Pêvedan-34

13K 536 37
                                        

Mahkeme günü

Hicran aynanın karşısında elbisesine bakıyordu, Amedle birlikteliğinin üzerinden 1 hafta geçmişti, oğlunu almıştı almasına ama aklı hala Amed'deydi. Bugün mahkemeleri vardı, Duran olacaktı ve Hicran ilk kez soyadını taşımak istemiyordu.

Saçlarını omuzundan aşağıya sarkıtıp konsolun üzerindeki parfümü sıktı, ardından yatakta yatan Altemura dönüp gülümsemeye çalışarak battaniyesini üzerine örttü. "Anneciğim sen burda beni bekle benim babayla küçük bir işim var, halledip geleceğim." Altemur büyümüştü büyümesine ama hala söylenenleri anlamıyordu, hala bebekti.

Hicran kapının önündeki yardımcısına seslenip içeri gelmesini söyledi, Selvi içeriye girince tıpkı diğer herkes gibi Hicranın önünde el pençe divan durdu. "Ben mahkemeye gidiyorum, Altemuru az önce yedirdim eğer acıkırsa dolapta keçi sütü var ondan verirsin." Selvi, Hicranın söylediği herşeye başını sallayarak cevap veriyordu. Diyecekleri biten Hicran, son kez oğluna bakıp çantasını eline aldı ve odadan çıkıp köşkün kapısına ilerledi.

Bahçeye çıktığında havanın kapalı olduğunu gördü ve üzerine siyah pançosunu aldı, elbiseside siyah olduğu için şık durmuştu. Hicran bugün mateme büründü, siyah küpeleri, siyah elbisesi, siyah pançosu, siyah ayakkabıları ve siyah çantasıyla yasta olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kapıdaki arabasına bindi ve Şoförüne işaret verip arabayı çalıştırmasını bekledi. Birden heyecan basmıştı Hicranı, gitmek istemiyordu, göreceği kişi onu çok zorlayacaktı.

Yinede yılmadı. Derin bir nefes alıp kolunu camın önüne koydu ve mahkeme salonuna doğru ilerledi, bu sırada Amed ve ailesi çoktan duruşma salonuna gelmişlerdi bile. Kûreyşa hanım, Meryemi gelini olarak alacağı için çok mutluydu, Diyar ağanın ne hissettiği anlaşılmıyordu. Aralarında üzülen iki kişi vardı, Osman ve Rojda! Onlar bu evliliğin bitmesini hiç istemiyorlardı.

Amed mahkeme koridorlarında volta atarken verdiği kararı sorguluyordu, doğru yada yanlış bunu yapmalıydı. Hicranla konuşması ardından yaşadıkları birliktelik onu derinden sarsmıştı, günlerce durup düşündü ve nihayet bir karara erdi bugünde o kararını açıklayacaktı. Amed bunları düşünürken koridorda Hicranın stilettolarının sesi duyuldu, herkesin dikkatini üzerine çeken Hicran; Asaletini bir kez daha kanıtladı.

Üzerindeki tek renk gözlerinin mavisiydi ve bu onu çok seksi gösteriyordu, karşı konulmaz bir güzelliği vardı. Avukatıyla el sıkışan Hicran gözlerini duvara yaslanan Amed'e çevirdi, anlık bir kararla ilerleyip tokalaşmak için elini uzattı. Amed ilk başta şaşırsada kendisine uzatılan eli geri çevirmedi. "Nasılsın?" Hicran sanki kocasıyla değilde bir tanıdığıyla konuşuyordu, sesi öyle soğuk bakışları öyle derindi. "İyiyim. Sen?" Amed de aynı şekilde cevap verdi, şu an ikisininde içinden birbirlerine sarılmak geçiyordu ama onun yerine iki yabancı gibi sohbet ediyorlardı.

"İyiyim." Amed genzini temizler gibi öksürüp "Altemur nasıl? İyi mi?" Diye sordu. Hicran elini çekip saçını düzeltti ve gülümseyerek cevap verdi. "O da benim gibi. Toparlamaya çalışıyor." Bu cümlede bir çok mesaj vardı ve Amed hepsini anlamıştı, artık verdiği kararın doğruluğundan yüzde yüz emindi. "Davacı Amed Ferzan, Davalı Hicran Ferzan." Koridorda ikisinin ismi birden yankılanınca kafaları o taraf döndü, ardından aynı adımlarla ilerleyip duruşma salonundan içeriye girdiler.

Hakim ve avukatların yaptığı görüşmeden sonra sıra taraflara geldi ve ilk Amed'e soruldu. "Neden boşanmak istiyorsun?" Hakimin sorduğu soruyla Amed ayağa kalkıp gözlerini Hicrandan ayırmadam cevap verdi. "Hakim bey ben eşimi çok seviyorum, boşanmakta istemiyorum." Hicranın gözleri birden parladı, Amed'in söylediklerine hem sevinmiş hemde sinirlenmişti.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin