Pêvedan-18

24.4K 758 36
                                    

Rota belirlemeden çıktıkları yolda varış noktaları İstanbul olmuştu. Yol boyunca uyuyup dinlenen Hicranın saçlarından Amed'in eli eksik olmuyordu. Yaşanan şey hepsini yıkmıştı, herkes büyük küçük zararlar almıştı.

Kûreyşa hanım oğlunu, Rojda ablasını, Osman yengesini, Şivan kahyada ağasını kaybetmişti. Onlar birşeyler kaybederken Amed ve Hicran birbirini kazanmışlardı. İstanbula varır varmaz resmi nikah kıyacaklardı ve gerçek bir evli çift olacaklardı.

Amed, aldığı kararı yol boyunca düşündü. Hayatında ilk kez birini tüm benliğiyle sevmişti, şimdi ondan kolay kolay vazgeçemezdi.

Hicran uyumaktan düşünmeye vakit bulamamıştı ama bu saatten sonra düşünmesi yalnız başını ağrıtmasına sebep olurdu zira kararını vermişti ve asla kararından dönmeyecekti.

Araba İstanbulda lüks bir evin önünde durdu! Amed, karısını uyandırmamak için sessizce arabadan indi ve uyuyan karısını kucaklayıp eve doğru ilerledi. Anahtarı zorlansa da cebinden çıkarttı ve kapıyı açıp içeriye girdi.

Bu ev, Amed'in istanbulda okurken kaldığı evdi. Yıllardır buraya gelmemişti ama düzenli olarak birilerini gönderip bakımını yaptırmıştı. Hicran azar azar gözlerini araladı ve "Amed." Diye fısıldadı.

Sesi uykuluydu, ayrıca bugün yaşananlardan dolayıda oldukça yorulmuştu. Amed, yatak odasının kapısını açtı ve ilerleyip karısını yatağa yatırdı. Tam geri çekiliyordu ki Hicran elini tutup yeniden fısıldadı. "Gitme."

Saatler önce 'Git' diye bağıran kadın, şimdi 'Gitme' diyordu. Amed karısını kırmadı ve üzerini değişmeden yanına uzandı. Kolunu Hicrana sarıp kendine çekti ve bedenini bedenine yaslayıp kafasını omzuna koydu, ikiside çok rahattı.

Hicran uykulu olduğu için bir kaç saniyede uyumuştu fakat Amed'in uyuması çok zor olmuştu. Yol boyunca düşündüğü yetmezmiş gibi birde yatakta düşünüyordu. Belkide yıllardır babasına vermeyi düşündüğü ceza altın tepside önüne gelmişti?

Diyar ağa yaşlandığı için aşiretle ilgilenemiyordu, Osman deseniz zaten Durumu ortada geriye bir tek Amed ve kuzeni Yusuf kalıyordu. Yusuf kaza geçirdiği için yıllardır fizik tedavi görüyordu.

Yani Diyar ağanında aşiretinde Amed den başka çareleri yoktu. Bakalım Diyar Ferzan gururunu bir kenara bırakıp oğlunu ne zaman arayacak? Amed bunları düşünürken nihayet uykuya dalmıştı.

~~~~

Günün geç saatlerinde ilk uyanan Hicran olmuştu. Farklı bir yerdeydi ama kocasının kollarındaydı, anlaşılan güvenli bir yerdeydi. Sessizce yataktan kalktı ve odanın duvarlarında saat aradı bulduğundaysa gördüğü şeyle büyük bir şok yaşadı.

İlk kez hayatında bu kadar uzun uyumuştu. Saat öğleden sonra birdi! Hicran hızla odadan çıktı ve nerde olduklarını öğrenmek için üst katın penceresinden dışarıya baktı. Gördüğü tabelayla dudakları yukarı kıvrıldı.

İstanbulda olduklarını gördüğü tabelayla anlamıştı zira Hicranın kaldığı yurt iki sokak ötedeydi. Yıllarca birbirlerine iki sokak uzakta olmuşlardı gerçi Hicran 2. Sınıftayken Amed mezun olup Mardine dönmüştü.

Hicran düşüncelerine ara verip merdivenleri indi ve mutfağa girdi tabii bundan önce gözüyle tüm evi taradı. Ev çok güzeldi, üç katlıydı ve kocaman bahçesi vardı, salon mutfakla birdi buna rağmen devasa büyüklüğe sahipti.

Arka bahçede ufak bir havuz vardı, üst katta yatak odaları alt katta ise spor salonu ve oyun odası vardı. Herşey Amed'in zevkine göre düzenlenmişti. Koltuklar gri ve siyahtı, televizyon oldukça büyüktü, ayrıca her iki yanında da uzun hoparlör bulunuyordu.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin