Sıcak nemli hava iyice bedenini sarmıştı. Boncuk boncuk ter akıyordu alnından.
"hayır! Hayır"diye inledi.
Aniden gözünü açıp rüyanın içinde bulunduğunu fark etiğinde, kendine gelmeye çalıştı.O, sıra uçak iniş yapmak için harekete geçmişti. Yanındaki genç adam, tedirgin bir şekilde elindeki dergiyi bırakıp
"iyi misiniz?"diye sordu.Başını aşağı yukarı sallayarak
"ev..et ben iyiyim"dedi."umarım sizde turistlik amaçlı gelmemişsiniz?"
"Eve-t ben din amaçlı değil gezi amaçlı geldim. "
"turıstlik için yanlış bir seçim yapmışsınız!"
Tuana, genç adama bakıp yüzündeki belirgin hatlarında zeki olarak ses düzeylerinde tecrübeli hissi almıştı.
Çakık kaşlarında ince kemer burunlu zayıf bir yüzü vardı.
"neden?" diye sordu.
"çünkü turıstlik amaçlı gelen kadınların çoğu pişmanlık yaşıyorlar.
Bu yüzden başka yerleri tercih etseydiniz sizin için daha iyi olurdu." dedi genç adam sonra eline dergiyi aldı.
Tuana'da önüne döndü ve bir süre düşünmeye başladı."haklısınız. Şunu söyleyim, buraya turistlik amaçlı gelen kadınların bir çoğu ruhsal sorunlarla karşı karşıyalar bu yüzden sizi yargıladığım için özür dilerim" diyerek önündeki dergiye baktı.
Tuana, adamın söylediğine bir anlam vermeyerek bir yandan katılmıştı. 'evet biraz kâbuslar görerek ruhsal sorunlar yaşıyorum. Peki ben neden bu kâbusları görerek ruhsal sorunlar yaşıyorum?' diye düşündü.
Dört saatlik yolculuk bitmiş, cidde havaalanında giriş yapmışlardı.
Uçaktan indikten sonra kimlik ve pasaport gözden geçiriyordu.
Sıra tuana'ya gelince dikatlice tuana'yı gözleyen iki adam yaklaştı.
Tuana ne olduğunu anlamamış bir şekilde baktı. Guruptaki herkes tuana'ya bakıyor, hata sadece gurup değil etraftaki herkes bakıyordu.Yanına gelen iki adama bakıp bir an için korkuya kapıldı. Bu iki adam suud polisi olduğunu fark etti.
İşaret parmağını kaldırarak yüksek bir sesle
"lütfen abayınızı giyiniz!"
Tuana donmuş bir şekilde şaşırark "abay mı!" dedi şaşkınca.abayın ne olduğunu anlamamış bir şekilde öylece bakındı. Suud polisi elini onun yanındaki siyah çarşaflı kadına işaret ederek
"işte bunun gibi" dedi suud polisi.
"ne! bunun gibi'mi!" diyerek sinirlendi Tuana.Suud polislerin tuana'ya bu şekilde davranmaları dahada sinirlenmişti.
Ayşe hanım "tuana ne diyor bunlar?" diyerek tepki verdi.Tuana cevap vermeden öylece bakındı.
Kıyafeti alanın içinde yasa dışı bir kuralı çiğneyerek Bordo renginde bir kont pantolon, saks mavisi uzun kol bir ince kazak giymişti.
Bu yasa dışı kural ortalığı iyice germişti. Bu suudi'ler çok sinirlendirmişti.Tuana her iki adama bakarak ince ses tonuyla arap aksanıyla konuştu.
"başımı örtmüşüm yeterli değil mi?"Suud polisi çatmış kaşlarıyla "katiyen olmaz. Başınızla birlikte el ayak her yer görünmeyecek bir şekilde örtünmeli." dedi sinirlenerek.
'ben nasıl giyerim bu pis abayı'diye geçirdi içinden. Sıcak hava insanları sıkıntıya sokmuyormuş gibi birde tuana'nın tuturmuş inadı yüzünden kimisi ofluyor kimisi 'ne oluyor ya' diyerek ortalığı daha gerilmişti.
bir dakika sonra suud polisi
"eğer: abayı giymeseniz size ağır bir ceza veririz." dedi.terlemeler ve yüzünün kızarıklığı aniden titremeler meydana geliyordu. Bu durum onu daha çok geriyordu. Bir anda ayşe hanıma dönerek
Kısık sesle "ayşe abla bana verdiğiniz çarşaf nerde?"
"şey benim kol çantamda, dur çıkartayım." diyerek kol çantasından abayı çıkartı.
Tuana, onu sinirlendiren suud polisin inadına başındaki türbendi çıkartıp, abayı giydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERDE (Tamamlandı)
Teen FictionBazen öyle şeylerle karşılarız ki.. Bu bizim bazen sonumuz olduğunu düşünürüz. Asıl her şey yeni başlıyor. Sevdiklerimizi kaybetikten sonra ne kadar sevdiğimizi o zaman anlıyoruz. Aile hasretini yaşarken, bir yandan vatan hasreti ve kaybolan bir aşk...