Pêvedan-7

36.3K 1.1K 107
                                    

Ferzan Family

Güneş, İstanbulu ısıtmaya başlamıştı, şehir tıpkı dün geceki gibi aynıydı fakat bir değişiklik vardı. Güneş o güzel parıltısıyla tüm kötülüklerin üzerini örtmüştü.

Amed hala mışıl mışıl uyurken Hicran çoktan uyanmış, elini yüzünü yıkayıp üzerini giyinmişti. Tek kolu düşük gri renginde salaş bir kazak giyip altına siyah pantolon giydi. Çok heyecanlıydı, uzun süre sonra belkide arkadaşlarını görecekti.

Uzun kirpiklerine hacim katan rimeli son kez sürüp kapattı ve odadaki makyaj aynasının çekmecesine attı. Herşey Hicran ve Amed için sıfırdan yerleştirilmişti. Makyaj malzemelerinin hepsini Hicran açmıştı! Kıyafetler ise onun bedenine göre seçilmişti.

Hicran, insanların onun hakkında bu kadar bilgiyi nerden edindiğini düşünürken Amed kendime gelmeye başlamıştı. Hicranın aklındaki soruysa kendiliğinden cevaplandı.

"Günaydın." Hicran her ne kadar Amed'in suyuna gitmek istemesede arkadaşlarıyla görüşmek içim yapmak zorundaydı. Amed tekli koltuktan inleyerek kalktı ve boynunu iki kez çıtırdatıp banyoya ilerledi.

Hicran, Amed'in ona günaydın dememesine bozulmuştu. Gece başının altına yastık koyup üstünü örtmeseydi belkide şu an daha kötü bir halde olacaktı. Derin bir nefes aldı ve sakinleşip aynada kendine son kez baktı. Bu sırada da Amed banyodan çıkmış çoktaan giyinme odasına girmişti.

"Amed konuşalım mı biraz?" Hicran bunu çekinerek söylemişti. Makyaj masasından kalktı ve uzun tırnaklarıyla oynayarak cesaretini toplamaya çalıştı.

Amed kısa sürede giyinme odasından koyu mavi rengindeki takım elbisesinin ceketini giyerek çıktı. "Bugün çok konuşucam, kısa kes. Ağzımı yorma." Amed bunu boş bakışlarla söylemişti.

Hicran öfkelensede belli etmedi ve başını kaldırıp konuşmak için dudaklarını araladı ama Amed sert bir cevap verip susmasını sağladı. "Hayır, arkadaşlarınla buluşamazsın!" Hicran, Amedin bunu nasıl anladığını düşünürken elindeki şansı da kaybediyordu.

Amed tam kapıya yöneliyordu ki Hicran hızla peşinden gidip bileğini tuttu ve Hayatında asla yapmayacağı birşey yapıp Amed'e ricada bulundu.

"Amed, ya bak rica ediyorum. Çok kısa sürecek! 1 saat, bilemedin 2!"

Amed'in bakışları hala boştu, Hicranınsa umutları bu boş bakışlarda kayboluyordu.

"Kararlarımın sorgulanması, emirlerimin yerine getirilmemesi ve yolumun kesilmesinden nefret ederim."

Hicran, beklediği cevabı alamasada umutlarını öldüren cevabı almıştı. Elleri Amedin bileğinden kayıp parmaklarını bulmuştu, tam bu sırada da alyansları birbirine çarptı ve ikisininde bakışları ellerine döndü.

Kafalarını kaldırdıklarındaysa burun buruna olduklarını fark ettiler. Hicranın aklındaki tilkiler eğer Amed'i öperse arkadaşlarıyla buluşmasına izin vereceğini söylüyordu.

Hicran bir an durup Tilkilere kulak verdi, Amed'de aklındaki 'eğer seni öperse izin verecek misin?' Sorusuna cevap arıyordu. İkisi de farkında olmadan git gide birbirlerine yakınlaştılar, tam bu sırada pembe dizileri aratmayacak bir şey oldu.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin