(NAZLI)
Zil çalmıştı. Eylem kapıya baktı.Bende Bahar'ın sargısını sarıyordum.
N:Kimmiş?
diyip kapı tarafına doğru baktım. Gelenler babamlardı. Hafız abi, Aşık abi ve deli Mücahit.
N:B-Baba?
Erdem:Nazlı?
diyip bana sarıldı. Yerdeki cesetler hepsinin dikkatini çekmişti. Aşık abi cesetleri kontrol etti. Başını ölmüşler anlamında salladı.
H:İyi misiniz?
B:İyiz, iyiz.
Aşık:Yavuz komutanlarım nerde?
E:Su'yu bulmak için gittiler.
M:Su?
N:Bizim bi arkadaş.
B:Erdem Abi sizi hangi rüzgar attı buraya.
Erdem:Bir iki gün izinliyiz. Yavuzlarla konuşcak önemli meselelerimiz vardı. Telefonla da olmazdı konuşmak. Biz de ilk uçakla geldik.
M:Komutanım bizde Yavuz komutanlarıma yardıma gidelim mi?
Erdem:Bi arayalım. Durumlarını soralım. Ona göre hareket ederiz. Hanımlarda bize neler döndüğünü anlatsın.
B:Su kaçırıldı.
Aşık:Nasıl?
N:Bilmiyoruz. Sadece dün okulda maskeli balo vardı. Su aniden çıkmış heralde, sonra ardından da Feyzullah çıkmış. Detayları bilmiyoruz. Sadece Su'yu kaçırıldığını biliyoruz. Feyzullah'ta Su'yu bulmak için önden hareket etti. Yavuzlarda Feyzullah'ın ardından harekete geçti.
M:Ulan Çaylak! Bensiz mi yapılır bu?!
Erdem:Keşanlı!
M:Pardon komutanım!
Erdem:Aşık sen Yavuz'u ara!
Aşık:Arıyorum komutanım ama çekmiyor telefonları!
Erdem:Nereye gittiklerini biliyor musunuz?
B:Tuzla.
Erdem:Hafız?
H:Efendim Komutanım!
Erdem:Bölgeyi biliyor musun?
H:Biliyorum komutanım!
Erdem:Bizimkiler Su'yu bulmuşlarsa, araca ihtiyaçları olabilir. Sen bir araçla Tuzla'ya git. Yavuzları al buraya getir.
H:Emredersiniz komutanım!
E:Ben de geliyim Hafız Abi.
Erdem:Eylem, sen burda kal!
E:Peki!
Hafız Abi hazırlığını yapıp evden çıktı.
Erdem:Burda neler oldu peki?
B:Kapı çaldı. Bende Yavuzlar geldi diye kapıyı açtım. Karşımda silah tutan 3 terörist gördüm. Sonra bağladılar bizi.
M:Ne istiyorlarmış sizden?
E:Bizden olmayabilir.
M:Kimden?
E:Su'dan.
Erdem:Ne istiyorlarmış Su'dan?
N:Bilmiyoruz Baba. Teröristler evde 3 kişi kaldığımızı biliyorlardı. Eve geldiklerinde Eylem'i görmeyince paniklediler. Bizi de bağladılar. Su'yu almak için bizi kullancaklarmış. Su'yu bizimle tehdit ediceklermiş.
Aşık:İyi de neden?
B:Bilmiyoruz. Su sağ salim bi eve gelsin de sorarız ona.
E:Erdem abi siz ne konuşcaktınız?
Babam yanında taşıdığı çantadan bir resim gibi bir şey çıkardı. Resmi bize gösterdiğinde hepimiz gözlerimiz açmış bir şekilde tanıdık görüntüye bakıyorduk.
Erdem:Bu kızı konuşmaya geldik!
N:Baba iyi de bu Su!
Onlar da bizim kadar şaşkındı.
M:Anlamadım?
N:Mücahit Abi, bu sağ tarafta duran,mavi gözlü olan kızın adı Su. Bizim arkadaşımız olan. Şu an kaçırılmış olan Su!
Erdem:Yanındakini tanıyor musunuz?
B:Hayır. Ama ikizi olabilir. Baksana Erdem Abi çok benziyorlar.
M:Gökte aradığımız kızı yerde bulduk iyi mi(!)
E:Bu fotoğrafı nerden buldunuz?
Aşık:Karabayırda bir mekanda.
B:Mekan?
M:Ormanlık alanın içinde. Ev bayağı iyi saklanmış. Bu zamana kadar farketilmemesine şaşmamak gerek.
B:Ben Gökhan'ı arıyorum.
E:Aynen yaşananlardan haberi olmalı.
Erdem:Gökhan kim Nazlı?
N:Senin askerlerinden biri. Su'yun manevi abisi gibi.
Erdem:Karabayırda mı?
N:Evet Babacım.
Bahar Gökhan'ı arayıp uzun uzun konuştu. Olanları bildiği kadarıyla anlattı. Sonunda telefonu kapadı.
B:İlk uçakla geliyor.
Eylem, Bahar ve ben gözlerimizi hiç ayırmadan resme baktık. Hepimiz içinde bulunduğumuz olayı anlamaya çalışıyorduk? Su bizden ne gizliyordu? Bu adamlar ondan ne istiyordu? Aklımdan geçen daha binlerce soru... Hepsi cevaplanmayı bekliyor.
Gözlerim kapıya kaydı. Her an gelcekmiş gibi. Bir an kapıyı açıp yine delicesine hareket edicekmiş gibi. Sanki bütün bunlar yaşanmamış gibi devam edicekti. Ama gelicekti...
Ama kapıdan kimse gelmedi...
(ATEŞ)
Su'yun cırlamasıyla, kendimi sola attım. Ama kurşundan kaçamamıştım.
Y:Karabatak?!
A:İyim komutanım. Sadece bir sıyrık.
Avcı o sıra koluma bakıyordu.
F:Kurşun sıyırmış.
Fey:Abi iyi misin?
A:İyim iyim.
dedim nefes nefese.
A:Sadece bir sıyrık. Su tam vaktinde uyardı.
Y:Yürüyebilcek misin?
A:Evet komutanım. Kurşun sıyırdı sadece. Önemli bir şeyim yok!
Y:Karabatak yalan söylemiyorsun değil mi?
A:Hayır komutanım!
F:Komutanım, burdan bir an önce gitmeliyiz! Pusu kurmuş olabilirler. Mermimiz az, yanımızda sivil var ve yaralılarda var.
A:Dayıoğlu iyim ben. Yaralanmadım sadece bi sıyrık!
Y:Haklısın Avcı. Yanımızda sivil de var. Caddeye doğru yürüyelim.
S:Sivil mi? Pardon da ben sivil falan göremiyorum!
Y:Senden bahsediyorum Su!
S:Bi yere eğilsene!
dedi Çaylak'a doğru. Malum birbirlerine kenetliydiler. Su yerden bir şey aldı ve bize doğru gösterip;
S:Hiçte sivil değilim. Bak taşım var benim!
Bu kız ciddi mi bakışı attım Çaylak'a.
Fey:Komutanım pek de sivil sayılmaz. Silahlı adama kafa tutup özel taraflarına tekme falan atabiliyor. Biraz yetenekli gibi.
Y:Silahlı adama kafa tutmak mı?
S:Kafa tutmaktan kasıt ne?
Fey:Bilmem. Mesela taksici sana silah tutarken-
S:Anladım!
A:Dayıoğlu iki dakika tartışmadan durun. Komutanım gidelim mi?
Y:Dikkatli olun. Başınızı çok kaldırmayın!
A-F-Fey:Emredersiniz!
diyip yürümeye başladık. Bir iki adım yeni atmışken arkamdan Su mırıldandı.
S:Gelmedik mi?
A:Daha yeni yürümeye başladık farkındaysan.
S:İyi de benim bileğim acıyo.
Y:Ne yaptın bileğine?
S:Yok bişi olmadı. Yani kazada oldu. Önemli bişi değil.
Y:Yürüyebilcek misin?
S:Üzerine basamıyorum.
F:Çaylak! Sen Su'ya destek ol!
Fey:Tamamdır.
diyip Su'ya destek oldu.
S:Senin yaran nasıl?
A:Su önemli bir şey değil. Sadece sıyrık. Kurşun girseydi içine durum daha kötü olurdu.
Caddeye çıkana kadar konuşmadık. Caddeye çıkar çıkmaz gözlerim bir araç aradı. Kim bilir saat kaçtı? Gecenin bir vakti bu yok üzerinden çokta araç geçiceğini tahmin etmiyordum. Feyzullah ve Su kenara oturmuşlardı. Fethi taksinin yanındaydı. Yavuz komutanım etrafa bakınıyordu.
F:Komutanım, taksi harap olmuş. Çalıştırmamız imkansız!
S:Taksinin içinde çantam olcak benim.
F:Bekle getiriyim.
diyip taksiye doğru gitti. Bir kaç dakika sonra elinde çantayla geri geldi.
S:Ateş!
A:Efendim?
S:Yaranı sarıyım. Gel!
A:Sen yanında ilk çantasıyla mı dolaşıyorsun?
S:Hayır, sadece elbise için bir iğne iplik, bir de saç bandanası.
diye cevap verdi. Saç bandanasını koluma sardı.
S:Bu kanı biraz da olsa tutar.
Fey:Bu aracı nasıl bu hale getirdin baş belası?
S:Şeyi söylemiş miydim? Yanımda böyle sapık kişiler için biber gazı da bulunduruyorum.
Fey:Biber gazı sonucu mu bu hale geldi?
F:Yok artık(!)
S:Yani araç hareket halindeyken sıkmış olabilirim.
Y:Sana silah tutan birine araç hareket halindeyken biber gazı sıkıyorsun?
Fey:Komutanım size diyorum bu normal değil diye(!)
S:Ya ne yapsaydım? 'Vay delikanlı gönlüm vay! Sen bu kurşunu yine mi yedin?' Diye şarkı mı söyleseydim?
diyince kahkaha attım.
(FEYZULLAH)
Su'yun dediğine sesli bir şekilde güldüm. Su bana doğru yaklaşıp;
S:Teşekkür ederim.
dedi. Başını omzuma dayadı.
Fey:Ben varken kimse sana dokunamaz! Tamam mı?
S:Tamam.
diyince sırıttım hafiften. Korna sesi ile konuşmamız son buldu.Hemen önümüzde bir araç durdu. Komutanlarım silahlarını etkin hale getirdi. Ama araçtan inen kişiyle bir şok yaşadık.
H:Komutanım?
diyip yanımız geldi Hafız Komutanım.
Fey:Hafız komutanım?
Y:Hafız?
H:Komutanım iyi misiniz?
Biz yaşadığımız şoktan dolayı cevap veremedik.
S:Ben gayet iyim.
dedi ve bütün gözler yine Su'ya kaydı.
H:Çaylak?
diye seslendi bana. Sanırım elimizdeki kelepçeyi farketmişti.
Fey:Sorun yok.
H:Karabatak? Noldu koluna?
A:Hafız abi yok bir şey. Kurşun sıyırdı. Önemli bir şey değil.
S:Dikiş atılması gerek.
A:Asıl senin kafana dikiş atılması gerek.
S:Hastaneye gitmeyelim.
Y:Hafız sen bizi eve götür.
H:Erdem Yarbay'ım öyle buyurdu zaten.
Y:Erdem Komutanım da mı geldi?
H:2 Gün kadar izinliyiz komutanım. Size göstermemiz gereken çok önemli şeyler vardı. Telefonda diyemeyecek kadar önemli şeyler.
Fey:Neymiş komutanım?
H:İstersen bi eve gidelim Çaylak?
Fey:Pardon komutanım.
Su ile kelepçelendiğimi unutup ayağa kalkmaya çalıştım ama kendimi yerde buldum. Ve bileğimde keskin bir acı.
S:Ufff!
H:Noldu?
S:Dikkat etsene azıcık ya!
Fey:Tamam sakin ol sende!
S:Bağırma bana!
Fey:Sen bana bağırıyorsun!
H:Komutanım?
A:Hiç elleme Hafız Abi.
Y:İkiniz de bi sakin olun ve aynı anda kalkın.
S:Demesi kolay tabe!
Fey:Tamam dur. Acıdı mı bileğin?
S:Acımasa niye bağırıyım?
Fey:Özür dilerim.
S:Sorun yok.
diyip gülümsedi.
Fey:Şimdi bana tutun. Yavaşça ayağa kalkıcam.
dedim boşta kalan elimle Su'yu tutmaya çalışıyordum. Su da boşta kalan eliyle bana tutundu.
Fey:Bileğin acıyo mu hala?
S:Başımda acıyor.
Fey:Başına ne sardın sen öyle?
S:Yaprak sardım.
Fey:Yine çok ilkelsin.
A:Dayıoğlu konuşmanız bittiyse sizi arabaya alalım(!)
Bunu ima eder gibi demişti.Su'ya baktım. Utanmıştı hafiften. Arabaya bindik. Hafız abi arabanın içindeki ışıkları açtı. Su'ya baktığında gözleri büyüdü. Sanki bi yerden tanıyormuş gibiydi. Sonra gözleri bana kaydı. Kafamı 'Ne oldu?' Der gibi salladım. 'Görürsün!' Der gibi baktı. Su'ya tekrardan baktım. Benim haberim olmadan bir şey mi yapmıştı?
Hafız abi aracı hafiften hareket ettirdi. Su da araba hareket ettikçe gözleri kapanmaya başladı. Başını omzuma koydu.
Y:Su uyuma sen!
S:Uyumuyorum ben. Bak gözlerim açık.
dedi gözleri kapalı bir şekilde.
F:Başından yara almışsın, uyumanın sırası değil!
S:Uyutmuyonuz ki zaten(!)
diyince güldüm. Hafız abi yol boyunca gözlerini Su'dan ayırmadı.
Yarım saatin sonunda eve gelmiştik. Evin önünde polis arabaları duruyordu.
Y:Noluyo ya?
diyip önden hızlıca çıktı.
A:Dayıoğlu kızlara bişi olmasın?
F:Çık çık!
H:Bi sakin olun! Kimseye bir şey olmadı!
dedi sakin bir şekilde. Gözlerini Su'dan ayırmamaya devam ederek. Kucağımda Su ile 4 kat tırmandım. Kapıda Su'yu yere bıraktım. Kızlar Su'yu görünce çığlık çığlığa sarıldılar.
N:Kuzum iyi misin?
B:Başın kanıyor!
E:İçeri geçte pansuman yapsın sana Bahar!
B:Bişi yaptılar mı sana?
Su kapıdan içeri girdi. Bu sefer de Gökhan komutanım sarıldı.
G:O herifin ben...! Lann!
S:Sakin ol azcık!
G:Bunu o mu yaptı?!
dedi Su'yun başındaki yarayı göstererek.
S:Hayır hayır. Bu tamamıyla benim hatam. Araba hareket halindeyken biber gazı sıktım adama. O da işte gaza bastı daha çok. Bende direksiyonu tutmaya falan çalıştım. Öyle işte. İyim ben!
dedi. Bende içerde duran komutanlarıma bakıyordum. Biraz da mahcuptum. Onlar da ilkin Su'ya bakmışlardı. Ama tıpkı Hafız abinin baktığı gibi bakıyorlardı. Sonunda gözlerini Su'dan ayırmışlardı.
M:Çaylak?! İyi misin?
Fey:İyim iyim yok bir şeyim.
Erdem:Emin misin?
Fey:Valla iyim komutanım!
N:Ateş iyi misin? Bak hastaneye gidebiliriz.
A:Nazlım iyim ben. Sadece bi sıyrık. Bahar halleder şimdi.
N:Uff yaa. Bahar!
B:Ateş bekleyebilir misin sen? İlk Su'yu tedavi etsem?
A:Olur olur. İyim zaten ben. Nazlı boşuna panik yapıyo.
N:Ne boşunası ya? Kurşun sıyırmış kolunu!
A:Nazlıcım iyim ben. Hem burda ne oldu?
E:Birileri Su'yu sordu.
Fey:Kimi?
E:Siz Su'yu ararken, eve birileri geldi. Ellerinde silahlar falan vardı. Bende o sıra odamdaydım. Nazlı ve Bahar'ı bağladılar. Adamlara da evde 3 kişi olduğumuz bilgisi gitmiş. Tabi bunlarda her yerde beni aradılar.
F:Seni ne diye aradılar?
E:Evde iki kişi göründüğü için aradılar Fethicim. Neyse sonra adamlardan biri Bahar'ı konuşturmaya çalıştı-
Y:Dertleri neymiş?
N:Bi susun da anlatalım.
B:Dediler ki, 'Sizin bir arkadaşınızmış. Aslında bunlara hiç gerek yoktu. Zaten bizimle geliyordu. Ama işler istediğimiz gibi gitmedi. Biz de buraya geldik. Şimdi de bizimle gelmesi için tehdit amacıyla sizi kullanıyoruz!'
F:Su'dan ne istiyorlar ki?
O anda Su üzerime yığıldı.
Fey:Bahar!
B:Feyzullah! Odaya gidelim.
diyince odaya taşıdım. Kapıyı kapadığımız için içerde geçen konuşmalardan bi haberdim.
(NAZLI)
Ateş vurulmuştu. Dediğine göre sadece bir sıyrıktı ama olsun.
N:Biz de bilmiyoruz ki!
G:O şerefsiz yaptı lan bunu! Onu bi elime geçirirsem-
diye kızgın adımlarla odayı turluyordu.
Erdem:Gökhan kim yaptı?
G:O şerefsiz yaptı, o gereksiz, haysiyetsiz, insan yoksunu...
diyip duvara hızlıca vurdu. İrkildim.
A:Dayıoğlu bi sakin ol!
G:Abi nasıl sakin olıyım?!
Erdem:Kim bu kişi?!
G:Bilmiyorum ki komutanım! Adam hiç bi yerde yok! Adamdan hiç bir iz yok!
diye bağırıyoru odanın içinde.
Erdem:Gökhan!
diye bağırdı Babam. Gökhan babama doğru baktı.
Erdem:Sakin ol. Su'yun hiç bir şeyi yok. Gayet iyi durumda! Sende bu ara olayları anlat.
G:Karakolda anlatsam daha iyi olur komutanım!
Erdem:Doğru. İfade vercekti Hanımlar ve Baylar.
dedi bizi işaret ederek.
Y:Komutanım bizimle önemli bir şey konuşcakmışsınız.
Erdem:Evet Yavuz. 2-3 ay kadar önce ormanlık alanda köylüler şüpheli bir ev bulmuş. Etrafı ağaçlarla korunmuş bir ev. İhbar üzerine bizimkileri yolladım. Evi araştırmışlar. Odaların birinde bir pencere varmış, diğeri ise 4 duvardan oluşuyormuş. Bu iki odayı birbirine bağlayan duvarın içi ise boşmuş. Boşmuş derken bir insanın sığabilceği şekilde dizayn edilmiş. Zincirler falan bulunmuş. Kan lekeleri falan. Ama üzerinden bayağı zaman geçtiği için kime ait olduğunu bulamadık. Sonra Aşık bir resim bulmuş. Birbirine tıpatıp benzeyen 2 kadının resmi!
dedi. Resmi Yavuzlara gösterdi. Yavuz, Fethi,Ateş ve Gökhan tıpkı bizim gibi şaşırmışlardı. İlk kendine gelen Gökhan oldu.
G:Komutanım bu imkansız!
Erdem:Nasıl?
G:Komutanım Su'yu Antalya'da tutuyorlardı. Karabayırda değil!
N:Ne tutması?
E:Ne diyosun Gökhan?!
Bahar odadan çıktı. Yanımıza geldi.
B:Ne olmuş?
E:Biri Su'yu daha önceden kaçırmış sanırsam!
B:Ne?!
N:Bahar! Ateş'in yarasına bakar mısın?
Bahar Ateş'in yarasına baktı. İlk yardım çantasından dikiş malzemelerini çıkardı.
B:Narkoza gerek yok. 3 dikişlik bir yara. Ucuz atlatmışsın.
A:Biliyorum.
O anda polislerden biri içeri girdi.
Polis:İfade için merkeze gelmeniz gerekmekte.
Erdem:Tabi Memur Bey.
B:Yarayı dikmem gerek. 2-3 dakika bekleyebilir misiniz?
Polis:Tabiki de. Aşağı da bekliyor olucaz.
N:Bahar, Su nasıl?
B:İyi. Feyzullah başında. Ciddi bir şeyi yok. Yorulmuş sadece.
E:Feyzullah niye başında ya?
M:Çaylak olmuş Usta komutanım!
diyince güldük.
F:Teröristler bile aralarındaki uyumu anlayıp birbirine kelepçelemişler.
N:Ne? Su ve Feyzullah şuan birbirine kenetli mi?
M:Zaten Çaylak'ın bakışlarında farklı bir şey vardı.
Aşık:Parıltı gibi dimi komutanım?
M:Heh Aferin Aşık. Dilimin ucundakini söyledin.
Bahar sonunda Ateş'in dikiş işlemini tamamlamıştı.
B:İyi misin?
A:İyim. Sadece biraz ağrıyor.
B:Dur ağrı kesici veriyim.
dedi. Mutfağa gitti. Ağrı kesici alıp geldi.
Erdem:Hadi artık, karakola gidip ifade verelim de bitsin bir an önce bu iş.
Y:Evet. Su?
G:Onun yerine ben idare ederim. Biliyorum zaten.
Y:Biz de Feyz-
derken Feyzullah içerden bağırdı.
Fey:Komutanım! Ya komutanım!
Bizde odanın kapısından Feyzullah'a baktık. Su yatakta uyuyordu ve Feyzullah'ta Su'yun başında duruyordu.
Erdem:Noldu Çaylak?
Fey:Ya biz böyle mi kalcaz?
dedi elindeki kelepçeyi göstererek. Herkes gülmeye başladı.
M:Fena mı olum işte! Belki bi elektriklenme olur aranızda(!)
dedi gülerek.
Fey:A-Abi ne diyon ya?!
dedi kekeleyerek. Bir de kızarmıştı sanki. Bakalım Su hanımda durumlar nasıldı?
Y:Biz karakola ifade vermeye gidiyoz zaten. Su'yun başında senin durman iyi oldu.
Fey:Komutanım tamam kalıyım başında ama yani çözseydiniz şu kelepçeyi.
Y:Bize haber vermeden gitmenin cezası Çaylak!
Fey:Kom-
M:Dikkat et kendine Çaylağım. Bol bol bal, pekmez ye!
Fey:Abi ne ima ediyorsun ya!
diye ayaklandı ama elinin Su'yun eline bağlı olduğunu farkedince oturdu.
N:Biz kaçtık.
diye bağırdım. Kapıyı kapadık. Aşağıya indik. Bütün mahalle bize bakıyordu. Her yerde meraklı teyzeler vardı. İfadelerimiz alınmak üzere karakola doğru yol aldık.
Bir kaç dakika sonrasında Karakola gelmiştik. Hepimiz başkomiserin odasına girdik.
G:Merhaba Başkomiserim. Beni Antalya şubesinden Başkomiser Murat yönlendirdi.
Başkomiser:Evet, bahsetmişti. Siz gelmeden önce dosyayı inceledim. İlginç bir vaka.
G:Su Çakır pardon Tekin burda değil. Kendileri hasta yatıyor.
Başkomiser:Bi sorun yoktur umarım.
G:İşler daha da ilginçleşti aslına bakarsanız.
Başkomiser:Ne oldu?
G:Ben konuta tam hakim değilim. Feyzullah daha hakim.
Başkomiser: Siz en baştan alın. Diğerleri devamını getirir.
G:Geçtiğimiz Nisan ayında...
(SU)
Başımdaki ağrı ile daha fazla uyuyamadım. Başımı sola doğru çevirdiğimde Feyzullah'ı gördüm. Bana bakıp gülümsedi. Hafiften doğruldum.
Fey:İyi misin?
S:Biraz başım ağrıyo ama iyim.
Fey:İlaç getirmek isterdim lakin...
dedi sol elini göstererek.
S:Açmadılar mı ya?
Fey:Komutanlarımdan ayrı hareket ettiğimden ceza olarak açmadılar.
S:Onlardan bahsetmişken ev pek bi sessiz. Nerdeler?
Fey:Sakin ol! Karakoldalar.
S:Neden? Ne olmuş?
Fey:İfade vermeye gittiler.
S:İyi de kızlar ne alaka?
Fey:Evi teröristler basmış. Evde 3 kız olduğunu söylemiş biri. Eylem de o sıra odadaymış. Teröristler evde iki kişiyi görünce paniklemişler. Odaları falan aramışlar. Bahar ve Nazlı'yı da bağlamışlar bu sıra. Evin içinde Eylem'i bulamayınca Bahar'ı konuşturmaya çalışmışlar.
S:Amaçları neymiş?
Fey:Seni almak için tehdit etmek amacıyla ellerinde bulundurcaklarmış kızları.
Kulaklarım uğuldadı duyduğum kelimelerle. Benim yüzümden miydi? Gözlerimin dolduğunu hissettim.
Feyzullah boştaki eliyle gözyaşımı sildi.
Fey:Şhh. Ağlama. Kimseye bir şey olmamış. Eylem zaten teröristleri haklamış.
S:Benim yüzümden oldu.
dedim şoke olmuş bir şekilde. Feyzullah beni kendine çekti. Eliyle başımı omzuna itti. 12 yıldan sonra belki de ilk defa bir erkeğin omzunda ağlıyordum.
S:Feyzullah-
Fey:Hiçbir şey senin yüzünden değil tamam mı? Böyle olucağını hiç kimse bilemezdi.
S:Ama onlar benim yüzümden geldi.
Fey:Su bana bak!
İki eliyle başımı tuttu. Tabi benim sağ elimde havaya kalktı. Feyzullah'ın sol elini tutuyordum. Gözlerimin içine bakıp devam etti;
Fey:Bu olanların seninle bir alakası yok. Seni neden istediklerini bilmiyorum ama senin rızanın olmadığını biliyorum. Bu yüzden bu olanların hiç biri senin yüzünden değil. Tamam mı?
Cevap vermedim.
Fey:Su tamam mı?
S:Tamam.
dedim gözümden yaşlar akmaya devam ederken. Bir şeyler sormak istediği belliydi.
S:Ne sorcaksın?
diye sordum. Şaşkınca bana baktı. Sonra toparladı kendini.
Fey:Seni neden istiyorlar? Yani neden-
S:Geçen Nisan ayında başladı. Baştan diyim bu kişinin kim olduğunu bilmiyorum. Kapıya bir çiçek geldi. Okula gelen çiçekle aynı türdü. Üzerine not iliştirilmişti. Notta 'Seni öldürmem gerekiyordu ama yapamadım. Çok benziyordun!' Yazıyordu. İlk başta oyun sandım. Ciddiye almadım çiçeği. Sonrasında 2 haftada bir çiçek gelmeye başladı. Hazirana kadar. Hepsinin üzerinde tehdit içerikli notlar yazıyordu. Polise gidemedim. Ama Gökhana herşeyi anlattım. İkimizde oyun sandık. Sonra Haziran ayında, bilmiyorum.
dedim ağlayarak.
Fey:Neyi bilmiyorsun?
S:Haziran ayında okul sonu balosu vardı. Daha çok parti gibi. Gittim. Partiden çıktığımı da hatırlıyorum ama sonrasını hatırlamıyorum. Tek hatırladığım iki duvar arası gibi yerde olduğumdu. Ellerimin bağlı olduğunu hatırlıyorum. Sonra iki oda vardı birinde bir pencere vardı diğerinde ise hiç pencere yoktu. Feyzullah bana ne yaptıklarını bilmiyorum. Tam 1 ay geçirmişim o adamın elinde. Uyandığımda Temmuz ayındaydık. Uyandığımda bir hastanedeydim. Haziran ayında olamam gerekirken, evde olmam gerekirken ben hastanedeydim.
dedim. Feyzullah hiç beklemediğim bir hareket yapıp bana sarıldı.
Fey:O adam bir daha sana dokunamayacak! Söz veriyorum.
S:Feyzullah, dün ya sana bişi olsaydı?
Fey:Ben askerim, alışığım ama sana bir şey olmasına izin vermem. Tamam mı?
Birbirimize sarılı bir şekilde durduk bir kaç dakika.
Fey:Okula gelen çiçeği de o gönderdi dimi?
S:Evet ama ben son 1 ayda 3 günde bir çiçek almaya devam ettim. Hatta baloya gittiğimizde verdikleri kağıtta 'gece daha yeni başlıyor' yazıyordu.
Fey:Bunu bize niye söylemedin?
S:Sence bu önüne gelene söylenebilcek bir şey mi?
Fey:Haklısın. Bizim de sana önceden asker olduğumuzu söylememiz gerekirdi.
S:Yani evet.
Fey:Hatırladığın başka bir şey var mı?
S:Bir tanesi yeşil gözlüydü.
Fey:Teröristlerden biri mi?
S:Evet.
Fey:Sırtındaki izler o zamandan mı kalma?
S:Sen nerden biliyorsun?
Fey:Sırtın açık bir elbise giydiğin için olabilir mi?
S:Ben fondötenle kapamıştım ama.
Fey:Akmış ama.
S:Ya üstümü değişmem gerek benim.
dedim ayağa kalkarak. Tabi kelepçeli olduğumuzu unutmuştum. Ve tökezledim. Feyzullah ise belimden tuttu beni. İlk defa ona bu kadar yakından bakıyordum. Ve hafiften kızardığımı hissettim.
Feyzullah yavaşça döndürdü beni. Sırtımı incelemeye başladı.
S:İyim ben.
Fey:Su sana bunu yapanı bulup geberticem!
S:Feyzullah!
Fey:Ne Feyzullah ne? Adam sana ne yapmış baksana?!
S:Ne yaptığını bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Ayrıca izlerim o kadar kötü değil.
Fey:Su?
S:Sakin olur musun?
Fey:Niye sakin olıyım?!
S:Ayrıca o teröristi ilk ben gebertcem!
diyince güldü.
S:Neye gülüyon ya?
Fey:Hiç bi an tatlı geldin.
diyince daha da bi kızardım. Ve farkettim ki Feyzullah ile hala çok yakındım. Neyse ki kapı zilin çalmasıyla birbirimizden uzaklaştık. Üstüme bir ceket attım. İkimizde yürüyerek kapıyı açtık.
E-N-B:Su?
diyip üzerime çullandılar. Gökhan herşeyi anlatmıştı anlaşılan. Ve herkesin içinde salya sümük ağlayamazdım da. Kendimi bozmadan devam ettim.
S:O teröriste ilk bıçağı saplayan ben olcam ona göre! Hem zaten siz olayı sonradan öğrendiniz. Sıraya girmeniz gerek.
dedim ve herkesi güldürmeyi başarmıştım.
Herkes içeri yerleşince elimdeki kelepçeyi göstererek;
S:Tamam şu Dallama'yı cezalandırmanızı anlıyorum, ama benim burdaki suçum ne?
diyince tekrardan güldüler.
S:Hee bu arada ben Su.
Erdem:Biliyoruz. Ben Erdem. Nazlı'nın babası. Karabayırda tobur komutanlığı yapıyorum.
S:Gökhan'ın o bahsettiği meşhur komutan.
H:Ben Ali Haydar. Hafız derler kısaca.
Aşık:Bende Mansur. Ama aşık derler bana.
S:Aşık mısınız?
Fey:Saz çaldığı için.
S:He pardon.
M:Yenge-
Fey:A-abi yenge ne ya?!
diye kekeledi.
M:Pardon. Ben de Keşanlı.
Fey:Mücahit abimiz ama Keşanlı diyoruz.
S:Süpermiş.
dedim. Feyzullah'ın kulağına doğru yanaştım.
S:Sondaki tam bi çatlak.
diyince kahkaha attı. Dikkatler anında üzerimize geldi.
M:Yenge ama ayıp oluyor. Çatlak falan.
A:Su bile dakikasında anladı çatlak olduğunu Keşanlı.
S:Yenge derken?
Fey:Ağız alışkanlığı baş belası.
S:Yaa biri artık şu kelepçeyi açabilir mi?
Fey:Daha fazla başıma bela almak istemiyorum.
S:Ben çok meraklıydım senin gibi bir dallamaya(!)
G:Su! Senin fotoğrafını karabayırda bulmuşlar!
diyince dikkatim aniden Gökhan'a kaydı.
S:Ne Karabayırı ya? Ben oraya 12 yıldan beri gitmiyorum.
G:Seni Antalya'ya değil de Karabayır'a götürmüşler!
S:N-Ne?!
dedim Gökhana bakarak. Sinirden elim ayağım titriyordu. Derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
Gökhan resmi bana uzattı. Bir benim resmim bir de bana çok benzeyen bir kızın resmi vardı. Kız resmen benim esmer halimdi. Hatta ilk kendim sanmıştım. Ama dikkatli bakınca o kızın ben olmadığını anladım.Bir resimle yıkılcak bir kız değildim. Güçlüydüm ben. Dedeme verdiğim sözü hatırladım. Ve hiç istifimi bozmadan.
S:Keşke fotoğraf hakkında bana danışsaymış. Bundan daha iyi çıktıklarım olmuştu.
dedim gülerek. Belki de sinirim bozulduğu için gülmüştüm. Belki de canım gülmek istediği için gülmüştüm.
Odadaki herkes bunu dememle gülmüştü.
Fey:Değişik bir kız demiştim.
Feyzullah'tı gülmemi sağlayan. Feyzullah'tı bu kadar rahat tepki vermemi sağlayan. Neden bilmiyorum ama rahattım. Güvendeydim. Ona güveniyordum. 12 yıldan sonra ilk defa bir erkeğe güveniyordum...VE SONUNDA FEYSU YAKINLAŞMASI GELDİİ. TABİ Bİ ANDA SEVGİLİ YAPMICAM😌 ARAYA DAHA KISKANÇLIKLAR GİRİCEK😆
TERÖRİST DEDİKLERİ KİŞİ KİM SİZCE?
FOTOĞRAFTAKİ DİĞER KIZ KİM?
TİM SU HAKKINDAKİ GERÇEĞİ ÖĞRENDİKTEN SONRA NE YAPICAK? NASIL ADIMLAR ATILICAK SİZCE?
KİTABIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM❤️❤️❤️❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME ON!
FanfictionOperasyon için üniversite öğrencisi rolüne bürünmüş 4 asker... Sevgililerini bu operasyonda yalnız bırakmayan 3 cesur kız... Hiç bir şey bilmeden aralarına katılan ama olayların merkezinde olan 1 kız... And GAME ON!