SENİ SEVİYORUM

1.4K 98 40
                                    

Bu bölüm 37 bölümdür bekleyen Feysu'culara gelsin😍😘 9 Nisan-20 Nisan arası vizelerim var. Bu yüzden bölüm gelmeyebilir. Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim❤️
(FEYZULLAH)
Su'ya dokunan her herifin yüzünü aklımda tuttum. Hepsini teker teker geberticektim. Hepsine Su'ya yaptıkları yüzünden hesap sorucaktım.
Erdem:Çaylak!
diye bağırdı. Sinirlendiğimi anlamıştı.
Fey:Emredin Komutanım?
Erdem:Sakin!
Fey:Emredersiniz!
dedim ama sakin olabilir miydim bilmiyorum.
Video hala açıktı. Ve ortalık karışmıştı. Başka bir terörist, Su'yun başında duran teröriste kafa atmıştı.
Y.G.Ç:Ulan! Gerizekalılar! Aptallar! Bu kıza dokunulmayacak diye emir almadınız mı?!
diye bağırdı.
X:Bu kız fazla kaşındı!
dedi. Sonradan gelen terörist, Su'yun başında duran teröristin yakasından tuttu;
Y.G.Ç:Emir emirdir! Bir daha kıza dokunduğunu görürsem seni öldürmekten bin beter ederim!
X:Emirlere bu kadar bağlı olduğunu bilmiyordum?!
Y.G.Ç: Bir düğme ile hayatının sonlanması için bir telefon etmem yeter!
X:Anladık!
dedi ve sonradan gelen terörist Su'yun yanına gitti. Kucağına aldı. Su'yun gözleri kapanmadan kameraya doğru gülümsedi.
Y.G.Ç:Yayını da kapatın!
demesiyle ekran siyaha boyandı.
Görüntü gitmişti. Su'dan bir iz kalmamıştı artık.
A:Komutanım?!
Erdem:Ateş, herhangi bir iz var mı? Nerde olabilceğine dair? Ya da bu görüntünün nerden çekildiğine dair?!
A:Komutanım yayına başladıklarından beri bulmaya çalışıyorum ama yayın başka yerden yapılmış.
Y:Nerden yapılmış?!
A:Antalya'dan komutanım!
Fey:Komutanım bunlar bizimle oyun oynuyo!
Hafız:Çaylak sakin! Biz onların oyunlarını hep bozduk. Bu sefer de bozarız Allah'ın izniyle!
Fey:Hafız Komutanım ben nasıl sakin olıyım?! Su'ya yaptıklarını görmedin mi?!
Y:Gördük Çaylak. Ve elimizden geleni yapıcaz. Su'yu orda o kancıklara bırakmayız!
F:Sende bu sıra sakin olcaksın!
Keşanlı:Ulan o kancıkları elime geçirsem de bir iki mermi sıksam kafalarına!
Erdem:Keşanlı! Biri biter biri başlar. Allah'ım yardım et!
Keşanlı:Pardon Komutanım!
N:Baba?!
B:Erdem Abi, Su'yun yaraları ciddi. Bir an önce bulmamız gerek.
Erdem:Bulucaz Hanımlar bulucaz. Ama öncelikle herkes bi dinlensin. Yarın olsun harekete geçeriz!
Fey-Keşanlı-Aşık-H-Y-F-A:Emredersiniz komutanım!
Erdem:Hanımlar sizde bu gece burda kalın. Ben boş bi oda ayarlarım size.
B:Tamam Erdem Abi.
N: Tamam Babacım. Anneme haber verdin mi?
Erdem:Daha aramadım.
N:Ben ararım şimdi.
diyip odalarımıza geçtik. Keşanlı abim yattığı gibi uyudu. Ben ise Su'yu düşünüyordum. Ne yapıp edip bulmalıydım onu. Ama nasıl? Hiç bir iz yoktu? Gelen görüntü bile Antalya'yı gösteriyordu. Sessizce yataktan kalktım. Dışarı çıktım. Gökyüzüne baktım.
Su'yu düşündüm. O gözlerindeki acıyı, o yüzündeki masumluğu... Telefon'a gelen mesajla irkildim. Bilinmeyen bir numaradan gelmişti. Mesajda 'Elinizi çabuk tutun!' Yazıyordu. Ve hemen altında bir Konum. Su'yun konumu!
(SU)
Gözlerimi açtığımda başımda Yeşil Gözlü Çocuk duruyordu. Baş ucumda pansuman malzemeleri vardı.Başımı yattığım yerden kaldırmaya çalıştım ama sırtımdaki acıyla yüzümü buruşturdum.
Y.G.Ç:Kalkma!
diye komut verdi ama dinlemedim. Yeniden doğrulmaya çalıştım.
Y.G.Ç:Bir kez de laf dinlesen.
dedi beni tutarak. Onu ittim.
S:Kimsin?!
dedim.
Y.G.Ç:Onlardan değilim.
S:Onların yanındasın ama!
Y.G.Ç:Mecburum.
dedi gayet sakin ve kısık bir ses tonuyla.
S:Anlamadım?
Y.G.Ç:Daha iyi misin?
S:Hangi açıdan?
Y.G.Ç:Bi ağrın var mı?
S:Sence? Nerem ağrımıyor ki?!
Y.G.Ç:Üzgünüm, biraz geciktim. Ama elimde değildi.
S:Neden yaptın?
Y.G.Ç:Onlarla aynı yerde bulunmam onları desteklediğim anlamına gelmez!
S:Madem desteklemiyorsun neden onların yanındasın.
Y.G.Ç:Bu konu hakkında konuşamam. Hatırlaman gerek.
S:İyi de hatırlamıyorum. Hatırlasam canım yanıyor. Hepsi birbirine giriyor. Neyi hatırladığımı bile bilmiyorum. Hepsi o kadar karmaşık ki?!
Yüzü aniden değişti. Yanıma kadar geldi.
Y.G.Ç:Hatırlıyor musun?
S:Hatırlamaya başladım.
Y.G.Ç:Bunu burda konuşmayalım. Hatta mümkünse hatırladığını sen ve benden başka kimse bilmesin.
S:Neden?
Y.G.Ç:Anlatırım ama burda olmaz.
S:Nerde?
Y.G.Ç:Vakti gelince anlarsın.
S:Ne demek bu?
Y.G.Ç:Fazla merak iyi değildir.
S:Ben sana güvenmiyorum.
Y.G.Ç:Beni hatırlıyor musun?
S:Hayır.
Y.G.Ç:Hatırlayınca güvenirsin.
S:Ama hep hatırlayınca diyosun!
Y.G.Ç:Eğer vaktinden önce hatırladığını öğrenirlerse o şırıngadan bir tane daha verirler sana. Bağırma o yüzden.
S:Nasıl yani, vaktimden önce derken?
Y.G.Ç:Boşver. Ne zamandan beri hatırlıyorsun? İlk ne hatırladın?
S:İlk Temmuz da hastaneden çıktan 1 hafta sonra hatırladım. Odaları hatırladım. Sonra okullar açılmadan 3 gün önce senin gözlerini hatırladım.
Y.G.Ç:Benim gözlerimi mi?
S:Evet. Yeşil olduklarını.
Y.G.Ç:Değişik.
S:Adın ne?
Y.G.Ç:Söyleyemem.
S:Sen de hiç bir şey söyleyemiyorsun!
Y.G.Ç:Kaktüs diyebilirsin ya da Orman.
S:Kaktüs daha güzel. Her ne kadar gözlerin Orman yeşili olsa da.
dedim sırıtarak. Onunla konuşmak iyi gelmişti bana. Neden bilmiyorum ama kanım ısınmıştı bu Kaktüse.
Ama aklımdaki neden sorusuna cevap bulamıyordum. Diğerlerinden farklıydı ama diğerlerinin yanındaydı. Kendimi bulmaca çözer gibi hissediyordum.
Y.G.Ç:Merak etme. Yakında çıkarsın burdan.
diyip göz kırptı. Tam ne demek istediğini sorucaktım ama dışardan sesler geldi. Kaktüs bana bakıp odadan çıktı.
Bir kaç dakika sessizlik oluştu. Sonra teröristler kendi aralarında konuşmaya başladı.
X:Gebertelim gitsin!
Kaktüs:Olmaz! İşimize yarar!
dedi. Kimden bahsediyorlardı? Ve farkettim ki Kaktüs onların yanında daha sert konuşuyordu.
Teröristlerin ayak sesi benim bulunduğum odaya yaklaştı. Kapı tarafından uzaklaştım. Kapıyı açtılar. Gördüğüm yüz ile donup kaldım.
S:Dallama?!
Fey:Sana da selam.
diyip sarıldı bana.
S:Dallama? Sen gerçek misin?
Fey:Yani. Şimdi sanırım gerçeğim ya.
S:Diğerleri nerde?
Fey:Off diğerleri derken?
S:Yavuzlar?
Böyle diyince yüzünde 'şimdi sıçtım.' İfadesi oluştu.
S:Sen buraya nasıl geldin? Burayı nasıl buldun?
Fey:Telefona mesaj geldi. Konum atmış. Senin konumunu. Bende çıktım geldim.
S:Kaktüs. O yaptı. Sana o mesajı atan Kaktüstü.
Fey:O kim ya?
S:Sonra anlatırım.
Fey:Sen iyi misin?
S:İyim ben.
Fey:Yaralarını kim sardı.
S:Burdan biri.
Fey:Bunu neden iyi bir şeymiş gibi dedin?
S:Beni tedavi etmesi kötü bir şey mi?
Fey:Hayır.
S:Ayrıca senin burda ne işin var ya?
Fey:Dağ havasını özlemişim. Gezmeye, dolaşmaya geldim. Öyle işte.
S:Yaa uff. Hikayelerde böyle olmuyo.
Fey:Nasıl oluyomuş?
S:Esas erkek esas kızı kurtarır. Sonra bunlar romantik ve ağır çekimde öpüşür ve mutlu son!
Fey:Öpiyim mi?
S:Ya uff Dallama!
Fey:Söyle.
dedi gülerek.
S:Esas erkek esas kızla birlikte esir düştü. Bu hikaye böyle olmamalıydı.
Fey:Gelirler bizimkiler.
(YAVUZ)
Sabaha karşı Erdem Yarbay'ın bağırmasıyla uyandım. Hemen kalkıp üstümü giyindim ve toplantı odasına gittim. Sabah bu kadar önemli ne olmuş olabilirdi ki?
Giderken Keşanlı'yı gördüm. Bi değişikti.
Y:Hayırdır Keşanlı?
Keşanlı:Komutanım?
Y:Hayırdır?
Keşanlı:Yok komutanım bir şey.
Y:Dalgınsın bir sorun mu var?
Keşanlı:Kalktığımda Çaylak yoktu da, büyük ihtimal benden önce gitmiştir.
Y:Toplantı odasındadır.
Toplantı odasına gittiğimizde Erdem Komutanım ekranın önünde sinirli bir şekilde dikiliyordu. Herkes toplantı odasına gelmişti ama Çaylak yoktu.
Y:Komutanım?
Erdem:Gel Yavuz gel!
H:Komutanım bir sorun mu var?
Erdem:Var Hafız var. Sorun Çaylak!
Y:Nasıl komutanım?
Erdem:Çaylak Su'yun yanında. Tek başına Yavuz!
A:Su'yu bulmuş mu?!
Erdem:Evet.
F:Komutanım nasıl bulmuş?
Erdem:Bilmiyorum. Beraber izleyelim.
demesiyle başımı ekrana çevirdim. Su ve Feyzullah bi odadaydı.
S:Burda olduğundan haberleri yok demi?
Fey:Yani şimdi şöyle, ııı... Yani ben şimdi kesin sıçtım!
diyince Su güldü.
S:Söylicem zaten onlara. Şikayet etcem seni!
Fey:Heh bi bu eksikti(!) Zaten öğrenmesinler burda olduğumu.
S:Neden ya? Öğrensinler. Esas kızı kurtarmaya gelen beyaz atlı prens çamura saplandı.
Fey:Bi haber manşetimiz eksikti.
S:Bi ikimizin aynı yerde tıkılı kaldığımız eksikti.
Fey:Allah Allah(!) Memnun değilsin galiba?
S:Gardiyan yok mu ya!
Fey:Bu gürültüye gelmezler mi(?)
S:Bi iki de sana vursalar keşke. Baby face durduğun yeter, biraz da scar face ol!
Fey:İlk siftahı bunlar yapsın diyorsun?
S:Hayır canım. Yalnız olmıyım diye(!)
Fey:Niye yalnız olcakmışsın ki?
S:Acıyan yavru köpek bakışı atıyonuz da ondan(!)
Fey:Biz mi?
S:Şu andan başladın! O kadar kötü görünmüyorum!
Fey:Durumun benden iyi!
diyince gülüştüler.
Keşanlı:Komutanım Feyzullah nasıl bulmuş?
Erdem:Bunu bulunca ona sorucaz Keşanlı!
H:Komutanım, yapmış bir hata. Sinirleniyoruz falan ama iyi olmaları tek temenimiz. Bu şekilde sinirli olmamız ikisine de yardımcı olmaz.
Erdem:Haklısın Hafız. Ateş video'nun çekildiği yeri tespit et.
A:Emredersiniz.
diyip bilgisayar başına geçti.
S:Baloya gitmiyim demiştim.
Fey:Neden eğlenmedin mi?
S:Dansım yarım kaldı.
Fey:Bi dans lütfeder misin?
Keşanlı:Gebercekler hala dans derdindeler!
F:Keşanlı şu çocuklara uzaktan bile müdahale etmeyi başarıyorsun ya tebrikler(!)
A:Dayıoğlu Çaylak açılcak ama Keşanlı sayesinde açılamıyomuş(!)
Keşanlı:Ben mi? İhale bana patladı. Görüyorsunuz dimi Komutanım(!)
Fey: Biliyorum pek de romantik bi yer değil.
S:Sorun değil. Daha kötüsü de olabilirdi.
Fey: Daha kötülerini görmüştüm.
S:Ne yaptın da gördüm?
Fey:Hangi birisini anlatıyım?
S:Başla birinden. Sabaha kadar burdayız zaten.
Fey:Asker de bomba imha derslerini alırken sürekli kaçardım.
S:Nasıl bomba imhacı oldun?
Fey:Hatta bir kere sınav zamanında, gerçek sis bombası ve yapay sis bombasını ayırt edememiştim. Gerçeğini patlatmıştım. İçerde herkesi gebertiyordum.
S:Bilmediğin şeyin sınavına girdin?
Fey:Yaa sorma(!) Felaket gündü. Sonrasında asker dayağı şeklinde antremanlar. Çarşı izinleri iptal.
Birlikte gülüştüler.
A:Manyak çıktı.
F:Olum bu nasıl asker oldu?
Erdem:Murat'ı buraya çağırsam iyi olur.
S:Feyzullah.
Fey:Hıh?
S:Sana bişi demem gerek.
Fey:Burda mı?
S:Burdan daha romantik bir yer var mı?
Fey:Su-
S:-Feyzullah.
diyip güldüler.
A:Çaylak'a bak be!
Keşanlı:Usta çıktı.
(SU)
Fey:Seni seviyorum.
Kalbimden geçeni söylemişti. Güvendiğim tek kişiydi. Bana yeniden sevmeyi öğretendi. Bana güvenle kollarını açan biriydi. Bana güvenmeyi öğretmişti ve kanıtlamıştı da.
Sessizliğimi yanlış yorumlamıştı sanırım. Gözlerinde bir hüzün belirdi.
Fey:Yani şey, ıı-
derken kalbimden geçeni yaptım. Dudaklarımla susturdum onu. İlk defa başıma ne gelicek diye düşünmedim. Kendimi onun dudaklarına bıraktım.
Bütün çıplaklığımla onun karşısındaydım. Dudaklarımı yavaşça ayırdım.
S:Seni seviyorum.
Yüzünde hafif bir gülümseme oluştu.
Fey:Özür dilerim.
S:Acıyan Yavru Köpek Bakışı yok demedim mi?!
Fey:Alışsan iyi olur.
diyince güldüm.
S:Senin ya da diğerlerinin hatası değildi. Zaten adamlar yapmasaydı bile ben kendime yapardım.
Fey:Psikopat mısın sen?
S:Biraz. Senin yanında dura dura alışmış bünyem.
Fey:Ben gayet normalim.
S:Sis bombası patlatanda benim zaten(!)
Fey:Yerin kulağı var derler. Sürekli demesek mi? Duyarlar falan. Sonum hiç iyi olmaz.
S:Bi tekme de benden.
diyip güldüm.
Fey:Sevgilim misin, düşmanım mısın belli değil.
S:Sevgilinim. Ama senin de esas kızı kurtarman gerekirdi.
Fey:Kurtarmak için geldim yetmedi mi? Sonra esas kızı öptüm.
S:Kurtarmak için gelmek yeterli değil kurtarman gerek. Ayrıca ben seni öptüm.
Fey:Bunun kavgasını mı yapalım sevgilim.
S:Yapcak bir şeyimiz mi var sevgilim?
Fey:Bilmem?
Öpmek için uzandım ama sırtımdaki ağrıyla hafif bir inilti çıktı ağzımdan. Feyzullah ise bakışlarını başka yöne çevirdi. Kendini suçlu hissediyordu. Bir şey demek için ağzımı açtım ama içeriye Kaktüs girdi.
Feyzullah'ta onu görünce ayağa kalktı.
S:Sevgilim?
diye seslenmemle bana baktı.
Kaktüs:Kurtar diye konum atıyorum, sende yakalanıyorsun.
Fey:Anlamadım?
S:Anlatcam sana sonra.
Kaktüs: Timin burda olduğunu-
X:Bu asker burdaysa bizi yakında bulurlar. Gidelim!
Q:Kızı ben alırım.
diye hareket edicekti ki Feyzullah'ın yumruk atmasıyla geri sendeledi.
S:Feyzullah!
diye çığlık attım.
Fey:Ona dokunursan seni gebertirim!
Kaktüs:Yeter! Burda kalıyoruz! Emir emirdir!
X:Yakalanmak için yer arıyorsun sen de!
Kaktüs: Yakalanmak değilde sağ kol olmanın avantajı diyelim. Şimdi geç içeri! Ben diyene kadar da kimse girmeyecek buraya! Benden başka kimse girmeyecek! Anladınız mı?!
X:Senin de hesabını sonra alıcam!
Fey:Ben de alıcam senin hesabını!
S:Feyzullah?
Fey:İyim ben!
Kaktüs:Karnında ezilme var. Yürümekte sıkıntı çekicektir bir kaç hafta. Sırtı için yanık kremi kullanmıştım.
Fey:Neden yardım ediyorsun?
Kaktüs:Benim olayım bu.
S:Ayrıca ben yürüyebilirim.
Kaktüs:Kesinlikle yürüyemez. Hatta yataktan kalkmasın.
Fey:Tamamdır. O iş bende.
S:Burda ben de varım.
Kaktüs:Ayrıca odasında 10 tane gözcü olursa daha iyi olur. Çünkü başındakileri savmakta bir usta.
Fey:Farkettim onu.
S:Heyy! Duyuyorum sizi!
Feyzullah bana bakıp hafiften sırıttı. Kaktüs göz kırpıp çıktı odadan.
Fey:Burdan çıktıktan sonra bana bu adamın kim olduğunu anlatıcaksın!
S:Tamam.
Hiç bir şey demeden beni inceledi. Yatağımın kenarına oturmuş elimi tutuyordu. İçerden sesler geliyordu ama biz birbirimizin gözlerine odaklanmıştık. Sonra araba sesleri geldi. Birbirimize bakıp sırıttık. Tam öpücektim ki kapı açıldı.
Keşanlı:Bunlar iyice işi pişirmiş.
Fey:Komutanım?
Y:Ya Komutanım(!)
A:Dayıoğlu yandın!
Aşık:Hem de ne yanmak(!)
Y:Olum sen manyak mısın?
S:Evet. Esas kızı kurtaramadı.
Y:Su senle sonra hesaplaşıcaz.
S:Peki.
Y:Sen bize haber vermeden nasıl böyle bir olaya kalkışırsın?!
H:Komutanım? Etraf sessizken gitsek iyi olur.
Y:Haklısın Hafız.
Aşık:Yürüyebilcek misin?
S:Evet.
Fey:Hayır.
Aynı anda söylemiştik. Bu yüzden birbirimize bakıp sırıttık. Feyzullah beni kucakladı ve bu lanetli ormandan kurtulduk.

GAME ON!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin