.
N:Ben Nazlı.
O:Memnun oldum.
S:Hadi Nazlı gidelim.
N:Yeni insan tanıyalım azcık.
A:Nazlı hadi.
N:Sevgilim kıskanma!
diyip güldü. Benim ise bütün vücudum kasılıyordu. Feyzullah ise tepkisizdi. Kapının orda gelmemizi bekliyordu.
A:Neyse birader görüşürüz.
diyip çıktık sınıftan.Bir bahane bulup Ozan ile konuşmam gerekiyordu.
S:Ya uff!
Fey:Ne oldu?
S:Bilekliğimi unutmuşum sınıfta siz gidin.
N:Tamam. Al gel. Kantindeyiz biz.
S:Tamam.
diyip yanlarından uzaklaştım. Sınıftan içeri girip kapıyı ardımdan kapadım.
S:Senin burda ne işin var?
O:Seni gözetlemeye geldim.
S:Onun emri mi?
O:Evet. Ama hakkında henüz bir şey demedim. Önce bu okuldaki başka şahısları imha etmem gerek.
S:O ne demek? Okulda o adamın emrinde olan birileri daha mı var?
O:Evet. Üstelik neye benzediklerine dair bir bilgim de yok.
S:Sen de o adamın emrinde çalışıyorsun, nasıl olmaz?!
diye istemsizce bağırdım.
O:Şşşh! Değişik bir sistem kurulu.
S:Ne gibi bir sistem.
O:Burda anlatamam. Görürlerse hemen ona yetiştirirler.
S:Şimdi!
O:İnatçı olmak zorunda mısın?!
S:Evet!
O:En başımız o terörist. Ve o teröristle konuşan sadece 1 kişi var. O 1 kişinin ise bir sürü kolu var ama kimse kimsenin varlığından haberdar değil.
S:İşçi sınıfı gibi bir durum mu söz konusu?
O:Evet.
S:Sen hangi sıradasın?
O:O 1 kişiyle iletişime geçen kişinin grubundayım.
S:Anlamadım. Kaç tane basamak var?
O: 7 basamak kadar bir şey.
S:En altta askerler var. Sonra o askerleri yöneten bir kişi var. Peki ya sonra?
O:O askerleri yönetene asker lideri diyelim.
S:Tamam.
O:3. Basamakta o asker liderlerinin bir kaçının toplamı var. O toplamı idare eden de bir kişi var.
S:4. Basamakta ise o toplamı idare eden kişilerin bir kaçı var ve onlardan bilgi alan yine bir kişi var. Sonra 5. Basamakta yine bir lider var ve yine alt tabakanın bir kaçının toplamını idare ediyor.
O:Evet, doğru. 6. Basamakta ise o adamla konuşan tek kişi var. Ve 7. Basamak ise o adam.
S:Sen kaçıncı basamaktasın?
O:4. Basamaktayım.
S:Ama sen sadece sana bilgi verenleri tanıyorsun?
O:Evet. Askerlerin ne yaptığı Asker liderini etkiler beni değil.
S:Ama onların hepsinden sorumlusun.
O:Öyleyim.
Bunun üzerine sessiz kaldım.
O:Bak eğer onlara yanlış bilgi verdiğimi anlarlarsa her şey daha kötü olur. Yani benim bu okuldaki diğer teröristleri bulmam gerek.
S:Çünkü diğerleri de grup başkanlarına yetiştiriyor eğer iki grubun dediği de uyuşmazsa senin yalan söylediğin anlaşılır.
O:Aynen.
Tam bir şey dicekken kapı aniden açıldı.
N:Su? Nerde kaldın?
S:Bilekliğimi bulamadım.
diye cevap verdim ama pek inanmışa benzemiyordu. Bir bana bir de Ozana bakıyordu. Ozan ise sonra konuşuruz gibisinden işaret yaptı.
Nazlı ile dışarı çıktım. Ozanın dedikleri kulağımda çınlıyordu.
N:Ne konuşuyordunuz?
S:Havadan sudan.
N:Su?!
S:Nazlı, bugün toplantı saatinde anlatırım ama öncesinde değil.
dedim beni anlayışla karşılaması için. Kantine gelip bizimkilerin yanına oturduk.
Okulda kim bilir daha kaç tane terörist vardı? Hepsi de bilgileri alıp yetiştiriyordu ve bu benim güvenliğimi hiçe saymaktı. Artık hiç bir yerde güvende değildim.
Ozanın dediği teröristleri bulmak için etrafa bakındım ama hepsi öğrenci gibiydi.
Etrafa yeniden bakındım. Kim olabilirdi?
Yaşadığım olayları gözden geçirdim. 1. Dönem sonu Balo gününü bilen biriydi. Sonra tatile gittiğimizi bilen biriydi. Hangi mahallede oturduğumu bilen biriydi. Ama kimdi? O kavgayı izleyip benim Burakla gitceğimi gören ve bilen kimdi? Kimdi?
diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Sanki cevabı biliyormuşumda konuşamıyormuşum gibi bir histi.
Düşüncelerimden Deniz'in sesiyle ayrıldım.
Deniz:Selam.
dedi ve tayfasıda yanındaydı.
Deniz ve tayfasını hiç bu kadar yakından incelememiştim. Sanki tanıdık bir şeyler varmış gibiydi ses tonlarında. Ama nerden tanıdıktı? Her anımı bilen kim vardı bu okulda? Kimle daha yakındım bizim grup dışında? Hiç kimseydi. Hiç kimseyle gereksiz yakınlık kurmamıştım. Ama nerden biliyordu?
Düşünceler susmak bilmiyordu. Sürekli bir yeni şüphe ekleniyordu. Susmak yerine çoğalıyorlardı. Gerçek ve yapay sesler yine birbirine giriyordu.
İrem:Su?
diye seslenmesiyle derin bir nefes aldım. Sesleri ve yüzleri şimdi daha tanıdıktı ama nerden olduğunu çıkaramıyordum.
Melisa:İyi misin?
S:Gitmemiz gerek. Hadi!
dedim aceleyle. Çünkü daha fazla burda duramazdım. Kriz anımdan birini yaşıyordum. Ayağa kalkmak için yeltendiğimde dengemi kuramadım. Bir elin yardımıyla son anda toparladım.
Anlamışlardı.
N:Hadi gidelim.
gibisinden bir şeyler geveledi. Sevgilim yardımıyla okuldan dışarı çıktım.
B:Su iyi misin?
diye sordu.
Şimdi her şey daha anlamlıydı. O komşu kızlar bizi gözetlemeye gelmişti. Nazlı'yı o derin dondurucuya onlar sokmuştu. Yavuzların eve onlar girmişti. Etrafı onlar karıştırmıştı ama aradıklarını bulamamışlardı.
B:Su sakin ol!
S:Tamam.
dedim güçlükle. Ama ne halde olduğumu bilmiyordum.
Sokak sesleri, bizimkilerin sesleri, arabaların sesleri, düşüncelerimin sesleri birbirine girdi. Hiç bir şey duymuyordum boğuntudan başka. Görüntü yine değişiyordu. Tıpkı Narnia Günlükleri filmindeki tren sahnesi gibi. Gerçek dünyanın yerine yapay bir dünya yer alıyordu ve yapay gerçeklikten çıktıktan sonra her şey kaldığı yerden devam ediyordu. Boğuntu vardı. Diğer hiç bir şey yoktu. Her şey 'önceye' aitti. Yeni hiç bir şey yoktu.
Görüntü de o komşu kızları vardı. Başımdaydılar.
Deniz:Bak canım, bir kez daha tekrarlamak istemiyorum!
Melisa:Nasıl açılcağını biliyorsun! Söyle!
Neyden bahsettiklerini anlamamıştım. Bir hazineden mi bahsediyorlardı?
İrem:Söylemicek. Belgeler o çantanın içinde kaldı. Bizde tıpkı diğerler gibi ölücez!
Ağzından bir şey kaçırmıştı. Ve kendilerince önemsiz olduğunu düşünüyorlardı ama çok önemli bir bilgiydi bu.
Leyla:Yarın farklı bir grubun yanına gidiceksin! Orda sana daha fazla eziyet ederler güzelim!
dedi ve elindeki iğneyi boynuma doğru yaklaştırdı.
Aniden gözlerimi açtım ve doğruldum. Sanki biri beni dürtmüş gibiydi. Gözlerim etrafı taradı. Odamdaydım. Boynumda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Artık biliyordum. Kimlerin hain olduğunu biliyordum.
S:Bahar!
diye bağırdım. Daha bağırmadan kapı açılmıştı. Hepsi kapıda nöbet tutuyordu.
E:İyi misin?
S:Buna ne cevap vermem gerektiğini bilmiyorum.
dedim sırıtarak.
N:Başın ağrıyor mu?
S:Evet, biraz ama önemli olan bu değil.
Y:Kötü bir haber mi?
S:Kişiye göre değişir. En son ne oldu?
F:Seni okuldan çıkardık. Sokak ortasında bayıldın.
S:Çığlık falan?
B:Hayır. Sadece titriyordun. Ve kendi kendini bayılttın.
S:İyiymiş.
Fey:Ozanla ne konuşuyordun?
diye sorunca dondum.
A:Dayıoğlu bunun sırası değil.
N:Sayıklıyordun.
S:Denizler!
E:Evet. Ama cümlenin devamı ne?
S:Onlar işte. Okulda bizi gözetleyenler. Birinci dönemden beri okuldaydılar 2. Dönem daha yakın olmak için buraya taşındılar.
Y:Nasıl?
S:Deniz, Melisa, İrem,Leyla. Nazlı'yı o derin dondurucuya tıkan onlar, sizin eve giren onlar!
F:Onlar terörist yani.
S:Evet!
İnanıp inanmadıklarını anlamamıştım.
Fey:Ne hatırladın?
S:Bir belgeden konuşuyorlardı. Bir dosyanın içindeymiş. Onun nasıl açılcağını soruyorlardı.
E:Soranlar Deniz miydi?
S:Evet. Bir de ölmekten bahsediyorlardı.
Y:Nasıl?
S:Bilmiyorum. Diğerleri gibi bizde ölücez dedi İrem.
F:Diğerleri gibi derken?
A:Dayıoğlu?!
dedi telaşla. Fethi Ateş'e baktı ve;
F:Hay ben sıçıyım. Komutanım?
Y:Noldu?
A:Komutanım, 1. Dönem Eylem ve Fethi'nin gittiği özel akşam yemeği sırasında olanlar.
Y:Nolmuş o kısma?
F:Ateş ve bende o adamları ölü bulmuştuk bir kurşun izi falan yoktu üzerlerinde.
A:Ya bu kızlarda ölürse aynı şekilde?
B:Zehir etkili olabilir.
S:Bilen birini biliyorum.
dememle herkes bana baktı.
N:Ozan?
demesiyle kafamı salladım.
A:Ne Ozan'ı ya?
S:Sevgilim, Ozan hani şu bizi o evden kurtaran şahsın ta kendisi!
Fey:Ben anlamadım.
S:Şöyle izah ediyim, Ozan aslında bizden yana. Bana her şekilde yardım ettiğini hatırlıyorum. Hatta geçen benim yerimi Feyzullah'a bildiren de oydu. Size bildiren de Ozandı. Ama bir nedenden dolayı onların yanında bulunuyor.
A:İyi biri aslında?
S:Evet ama bir şey var ve o şeyi söyleyemiyor.
Y:Ne var?
S:Bunu benim hatırlamamı istiyor. Eğer kendisi söylerse bir çok kişinin ölceğini söyledi.
Fey:Sınıfta da bu mevzuyu konuşuyordunuz?
S:Tam olarak değil. Okula neden geldiğiyle alakalı.
dedim ve Ozan ile aramızda geçen tüm konuşmayı bizimkilere aktardım.
Fey:Komutanım ne yapıcaz?
Y:Çaylak sen hemen Erdem Yarbay'a haber ver. Karabatak sende camdan bak, geliyorlar mı diye. Fethi silahını hazır tut.
S:Bir şey daha.
dememle yine bana baktılar.
S:Beni bir şey hatırlarken görmediler dimi?
E:Hayır. Neden?
S:Ozan demişti de.
N:Ne demişti?
S:Benim hatırladığımı o teröristlerden herhangi bir bilmemeliymiş.
Fey:Neden?
S:Bilmiyorum. Onu söylemedi.
Kapı zilin çalmasıyla herkes titredi. Yavuz ve Fethi kapıya bakmak için önden hareket etti. Feyzullah ve Ateş ise bizimleydi. Kapı zili bir kez daha çaldı ve kapı gıcırtısıyla son buldu.KİTAP ÖNERİSİ:
Söz fanları için yeni bir kitap daha çıkmış. Okumadıysanız mutlaka okuyun derim. Daha 1. Bölümü yayınlanmış ama o da karakter analizi.Kurgusu güzele benziyor. Tavsiye ederim. Ben ekledim bile kütüphaneme☺️Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim😘😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME ON!
FanficOperasyon için üniversite öğrencisi rolüne bürünmüş 4 asker... Sevgililerini bu operasyonda yalnız bırakmayan 3 cesur kız... Hiç bir şey bilmeden aralarına katılan ama olayların merkezinde olan 1 kız... And GAME ON!