Ölmek.. işte bu her şeyden uzak bir kavramdı. Her ne kadar acı olsa bile ölmek tekrar dirilmektir.
'Neden düşünüyorum bunları?' Diye geçirdi aklından. Bilinci uyanık ama gözleri kapanıktı. Islak buz gibi ürpertici su gözlerine temas etti. Vücudunda ıslak buz gibi suyu tekrar hisseti. Gözlerini açtığında orta yaşlı karanlıkta bir adam arapça aksanıyla
"Uyandı" dedi.
Kapının aralığında cılız yeşilmsi ışık vuruyordu. Nerde olduğunu düşünüp durdu. Aniden bir sızıntı şakaklarına kadar hisseti. Acı tam göğsünün ucunda çarpınıtı yapıyordu. Boğuk bir sesle "hayır" dedi.***
Boş koridorda öylece durdu ve aklında irfan'nın sözleri çınlıyordu. "En iyi bağış sevdiklerin için yaşamak" bu sözler tıpkı küpe gibi şakırdıyordu.
'Madem sevdiklerin için yaşamaksa neden ben onun için yaşamıyorum' diye düşündü. Düz koridordan ilerleyince aniden gelen bir gürültüyle kalbi çarpıntı yaptı. Yüzü alev gibi kızarırken gözleri fal taşı gibi açıldı. Gürültü kalbinde sarsıntı yapsada bekleme salonuna geçti ama gördükleriyle şok yaşadı. Arapça aksanıyla
"Herkes kimliğini çıkarsın" diye sesler geliyordu.
"Buda nerden çıktı!" diye söylendi. Aklından geçen bir düşünceyle aniden geri dönüş yaptı.
"Türkiye'ye gitmeceğim. Bunu yapamam onsuz yaşayamam. Ona sevdiğimi söyleyeceğim. Kalbimin çok ağrıdığını ve deli gibi sevdiğimi söylicem" diyerek koştu. Kalbi şiddetli çarparken düşünceleri bir anda yok olup gitmiş geriye ise ona dönmek, onunla yaşamak gibi düşüncelere yol açmıştı. Nasıl koştuğunu, kime çarptığının farkına varmadan hata kimlerin var olup olmadığını bile umursamadı. Düz koridordan sağa dönerken şiddetle çarpan kalbi, düşüncesi, ciğerlerine kadar bunu hissediyordu. İrfan'nın gittiği bölümden ilerleyerek çıkış kapısına yönlendi. Gördüğü manzarayla bir cehennem diyarını yedinci kat gökdeleninde izlemek gibiydi. Gözleri dolduran bu dayanılmaz manzara baş döndürücü bir duruma getirmişti. Ambulans siren sesiyle irkilip Yere baktığında ise kan nehire dönmüştü. Yerde yatan adama baktığında gözleri bir anda döndü. Gördüğü bir kabus, hata dehşetli bir cinayeti. Elleri istemsizce titredi kalbine bunu bir kabus olduğunu kavrama niyetindeydi. Ve gerçek olmadığını iddia etmeye çalışsada kalbine, gerçekler göz önündeydi. İrfan gözleri açık bir şekilde yerde cansızca yatıyordu. Ayak bilekliğne kadar uzanan kan dehşetli bir görünümü vardı. Kırmızı kanı çevreleyen insanlar şok içinde bakıyorlardı. Bu korkunç duruma karşı donuk bir şekilde gözleri kararıyordu. Titreyen elleri, kalbi, dudakları hepsi bir baş dönmesine yetecek kadar ürperticiydi. Tek hissettiği kabusun ötesinde dehşetli bir katliam yaşanmıştı. Bir müddet donuk bir şekilde bakarken polis sirenleri, gürültüler hepsi bulanık görebiliyordu. Kalbi aniden durdu ve nefes almamaya başladı tuana. Polis forması giyen adamlar, ambulans kıyafetleri içinde genç görünümlü erkekler, karabalıkta gürültü yapan insanlar hepsi donuk kalıyordu. Yüzlerinde korku şokluğu görebiliyordu. Kulaklarında pamuk varmış gibi bir anda durdu. Ve algının içinde teklonojiye has Bir suud muhabiri geldi.
"Riyad ulusal arası kral khalid havalimanında dehşetli bir cinayet işlendi." Dedi muhabir adam. Öylece durdu sadece sakin durabilidi. Polisler tarafından fark edilince ona doğru yaklaşan suud polisi bir şeyler mırıldadı.
Tuana, ne olduğunu bir türlü kavrayamıyordu. İrfan'nın üzerine beyaz bir çarşaf atarak kaldırıldı. O an gözleri karardı. Sanki kendi cenazesine şahit olmak kadar anlamsızdı. Sadece susarak izlemiş ve etrafındaki insanları görmemişti. O an kalbinde dayanılmaz bir çarpıntı yaşadı ama Artık herşey bulanık bilinci kapalıydı. ondan sonrasını bir suud polisi tarafından çekiştirilerek götürülmüştü. O ise bir kabus mu? halüsinasyondan ibaret olduğunu inanmak istiyordu.
Orta yaşlı adam tekrar yüzüne buz gibi soğuk suyu üzerinde sıçratı.
"Uyan" diyerek tekrar suyu yüzüne sıçratı.
Tuana boğuk çıkan sesiyle "hayır o ölmedi" diye söylendi.
Orta yaşlı adama bakarak
"O ölmedi değil mi?" Dedi hüzün dolu bakışlarının altında inandırıcı gelmeyen bir durumla.
Orta yaşlı adam sakalarını sıvazlıyıp acınır bir ifadeyle ona baktı. Ondaki masumiyetin ifadesini gördüğü an usulca
"Kimden bahsettiğini bilmiyorum ama.." dedi duraksadı "şeriat nizam'ı çiğnediğin için ifade vereceksin eğer vermezseniz kırbaç cezası almak zorundasınız. Bir avukat sizi savunacak güçlü bir delil bulursanız sizin için çok iyi olur. Gerisi makul" dedi orta yaşlı adam.
Tuana dizleri bir anda titreyerek gözlerini kocaman açtı. Titreyen dudaklarını kelimeleri zorla bir araya getirmeye çalıştı.
"Kırbaç umrumda değil." Dedi Bağıran ve titreyen bir sesle "avukat, delilden bahsetmiyorum. Havaalanındaki adam ölmedi lütfen onun ölmediğini söyleyin." Diyerek gözlerini kıstı aynı görüntüler gözlerinde canlanmıştı.
"Lütfen onun ölmediğini söyleyin. Lütfen lütfen ölmediğini söyleyin" dedi aynı sözleri tekrarlayarak
Orta yaşlı adam olumsuzca başını salayarak gözlerini aşağı doğru kıvırdı. Gözlerindeki hüzünü bir anda görebilmişti tuana.
"Demek adamı tanıyordunuz." Eliyle işaret edip "Şu havaalanında genç adamdan mı bahsediyorsun?"dedi.
Tuana başını salayıp "evet evet."dedi.
"O adamı vurdular vah zavallı allah mekanını cennet eylesin. Öldü o"diyerek acı dolu bir bakış fırlatı.
Tuana gözleri biranda kilometre uzaklara fırlamış gibi hissetti. Ne yapacağını bilmeden ellerini diz kapaklarının üzerine koydu. Koyulaşan gözleri kapatıp "hayııııııır" diye bağırdı. Uzun süre kendine gelemdi. Üst üste ağlıyor ve bir kabustan ibaret olduğunu düşünüyordu. Uçup giden hayalleriyle birlikte sevdiği adamda gitmişti. Geriye ise ona ait bir insan kalmamış gibiydi. Kim neden onu öldürsün? Dahası bunlara ayıracak gibi bir düşüncesi yoktu. Tek isteği bunların bir hayal olduğunu, hata bunların bir kabustan ibaret olmasını istiyordu. Orta yaşlı adam sevgiyle tuana'ya bakarak
"Lütfen sakin olun. Genç adam neyiniz oluyordu?" Diye sordu.
Tuana sersemlenmiş bir vaziyete bakıp bağırarak "o öldü. O öldü. O ölemez" diyerek çığlık attı. Tüm çığlıkları bulduğu koğuşu kapladı. Kimisine ürpertici bir çığlık gelsede gün boyu ağlayıp bağırdı. Oysa suudi polisler bile ona acımıştı. Bu acı veren çığlıklar herkesin yüreklerini yakıyordu. Bazıları
"Neden bu kadar ağlıyor ki? O ölen kocası mıydı?"derdi.
Suudi haber kanalı
Tüm şeriat hukuku bunun bir örgüt olduğunu ve yasal şer'i bir yolada yürüdüklerini iddia ediyordu. Tuana arabistan'da şeriat hukukunu çiğneyerek politik gündeminde konuşlumuştu. İddalara göre nizam-ul şer'i olarak nitelendirilen bu dava islam hukuk şeriatını çiğneyen, bu kadının terör örgütüne bağlı ve kumpazlar kurarak bu yolda yürüdüğünü söylüyorlardı. Bunun altında çıkan bir araştırmaya göre gizli kimlik kulanıp dışarıya çıkabilecekti. Peki arabistan'da ne yapıp gidecekti? Bunun terörle bağlantısı olduğunu iddia eden polisler cinayetin terörle bağlatısı olduğunu söylüyorlardı. Daha önce gizli gündemde olan tuana yeni bir siyasi parti kurarak teröre yol açacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERDE (Tamamlandı)
Teen FictionBazen öyle şeylerle karşılarız ki.. Bu bizim bazen sonumuz olduğunu düşünürüz. Asıl her şey yeni başlıyor. Sevdiklerimizi kaybetikten sonra ne kadar sevdiğimizi o zaman anlıyoruz. Aile hasretini yaşarken, bir yandan vatan hasreti ve kaybolan bir aşk...