Pêvedan-15

22.7K 852 23
                                    

Bir kaç gün sonra

Amed hastaneden taburcu olup konağa dönünce herşey eski düzenine oturmuştu, tek sorun vardı o da Amed'in yarım kalan tedavisiydi. Hastanede bunalan Amed, tedavisi tamamlanmadan kendi isteğiyle taburcu olmuştu hal böyle olunca doktorların görevini Hicran üstlendi.

Eve Amed'in eskisi gibi yürümesi için bir kaç fizik tedavi aleti ve fazladan ilaç getirilmişti. Yarasının pansumanını yapan Hicran, kocasının ilaçlarını da verince dinlenmesi için odadan çıktı.

Kapıda kayınvalidesini görünce şaşkınlığını gizleyemedi zira günlerdir odalarına Şivan kahyadan başka biri gelmemişti. "Amed nasıl?" Hicran, Kûreyşa hanımağaya üzülüyordu, sırf Diyar ağaya olan korkusu yüzünden oğluna yaklaşamıyordu.

"İyi. Siz iyi misiniz?" Hicran, kayınvalidesinin yüzündeki solgunluğu fark edince iyi olup olmadığını sordu. Aynı anda konakta ki herkesin rahatsızlanması kafaları karıştırıyordu doğrusu.

"Konuşalım mı?" Bu teklif Hicranın duraksamasına sebep olmuştu. Kayınvalidesiyle evlendiği günden buyana ilk defa karşılıklı iki medeni insan gibi konuşacaklardı.

"Olur, buyrun." Hicran odalarının önündeki sedirleri işaret edince ilk oturan Kûreyşa hanımağa oldu. Hicran nereye oturacağını düşündükten sonra kayınvalidesinin çaprazındaki pufa kuruldu.

"Sizi dinliyorum." Hicran, Kayınvalidesine dinlediğini söyleyince, bir süre sessizlik hakimiyet sürdü. Bu sessizliği bozansa Kûreyşa hanımağa olmuştu.

"Osman doğduktan bir kaç yıl sonra en büyük kızım Dildarı kaybettim. Bu acıyı Osman kaldıramadı zira Dildar onun her şeyiyle ilgilenen tek insandı, hatta ona benden bile yakındı."

Hicran, Amed hakkında konuşacaklarını sanıyordu fakat konu birden Osman ve Dildara dönmüştü. Yinede sesini çıkartmadan dinledi.

"Sen geldikten sonra Osman büyük bir değişim gösterdi. Artık eskisinden daha iyi ama yinede hasta ve ömrü boyunca öyle kalacak." Hicran, Kûreyşa hanımağanın gözlerinin dolduğunu görünce genzini temizler gibi öksürüp ellerini birleştirdi.

"Böyle söylemeyin. Tanıdığım çok iyi doktorlar var onlarla da görüşürüz, Osmanı tamamiyle iyileştirmek için elimizden geleni yaparız." Yinede bu sözler Kûreyşa hanımağayı hiç mi hiç tatmin etmemişti.

"Denemedik mi sanıyorsun? Amed dünyanın dört bir yanından yüzlerce doktor getirdi ama olmadı. Osmanın derdinin dermanı yok." Bu kez koskoca hanımağanın gözünden bir kaç damla yaş süzüldü. Hicran her ne kadar alanında başarılı bir psikolog olsa da şu an Kûreyşa hanımağanın ne hissettiğini anlayamıyordu.

Çünkü karşısında evladı için göz yaşı döken bir anne vardı. Yalnızca psikolojisi bozulmuş, kocasının baskılarından dolayı evlatlarıyla arasına duvar örmüş bir kadın yoktu. İçi yangın yeri olan bir Anne vardı.

"Bak Hicran, Allah biliyor ya senin bu konağa gelmeni hiç istemedim ama... Sen hepimizin yarasına merhem oluyorsun, farkında değilim sanma. Amed'i bile iyileştirdin sen!"

Hicran başını kaldırıp gözlerini kaçırmamaya çalışarak sordu. "Amed? Benden önce nasıl biriydi?" Kûreyşa hanımağa başını eğip parmaklarıyla oynayarak titrek bir sesle gelinin sorusunu cevapladı.

"Onu tanıyamıyordum. Babası gibi zalimdi, öfkesi gözünün önüne gelince kimseyi görmüyordu! Kimseyle doğru düzgün konuşmazdı bile..." Amed, annesinin anlattıklarından çok daha kötü bir haldeydi.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin