İŞKENCE

1.3K 90 51
                                    

Yeni bölümm geldii☺️ İYİ OKUMALAR❤️
NAZLI)
Su'yun aramasının ardından 3 gün geçmişti. Ondan sonra bir daha da haber alamadık kendisinden. Nerde diye sormaktan gözümüze uyku girmiyordu.
Bahar'ın omzuna yaslanmış bir şekilde duruyordum. Eylem de Bahar'ın diğer omzuna yaslanmıştı. Herkes kendi düşünceleri içinde boğuşuyordu.
N:Sence buldular mı?
E:Umarım. Yani telefon sinyalinin geldiği yer Tuzla.
B:Tuzla da ama bir inşaatta sinyal!
N:O zaman niye tekrar aramadı?
E:Bilmiyorum. Belki kaçması gerekti belki telefonu düşürdü. Bilmiyorum.
B:Ben dayanamıyorum, Yavuz'u arıcam.
E:Bahar, onlar haber verirler.
N:Eylem haklı. Şimdi rahatsız etmeyelim.
dememin üzerine kapı çaldı. Ve evde bir ilk yaşanarak kapıya bakmaya 3'ümüz koştuk. Kapı önünde bu halimize gülmüştük. Aynı anda kapı koluna uzandık. Su'yu bulduklarını sanıyorduk. Kapıyı açtığımızda sadece 4 erkek gördük. Belki arkalarındadır diye kafamı uzattım. Ama yoktu. Ateş anlamıştı. Ellerini belime doladı beni kendine çekti.
B:Su...?
Y:İnşaatın orda değil.
dedi kuru bi sesle.
E:Nerde?
Fethi bilmiyoruz gibisinden bi işaret yaptı.
N:Ateş...?
A:Buluruz.
dedi hafiften güven verip. Ama kendisi de emin değildi.
N:Hiç bi iz...?
Y:Yok.
Fey:Sadece telefonu var. Bir de 2. Kattan aşağı uçmuş ölü bir terörist.
O kadar nefretle söylemişti ki son cümleyi, ölmeyi değil de işkenceyi hakediyormuş gibiydi terörist.
Bahar ayağa kalktı.
Y:Nereye?
B:Su'yu aramaya.
F:Yenge! Saçmalama! Otur oturduğun yerde. Bir bela daha kaldıramayız!
E:Baharcım çok haklısın. Yürü Nazlı!
N:Ben varım!
diyip kızlarla birlikte odaya gittik.
Y:Biz kime diyoruz?!
A:Kelebek bi sakin olun. Siz evde oturun biz ararız, buluruz Su'yu.
Fey:Ko-
Y:-Hem Su nerde, kiminle bilmiyoruz. O adamın neler yapabilceğini de bilmiyoruz. Sizin gelmeniz tehlikleli!
diye bağırdı kapıdan. Ama kızlar olarak tınlamadık.
B:Yavuz biz Karabayırdan geliyoruz farkındaysan!
Y:Bu gerçek, buranın da Karabayır kadar tehlikeli olduğunu değiştirmez!
N:Enişte çenenizi hiç yormayın!
E:Geliyoruz!
F:Nereye geliyorsunuz, affedersiniz?!
E:Su'yu aramaya!
F:Nah gelirsiniz!
E:Geliyorum!
Fey:Ko-
F:-Gelmiyorsun!
E:Geliyorum!
N:Geliyoruz! Bu konu burda bitti. Nokta!
A:Nazlııı! Tehlikeli diyoruz! Teröristlerin elinde silahlar olcak, sizi mi koruyalım onlara mı karşılık verelim?!
N:Biz kendimizi koruruz Ateş!
Y:Burda kalıyorsunuz!
B:Su bizim de arkadaşımız! 3 gündür elimizden bir şey gelmiyor zaten. Bu canımızı daha çok sıkıyor! Bir şeyler yapmak istiyoruz!
Fey:Ko-
Y:-Bahar haklısınız ama böyle tehlikeli yerlere gelerek, birşeyler yapmak yerine daha çok Su'yun başını belaya sokcaksınız!
N:Nerden biliyorsun belaya sokcağımızı, belki de kurtarıcaz?!
A:Komutanım bunlar tam inat!
N:Saol canım!
Fey:Komutanım!
diye gürledi odada. Sabahtan beri bir şey demek istiyordu ama lafı kesiliyordu sürekli.
Y:Söyle Çaylak!
Fey:Erdem Yarbay'ım arıyor!
A:Neden ki?
Y:Açalım isterseniz beyler(?)
F:Pardon komutanım!
Y:Alo,Erdem Yarbayım?
dedi ve durakladı belli bir süre. Sonra yüzü dondu adeta. Gözleri açıldı. İlk önce Ateşlere baktı sonra Bahar'a. Sanki kötü bir şey varmışta nasıl söyleyeceğini bilemiyormuş gibiydi.
(YAVUZ)
Erdem Yarbay'ın dediği karşısında kanım dondu. Önce Fethi'lere baktım. Sonra Bahar'a. Onlara bu haberi nasıl vericeğimi düşündüm ilkin.
B:Yavuz?
Y:Emredersiniz, komutanım!
diyip telefonu kapadım. Bizimkilere doğru döndüm.
F:Komutanım ne olmuş?
E:Yavuz bi sıkıntı yok dimi?
Sıkıntı mı? Sıkıntıdan daha büyüğü vardı şuan!
B:Yavuz?
diye seslendi tekrardan. Ama Erdem Yarbay'ın sesi daha şiddetliydi kulaklarımda.
B:Yavuz, iyi misin?
diye yeniledi.
Gözlerimi daldığım yerden çektim. Bahar'a baktım.
Y:İyim yok bir şey.
N:Babam ne dedi?
Y:Önemli bir şey değil!
N:Yavuz babamı arar gerçeği öğrenirim!
Y:Önce bizimkilerle konuşmam gerek.
E:Burda söyler misin?!
B:Yavuz ne oldu?
A:Komutanım bi sıkıntı mı var?
Ateş'e doğru eğildim.
Y:Su Karabayırdaymış!
A:Nasıl?!
diye bağırdı.
N:Ateş! Ne olmuş?!
Ateş öksürdü cevap vermek yerine. Bu haline hafiften sırıttım.
Y:Allah'tan istihbaratçısın! Ağzında bakla ıslanmıyo!
A:Komutanım aniden diyince şey oldu.
F:Nolmuş?
A:Dayıoğlu Su Karabayırdaymış.
diye pat diye söyledi.
N-B-E:Ne?!
Y:Olum öyle pat diye söylenir mi?!
F:Bari alıştıra alıştıra söyleseydin.
N:Onlar nerden biliyormuş?!
A:Onu bende bilmiyorum. Yavuz bana söylemedi henüz!
Y:Onu da söyliyim herkese yay sonra(!)
A:Komutanım ağzımdan şey etti o.
Fey:Komutanım, Erdem Yarbay'ım nerden biliyormuş?
Y:Canlı yayın yapmış. Sonra bi kaç askeriniz eksik, tamamlanınca tekrar ararım diyip kapamış.
F:Nasıl canlı yayın yapmış?
Y:Bilmiyorum. Ama hemen Karabayır'a gitmemiz gerekiyor!
A:O pezevengin elinde yani?
N:Kesin bir şey yaptı!
A:Sakin olun!
B:Nasıl sakin olalım ya?! Su o adamın elinde. Kim bilir ne ilaçlar vermiştir?!
Y:Bahar, bulucaz tamam mı?
F:Ama açığa çıkmış oluruz.
Y:Bi çaresini buluruz avcı!
A:Hep bi çaresini bulmadık mı dayıoğlu? Bunu da sağ salim atlatırız.
E:Biz de geliyoruz!
Y:Mecburen gelceksiniz. Burda yalnız bırakamayız sizi!
N:Tamam. Eşyalarımızı hazırlayalım-
A:-Nazlı hemen çıkıyoruz. Eşyayı falan boşver!
diyip Nazlı'nın elinden tutup önden çıktılar. Bende Bahar'ın elinden tuttum. Ve Ateşleri takip ettim.
(SU)
S:Yaa tamam. Bi odaya kaptıyorsun iyi hoş ama niye sandalyeye bağlıyorsunuz ki? Yani duvara kafa mı atıcam?!
diye bağırdım. Belki bu sefer sesimi duyarlardı.Malum o terörist beni duvara yasladıktan sonra bir kaç cam parçasını vucüduma batırmıştı, bende buna karşılık teröriste yumruk atmıştım. O yüzden beni bi odaya kapatmışlardı.
S:Bi takvim falan getirin bari(!) Hangi günde olduğumuzu bile bilmiyorum!
diye bağırdım.
Sonunda biri kapıyı açtı.
Q:Manyak mısın kızım sen?!
diye sordu.
S:Beğenemedin mi?!
Q:Farkındaysan elimde silah var ve senin dediğin şeylere bak! İstesem saniyesinde öldürürüm seni!
diye de tehdit etti.
S:Öldür o zaman! Neyi bekliyorsun?!
Q:Emri bekliyorum!
S:Hani istediğin zaman sıkabilirdin ne emri?! Bu kadar ezik misin?!
Q:Kes sesini!
S:Ne oldu da deminki havana?! Demek bir hizmetçisin! Demek ki neymiş istediğin zaman istediğini yapamazmışsın! Demek ki neymiş, sen bir Köleymişsin!
diye bağırdım. Adam sinirle yumruğunu sıktı ve karnıma geçirdi bi tane. Yumruğun etkisiyle sandalye yere düştü. Sonra karnıma tekme attı. Acıdan iki büklüm olmuştum ama yine de bağırmadım. Acımı içimde yaşadım.
Q:Sen de burdasın! Bizim tutsağımızsın! Haddini biliceksin!
S:Ben senin tutsağın değilim!
diye bağırdım.
Q:Öylesin!
diyip saçımdan tutup sandalyeyi doğrulttu. Elleri hala saçımdaydı. Ve yüzüme doğru yaklaşmaya başladı.
Q:Dudaklarının tadını merak ediyorum.
dedi pis bir gülümseme ile!
S:Ben de yüzüne tükürmekten keyif alıyorum!
diyip teröristin yüzüne tükürdüm.
Q:Bunun hesabını vericeksin!
diye bağırdı. Ve tam öpücekken kapıda başka bir Terörist belirdi.
W:Seni çağrıyorlar!
diye seslendi.
Q:Tam da zamanında. Beklesinler!
S:Siktir git!
diye bağırdım.
Q:Bi gün sende deneriz!
diyip arkasına dönüp yanımdan uzaklaştı. Ve kapıyı da arkasından kapadı. Yalnızlıkla yine baş başaydım.
Da demin yaşadığım olay yüzünden titriyordum. Bunların bu kadar ileri gidiceğini tahmin etmiyordum. Ama en azından bir şey olmadan atlatmıştım.
Aradan kaç saat geçtiğini bilmiyorum. Ama iki terörist tekrardan gelmişti. Da demin beni öpmeye çalışan teröristin yüzü morarmıştı.
W:Uslu dur!
diye komut verdi. Ellerimi açtı. Diğeri de ayağımı açıyordu. Sonunda serbestim.
Q:Kaçmayı aklından bile geçirme!
dediği bileğimi tutmuş bir şekilde.
S:Bakıyorum da yüzün mos mor. Kim yaptıysa ellerine sağlık!
Q:Birazdan senin teninde böyle olucak!
diyip bıyık altından güldü.
S:Seninki kadar kötü olamaz!
diyip lafı soktum. Bana kötü kötü bakıp kolumdan sürüklemeye başladı.
S:Ben de yürüyebilirim heralde! Ayaklarım var görüyorsun değil mi?!
diye çıkıştım.
Q:Sesini keste yürü!
diye bağırdı. Bende cevap vermedim. Zaten şu durumda kaçamayacağımında farkındaydım. O yüzden teröristlerin beni yönlendirdiği yere doğru yürüdüm. Tabiki yavaş bir biçimde. Sonuçta karnıma attığı tekme karnımı ezmişti ve hala acıyordu. Yürümekte zorluk çekmem normaldi yani.
X:Yatırın!
demesiyle teröriste baktım. Aklımdan geçeni yapmazdı umarım. Sakin ol Su!
X:Noldu korktun mu?!
S:Ay, sorma! Çokk(!)
diye dalga geçtim.
S:Ya bi kere, bu sakal ne ya(!) bi beyaz çarşaf geçirip hayalet taklidi yapsan daha korkunç olurdun(!)
diye de ekledim. O ise sinirle bana baktı.
X:Bağlayın!
demesiyle beni tutan teröristler beni yatırdı.
S:Bi saniye bi saniye.
diye söylendim.
X:Yine ne oldu?!
S:Ya şimdi, işkence partından önce sizin sorularınızı sormanız gerekmiyor mu?
X:Ne gibi bir sorudan bahsediyorsun?!
S:Hani filmlerde olur ya, bir soru sorarlar. Adam cevap vermezler. Bunun üzerine işkence yaparlar. Benim sorum ne?! Onu soruyorum size!
X:Anlatmıcaksın ki zaten! Neden soralım?
S:Valla tebrik ederim. Gayet mantıklı bir açıklama.
dedim. Amaç teröristleri şaşırtmaktı. Ve gayette başarılı olmuştum. 'Bu manyak ne diyo?!' gibisinden bakıyorlardı. Bu hallerine gülmüştüm. Herkes anlamsız bakışlarıyla beni süzüyordu.
S:Bu kadar mallık fazla ya(!) Bu şekilde yaşarken zorluk çekiyor musunuz?!
diye bağırdım. Ben onları oyalamaya çalışırken teröristler beni sehpa gibi bir yere bağlamıştı bile.
Ameliyathane malzemeleri gibi bir şey çıkardı. O masanın üzerinde bir sürü keskin madde vardı.
Bir tane malzemeyi aldı eline. Ve döndürdü parmaklarının arasında. Ve hafiften sırıtıyordu.
S:Bi saniye, dilek hakkım noldu?
diye sorarken karnımda bir yanma hissettim. Ellerimle ipleri kavradım ve dişlerimi sıktım. Tek bir inleme çıkmamıştı ağzımdan.
X:Daha ne kadar sıkıcaksın dişini? Sadece Dur demen yeterli!
S:Desene o zaman, sabaha kadar burdayız!
X:Sadece Dur diceksin, ne var bunda?!
S:Ben Türk Kadınıyım! Vatana ihanet edenlere istediklerini vermem! Canımı veririm ama istediklerini vermem!
diye bağırdım.
X:O zaman canını vericeksin!
S:Ben olsam soruyu sorarım!
X:Nerde saklıyorlar?!
S:Neyi?!
X:İstediğim cevap sende değil!
S:Benle niye konuşuyon o zaman?!
X:Senle konuşmuyorum!
Dediğini anlamamıştım. Etrafa bakındım. Bu seferki yanma hissi kolumdaydı.
X:Ee Mehmet Komutan, söylicek misin?!
Mehmet Komutan mı? Bunlar onu nerden tanıyorlardı? Mehmet Komutanımda mı burdaydı?!
S:Ulan! Si***im seni! Naptın lan?! Naptın ona?!
diye debelenmeye başladım.
Beni omuzlarımdan tuttu.
X:Şhh! Sakin! Burda değil kendisi ama ağırlamak isterim!
Bu biraz daha sakinleşmemi sağladı. Mehmet Komutan benim dedemle görev yapmıştı. Bir nevi dedem gibiydi. Yanında büyümüştüm ve ona bir şey olmasını kaldıramazdım.
Onun hayali geldi gözüme. Beni bu şekilde görüyorsa  üzülmüştür kesin. Hatta üzülmek ne kelime yıkılmıştır. Güçlü olduğumu göstermek zorundaydım. Yani canımın yanmadığını anlatmalıydım.
S:Bu çok faydalı olmuyor ha ne dersin?
X:Öyle mi?!
S:Senin şu ilaçlarından yok mu? Böyle kafa patlatıcı!
X:Yolda! Geliyor. İdare ediver!
diyip bacağıma sapladı makası.
Acıdan bütün kaslarım gerilmişti ama çığlık atmak yerine güldüm. Evet yanlış duymadınız güldüm! Yani kahkha attım hatta.
W:Abi bu manyak çıktı?!
S:Onu herkes diyo ya? Siz de daha orjinali yok mu?!
X:Mumu getir!
