2 GÜN SONRA
(BAHAR)
Güneşin gözüme vurmasıyla uyandım. Gözlerimle etrafı taradım. Karabayırda, kendi evindeydim. Burası her ne kadar belalı olsa da kendimi burda daha rahat ve güvende hissediyordum.
Y:Kalktın mı?
diye bir ses geldi içerden. Başımı yastıktan kaldırdım ama bedenim yatık bir vaziyetteydi. Dirseklerimin üzerinde doğruldum ve kapı tarafına doğru baktım.
B:Yavuz?
Y:Buyrun benim.
dedi elinde kahvaltı tabağıyla kapıdan görünerek.
B:İnanmıyorum.
dedim elimi ağzıma götürerek.
Y:Neye inanmıyorsun?
dedi tek kaşını kaldırıp. Bana mavi mavi bakıyordu.
B:Senin bir kahvaltı tabağıyla yatağa geliceğine. Böyle romantik şeyler yapcağına.
Y: Ben hep böyleydim. Beni yanlış tanımışsın.
dedi gülerek.
B:Hiç sanmıyorum.
dedim kahkaha atıp.
B:Ee hep kapıda mı bekliceksin?
Y:Özledin beni dimi?
B:Çok(!)
dedim.
Y:Ben de çok özledim seni. Hatta bir günaydın öpücüğü vermeyi o kadar özledim ki(!)
B:Yavuz yaa(!)
Y:Sadece bir öpücük.
B:Elindekileri düşürceksin şimdi.
dedim daha çok gülerek. Elindekileri yanımdaki komidine bırakarak. Sonra tek dizini yatağa yaslayarak bana doğru eğildi. Bende kendimi geriye attım. Kaçıcak yerim kalmamıştı artık. Aramızda bir kaç santim vardı.
Y:Benden mi kaçıyorsun sen?
B:Hayır.
dedim ellerimi Yavuz'un yüzünde gezdirerek.
Y:Yüzümü incelemen bittiyse-
B:Daha gözlerine bakmaya doyamadım.
Y:Bende dudaklarına kavuşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
B:Bekle biraz daha. Gözlerinin mavisinde kaybolıyım biraz da.
Y:Ben de o sıra dudaklarında kaybolsam.
diyince başımı ona doğru yaklaştırdım. Gözlerinin mavisine daha yakından baktım. Bir deniz gibiydi. Gözlerinde huzur vardı. Sonsuzluğu benimsemiş gibiydi gözleri. O anda dudaklarımda bir dokunuş hissettim. Bakışlarımı o maviye kilitledim. Sadece onun gözlerindeki sonsuzluğa odaklandım. Dudakları dudaklarımdan yavaşça ayrıldı. Ayrılışın verdiği hüzünle ona baktım. Neden bu kadar kısa sürmüştü ki? Neden ayrılmıştı dudaklarımız?
Y:Kahvaltı vakti.
B:Kahvaltıyı sonra da yapabilirim. Aç değilim.
Y:Ama ben açım.
diyince güldüm.
B:Belli zaten. Tabağın üstündekilerin yarısını yemişsin(!)
Y:Dayanamadım.
B:Keşke beni bekleseydin(!)
Y:Sen sevgiline beceriksiz mi diyorsun?
B:Hmm, hazırladığın kahvaltıya bakılırsa birazcık beceriksizlik var sanki.
dedim kaşlarımı kaldırıp o mavi gözlere bakarak.
Y:Ben özel kuvvetçiyim. Her şeyi yapabilirim. Gerekirse beyin ameliyatı bile yaparım.
B:Yok artık(!)
Y:Beni hafife almayın Bahar Hanım(!)
B:Asla öyle bir şey yapmam.
dedim dudaklarımla ona ulaşmaya çalışarak. Küçük bir öpücük kondurup kendini geri çekti.
Y:Bu kadar oyalandığımız yeter. Şimdi kahvaltı vakti.
dedi çocuksu bir ifadeyle gülüp.
Tabağı önüme koydu. Tam çatala uzanmıştım ki eliyle engelledi. Masumca ona baktım. Ne yaptığını anlamaya çalıştım ama anlamamıştım. Yavuz eliyle çatalı kavradı. Bir domatese sapladı. Ve bana doğru uzattı.
Y:Uçakk geliyorr(!)
B:Çocuk muyum ben ya(!)
Y:Benim çocukluğumsun. Şimdi aç ağzını.
B:Ya ama-
derken ağzım Yavuz'un uzattığı domates ile doldu. Bi anda ağzıma sokunca boğazıma takıldı. Ve ağzımdan domatesin suları fışkırdı. Şu an çok iğrenç göründüğüme emindim ama Yavuz baya etkilenmiş bir şekilde bana bakıyordu.
B:Çok mu komik? Her yerim domates oldu senin sayende.
Y:Komik mi? Bence gayet tatlı görünüyorsun.
dedi beni süzerek.
B:Yavuz utandırıyorsun beni(!)
Y:Gerçekleri söylemek suç mu oldu şimdi?
B:Bunlar gerçek mi ki?
Y:Neden inanmıyorsun?
B:Bilmem. Kendimi o kadar güzel görmüyorum.
Y:Senin kendini nasıl gördüğünü umursamıyorum. Benim gözümde kelimelerle anlatılmayacak kadar güzelsin.
Başımı onun omzuna yasladım.
B:Herşey keşke bu kadar basit olsa.
Y:Şhhh! Bugün kötü hiç bir şeyi düşünmek yok.
B:İyi de nasıl düşünmiyim? Her şey gözümüzün önünde oluyor. Su daha 2 gün önce-
Y:-Şhhh! Geçicek! Hepsi geçicek. Sana söz veriyorum. Herkes iyi olucak. Hem ayrıca bugün sadece bize özel. Kötü düşünmeyi yasaklıyorum.
dedi elini dudağımda gezdirerek. Başımı hafiften öne eğdim. Eliyle başımı havaya kaldırdı. Gözlerine bakmamı sağladı.
Y:Birlikteyiz. Senin de dediğin gibi biz bir oldukça her şeyin üstesinden geliriz.
B:Biliyorum. Ve yanımda olduğun için o kadar mutluyum ki, anlatamam.
Y:Bahar, ben her zaman senin yanındayım bunu unutma!
B:Asla unutmam Sevgilim.
diyip dudağına uzandım. Bu seferki her zamankinden daha arzuluydu. Ne zamandır kaçamak yapamıyorduk ve birbirimizi gerçekten özlemiştik.
Y:Özlemişim seni.
B:Ben de seni özlemişim.
dedim hafiften gülümseyerek.
Y:Kalk artık yataktan, yatak güzeli.
B:Yaa kızlar varken zaten yatamıyorum. Bir de sen deme şöyle.
Y:Hepte beni buluyorsun sevgilim.
diyip dudak büzdü. Gülümseyerek karşılık verdim.
Y:Hadi kalk. Bi yere götürcem seni.
B:Nereye sabah sabah?
Y:Süpriz.
B:Geçen ki gibi olmasın lütfen.
Y:Geçenkini bizimkiler bozmuştu. Ama söz veriyorum bu sefer öyle bir şey olmayacak.
B:Tam olarak nereye gidiyoruz?
Y:Söylemem. Süpriz.
B:İyi de nasıl giyinmem gerektiğini söyle o zaman?
Y:Spor bir şeyler giy.
B:Yürüyüş mü yapıcaz?
Y:Hayır.
dedi gülerek.
B:Yavuz söyler misin?
Y:Süpriz. Söylersem anlamı kalmaz.
B:Tamam. Ama önce tabura gitmem gerek.
Y:Neden?
B:Su'yun durumunu kontrol etmek için.
Y:Evet,haklısın. Bende Komutanıma görünmüş olurum.
B:Tamam. İki dakikaya hazırım.
dedim ve giyinmeye başladım. Son rütuşlarımı aynanın karşısına geçip tamamladım. Hafif tonda bir ruj sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME ON!
FanfictionOperasyon için üniversite öğrencisi rolüne bürünmüş 4 asker... Sevgililerini bu operasyonda yalnız bırakmayan 3 cesur kız... Hiç bir şey bilmeden aralarına katılan ama olayların merkezinde olan 1 kız... And GAME ON!