Bu kadar yandığım yetmezmiş gibi bir de mumla mı yakcaktı(?) Psikopat çıktı iyi mi(?)
Bi de bana manyak diyorlar(!)
X:Şimdi bu mumla ne yapıcaz biliyor musun?
S:Bilmem. O kadar hatırladığımı sanmıyorum.
dedim gülerek.
X:Tişörtünü açabilir miyim?
S:Bana dokunduğun an geberirsin, bunu hatırlatmama gerek var mı?!
X:Hafiften açıcaz. Sandığın gibi bir şey değil.
dedi. Elindeki bıçakla tişörtümü v şeklinde kesti. Sütyenim gözükmüyordu. Bu iyi haber sayılırdı.
Elindeki mumu yaktı. Ve mum eridikçe göğüs tarafıma damlıyordu.
Mumun erimiş damlaları vücudumla buluştuğu her an yanıyordum. Bağırmak isteyipte bağıramıyordum.
X:Erdem Yarbay konuşucak mısınız?!
Ses yoktu. Ya da sadece o duyuyordu.
X:Kararlısın yani! Ama bak Mehmet komutan torunun gibi gördüğün Su Tekin elimizde can vericek! Bunu görmeye hazır mısın?!
S:Pardon? Kim ölüyor?!
Sırtımı döndürdü. Ve mumu sırtımda eritmeye devam etti. Her bir mumun bedenime düşmesiyle yeni bir hayal kurdum. Dedemi burda hayal ettim mesela. Yine yanımdaydı. Bana destek oluyordu. Yine masallar okuyordu bana.
Sonra hiç görmediğim babamı hayal ettim. Neye benzediğini çizdim hayalimde. Tıpkı diğer çocukların babalarının yaptığı gibi beni omzuna alışını hayal ettim.
Ve hayallerim yeşil gözlü çocuğun sesiyle bölündü!
Yeşil Gözlü Çocuk(Y.G.Ç):NOLUYO LAN BURDA!
diyip başımdaki teröriste bir yumruk attı!

Arkadaşlar, elimden geldiğince hızlı yazıp hızlı bölüm atıyorum. Nerdeyse her gün bölüm atıyorum. Hatta size söz verip zamanında yetiştiremediğim için günde iki bölüm yazdığım bile oldu.Sadece şu son 1 haftada bölüm atmadım. Ve onu da önceki bölümde sebebiyle birlikte belirtmiştim. Ve aradan bir hafta geçmeden, perşembe günü yeni bir bölüm atmıştım. Normalde benim 35. Bölümü bugün atıyor olmam gerekirdi ama sizi kırmak istemediğimden perşembe gecesi her şeyi bırakıp sizin için bölüm yazdım. Ve şuan da 'nihayet bölümü yazabildin' gibi yorumlar canımı sıktı. Çünkü benimde bir hayatım var. Ve bende sizin gibi okuyorum. Sınavlara giriyorum. 9 Nisan benim vizelerimin başlangıç tarihi. Ve benim şuan bu bölümü yazmak 3 saatimi aldı. Ben bu 3 saatimi çalışarak geçirebilirdim ama herkesin yeni bölüm isteği üzerine bu 3 saati hikayeme ayırdım. Bu hafta perşembe ya da cumaya kadar bölüm yayınlamayabilirim. Bunun nedeni ise vize sınavlarımın yaklaşıyor olması ve her öğrenci gibi son dakikaya bırakmış olmam. Yeni bölümlerin bu kadar seyrekleştiği için özür dilerim ama bazı yazarlardan fazla yazdığım konusunda da bana hak verirsiniz diye umuyorum. Bazıları var 9 aydır yazmıyor ve okuyucu sayısı 10 binleri geçmiş. Ve yorumlarında bu şekilde inciti kelimelere yer verilmemiş. Ben ise her gün yazmaya gayret gösterip 2 gün ara verdim diye özelden yazmadığınız hakaretler kalmamış. Üzgünüm ama benim de bir kırılma noktam var. Ve tabiki de böyle kişiler için 'Kitabı Final' yapmıcam. Gitsinler kenarda söylensinler🙄😌😃
Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederimm😘❤️ İlerleyen bölümlerde sırlar yavaş yavaş çözülmeye başlıcak😍

GAME ON!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin